Günün adamı İşte, bütün bu hâdiselerin cereyanı dır ki geçen haftanın sonundan iti- baren dünyanın her tarafında, o ta rihe kadar az işitilmiş bir ismi aktü alitenin ön planına geçirdi: Orgene ral Cemal Gürseli Menderes rejimi- nin devrilmesi üzerine Türkiyeye ko- şan yüzlerce gazeteci ilk olarak ha- rekete | numaralı temsilcisini gör- mek, onun fikirlerini öğrenmek isti- yorlardı. Onlar Türkiyenin yani milli kahramanının şahsiyetini merak e- derken bu haftanın ortasında çar şamba günü, Başbakanlık binasında Orgeneral Gürselin bütün ruh hüvi yetini meydana çıkaran bir hadise cereyan a ordu. özleri nemli üç kişi Baş-. O gün, bakanlık anaşmin dış merdivenlerin den ağır ağır yukarı çıktı. Kapıda bekleyen otomatik tabanoalı genç teğmenler gelenleri karşıladılar (o ve ne istediklerini sordular. Üs kimiden tıraşlı olanı güç duyulan bir sesle Baş- bakan Cemal Gürseli aradıklarını ve şehit teğmen Ali İhsan Kalmazan ai- lesi olduklarını söylediler. Genç teğ- menler mektep arkadaşlarının anne, baba ve kardeşini selâmladılar. On- ları yukarı kata çıkardılar ve Cemal Gürselin bulunduğu odanın kapısına leri Vakit oldukça erkendi. Cemal a her zamanki gibi çoktan kalkmıştı. “Şehit teğmenin ailesini bekliyordu, Kalmazı ailesini ayakta m Ayrı ayrı herbirine sarıldı. Gözleri demlenmişti. Ağlamamak için kendi- sini zor tutuyordu. Teğmenin anne ve Evlâdınızı vatana vermekle ebedileştirdiniz. O bir hürriyet kah- ramanıdır. Daima yaşıyacaktır" de- di, Manzara son derece hissi idi. Dev- let Başkanı ve Başbakan Orgeneral Cemal Gürsel, Kalmaz ailesine ihti- yaçlarını sordu. Şehit teğmenin aile- si hiç bir şeye ihtiyaçları olmadığım sadece vatanın selâmete kavuşması İçin duacı bulunduklarım söylediler. Cemal paşa Kalmazlara şehit o teğ- men oğullarının Atatürkün nöbetçi- a pa Kabire defhedilece- iri heykelinin dikileceğini kişilik aile şimdi rahatça ağlıyordu. emal Paşanın da gözlerindeki nem artmıştı. Kendisini zor tutuyordu. Kalmazlar çıktıktan sonra Milli Komite Başkanı ve Türk silahlı Kuv vetler Başkumandanı koltuğa otur- du. Bir müddet daldı. Daha sonra günlük İşlerine devama başladı. Bir asker oğlu Türk Silahlı ğa" Kuvvetlerinin iye adlandırdığı ve dür Devlet e b Başba- kanlığı üzerine alan O eral Ce- mal Gürsel 1895 tarihinde Eli da doğdu. Babası Abidin bey bir su- baydı. Erzurumda bulunuşu gerci as- kerliği sebebiyle idi ama Abidin bey ,"Cemal i gün- esasen şarklı, Erzincanlıydı. Cemal üç e en büyüğüydü. Küçük Cemal ilk tahsilini Ordu vilayetinde yaptı. Babasının asker ol- Başkumandan silah arkadaşlarıyla Yerleri Türk milletinin kalbi Töm, A. İhsan Kalmaz Hürriyet şehidi ması dolayısıyla alla bir yırdı uzun müddet oturamıyordu. Cemalin orta ve lise tahsili babasının memleketi olan Erzincanda tamamlandı. Cemal talebeyken ton derece neşeli ve şa- kacı bir delikanlıydı. Daha sonra bu şakacılığı çok sevildiği Orduda ün, salacak ve Cemal Ağanın esprileri dillerde dolaşacaktır. Daha talebey- ken bir hasleti ortaya çıktı. En karı- lık meseleleri en seri ve en pratik şekilde hallediyordu. Gen iç Cemal, İstanbula, Harbiyeye girmek için geldi. Babası gibi asker liğe olan sevgisi Cemali bu mesleğe itmiştir. Harbiyedeki talebelik devri normal geçti. Kurmay olmak en faz la arzuladığı ği O zamanın ted- ris sistemi icaba Harp Akademisini de bitirip Orduya katıldı. Şimdi genç subayı harpler, İstanbulun çok uzak- larndaki muharebeler bekliyordu. Subay çıkar çıkmaz ilk olarak Suriye cephesine gönderildi. e Çölün yakıcı sıcağı, bir yığın zorluk genç subayı yıldırmadı. Sızlanmadan vazi- feye başladı. Suriye cephesindeki sı- kıntılı günler genç subaya çok şey- ler öğretti. Askerliğin kısmen sıkın- tılardan doğan cazibesine genç Ce- mal buralarda alıştı ve mesleğini bir . Bu sırada Osmanlı Almanların yanında (o dövüş- AK aleyhinde görünmektey Genç subayın Suriye. cephesinde vazife gördüğü yer Çanakkale oldu. Burada verilen çetin (o muharebeler Gürseli yavaş yavaş tehlikeye, har- be ve fedakârlığa alıştırdı. Çanakka- AKİS, 8 HAZİRAN 1960