İKTİSADİ VE MALİ SAHADA Hükümet Ol saltanatın yerinde... Bu haftanın başında bir gün Dışiş leri Bakanlığı daire oreislerinden birini bakanlığını orta katındaki odasının telefonu çalıyordu.Bu sıra da sevgili velinimetleri, büyük pat- ronları Hariciyeciler arasında âdet. olduğu gibi Fransızca telaffuzuyla- "Fateri"nin Harp Okulunda misafir e- dilmesinden beri hayli telaşlı olan dâire reisi sayın elçi odasında dura- mayacak kadar sinirliydi. Koridorla- rı arşınlayıp duruyordu. Telefon bu- yüzden açılmadı. Bunun üzerine, Ma- liye Bakanlığının bir odasında ahize- yi kulağında tutan ve yıllar yılı oOD.P. çetelerinin hırsızlığı ve cehaletiyle, kahramanca mücadele etmiş olan bil Şefik İnan Palavraya paydos gili,, namuslu ve fedakâr biy, Umum Müdür başka bir numara çevirdi. Te İefon bu .sefer yine Dışişleri Bakan- . lığının aynı oOkatındaki. o başka bir. odada çaldı. Hariçten yeni gelmiş bir Umum. Müdür ahizeyi eline aldı. Maliyeci, Hariciyeciye şunları söylü- yordu: Eğer Sayınreisbeklendi Ha- ziranın ikinci o haftasının Oo başında Brükselde tekrar başlayacak olan Müşterek Pazarla ilgili müzakereler- de Türk Heyetine riyaset edecekleri- ni sanıyorlarsa, ayın 27 sinden beri bu memlekette pek -çok şeyin değiş- miş olduğunun herhalde farkında ol- masalar gerek! 27 Mayıstan beri memleketin sa- dece siyasi havasının değil fakat ik- tisadi İdaresinin de değişmiş olduğu- mı bundan daha iyi ifade etmek müm- kün olamazdı. Değişen neydi? D.P. iktidarıma , başına daha ilk kuruluş yıllarından. beri musallat ol- mağa çalışmış bir klan vardı.: Bu kla-, nın üyelerini .birbirine. bağlayan ,şey, sıhri bağlardı. Atatürk devrinde ..tür- lü ..ahlâksızlıkları dahi olmuş bazı şa- hışları, bir, zamanlar Tan gazetesinde yazdıklarını unutmuşçasına, , devrin Muhalefet liderinin, ve dördüncü .ku- rucusunun -Menderesin- o yakınlığın- dan ve .dostluğundan istifade . ederek D.P, ye nüfuz.etmeğe, kurucu .değil- se bile, yarı-kurucu olmağa kalkış- mışlardı. Zamanın enerjik, Köprülüsü bu .adamları bir anda temizlemişti. Kurucu, arkadaşına ve meşhur bütçe sözcüsüne, bu adamlar. D.P. ye ayak atarlarsa kendisinden hayır obeklen- memesi .gerektiğini açıkça söylemiş- ti. Adamlar D.P. ye ayak atamamış- lardı Fakat sihri rabıtalar onlara, selâmlıktan giremedikleri köşke ha- remlikten girme imkânını veriyordu. Vakta, ki D.P. iktidara geldi, şıhri ra- bıtaların perçinlediği o meşhur klan * yavaş yavaş D.P. Başbakanının; etra- fında ağının kurmağa bağladı, işin hakikati şuydu ki, klanın mensupla- rı yeni devrin, değişmez Başbakanını oyuna getirmek için bu.ağı kurmu- yorlardı. Kurulan,ağın ipini tutan yi- ne Menderesti. Ağ bütün bir,,memle- ket iktisadiyatının huruç noktaları- nın ve kilit yerlerinin üzerine kurulu- yordu. , Sihri rabıtalar klanınınıo za- manlar henüz tanınmamiş. bir genç üyesi. Fatin Rüştü Zorlu bu işde sev gili Başbakanının en büyük akıl ho- casıydı. Fatin Rüştü .Zorlu ağ kuru lurken Dışişleri Bakanlık Kâtibi,u mumi İktisadi işler Muavini ve me; hur Milletlerarası iktisadi . İşbirliği Teşkilâtının Genel Sekreteriydi. Da ha önce, Ticaret ve Ticari Anlaşma Harbinden sonra .İktisadi yardım iş lerinin nasıl, önem kazandığını anla mış ve işi, . iktisatçılığa . Dünyanın en az kitap okuyan, adam larındar biri olan, Zorlu en sevdiği kitaplardan biri de Adnan Velini "Mapusane. Çeşmesi" adlı., kitab dır iktisadi sahada, bir daha olmak tan uzak .bulunduğu halde kısa za manda "elzem adam" haline gelmiş Ticaret. anlaşmalarının aşağı yukarı aynı formüle bağlı, tipanlaşmalar Cihat İren Başarılı mücadele" olduğundan, ye karşılıklı mal müba- delesi listeleri, müzakereleri için cid- di hiçbir iktisadi kültüre ihtiyaç bu- lunmadığından, sadece işin rutinini' bilmenin ve Balıkpazarı.kurnazlığına sahip olmanın yettiğinden habersiz sabık D.P. Başbakanına Zorlunun fettanlığı muazzam biç. meziyet gibi geliyordu. İşte, derli toplu düşünme ve toplama kabiliyetinden mahrum, Dostoyevskinin bir kahramanı imiş! gibi sadece sezişle hareket eden Zor- lu Cenapları, böylelikle, sabık Başba- kanın en muteber, iktisadi müşaviri haline geldi. Fatin Rüştü, sadece dış. iktisadi işleri idare etmekle kalmı- yordu. Kâtibi Umumi Muaviniyken kendisine oObir de Genel Sekreterlik kurdurmuştu.Hariciyedeki odasında oturup Genel Sekreterliğe bir yazı AKİS. 5 HAZİRAN 1960