hasreti içinde bulunduğu bir başka şey milli oyunlardır. Yakınları Gürse- lin milli oyunlara olan merakını ve sevgisini anlata anlata bitirememekte bundan başka Generalin son derece iyi Erzurum barı oynadığını ilave et- mektedirler. General Gürsel Erzu- rum barı kadar bilardoyu da iyi oy- namaktadır. Dinler tarihine olan merakı ve bu konudaki geniş bilgisi oGürselin en büyük hususiyetlerinden biridir. o A- laturka ve Alafranga klasik müziği sevmekte, bunları fırsat (o buldukça dinlemekten derin bir zevk duymak- tadır. General Gürselin en çok sev- diği ve zevkle okuduğu kitaplar ta- rih kitaplarıdır. Hususi hayatında son derece ne- şeli, nüktedan bir şahıs olmakla be- raber Gürselin vazife esnasında gül- düğü görülmemiştir. En ziyade nef- ret ettiği riya ve tabasbustur. Bütün nezaketine ve iyi kalbliligine (o rağ- men bu şekilde hareket edenlere ra- hatça hakaret edebilmektedir. Devlet ve Hükümet Başkanının Ziyadesiyle dikkat ettiği bir (başka husus tevazudur. O kadar ki yuka- rıda okuduğunuz bilgiyi edininceye kadar AKİS muhabirinin canı si halde kendilerini fena halde haş- layacağını tekrar tekrar (o söylemiş- lerdir. Asayiş berkemal B' haftanın sonlarında, bu satırla- rın yazıldığı sırada Türkiyede a- sayiş geri gelmiş, eski devrin mesul- leri ve yiyicileri hariç, millet huzura kavuşmuştu. İstanbul o Üniversitesi, tedrisatına başlayacağı 9 Haziran gü- nü için bir tören hazırlıyordu. Anka- rada da bütün Fakülteler ve tabii bil- 5 HAZİRAN 1960 AKİS, hassa Mülkiyede tatlı bir heyecan hüküm sürüyordu. Ortaya muhtelif teklifler atıldı. Kızılay omeydanının adının Hürriyet meydanı olarak de- giştirilmesi isteniliyordu. o Gazi Os- man Paşa marşı ise gençliğin ağzın- dan düşmeyen o havalar arasındaki yerini çoktan almıştı. Menderes reji- mi altında susmuş olan basın kendi kendisini murakabe Oo gayreti içinde ilk günlerin zaruri deşarjını yapı- yordu. Haftanın sonunda Türk mil- letinin uzun zamandan beri ilk defa olarak hakiki bir bayram yaşayaca- ğı açıkça ortadaydı. Elbette ki ikti- sadi vaziyet bir hafta içinde düzel- vatandaşın cebine fazla para hemen girmemişti. Buna rağ- men bayram arefesinde kurban satı- hükümete Yeni Bunların tahsisatı şında hissedilir bir çoğalma görüldü. Eski yıllara nisbetle halk daha fazla kurban alıyordu ve bu kurbanların bedeli, Menderes için kesilen koyun- lara, develere yapıldığı gibi hükümet veya belediyeler kasasından ödenmi- yordu, işin alaka uyandırıcı tarafı şuydu: En ziyade alışveriş yapanlar basit ve fakir kütlelerin omensupla- rıydı. Ama, bayramın arefesinde bütün diger için daha tatlı bir haber var- . Camilerini dahi koyu bir partizan İdarenin baskısı altında ayırmış olan vatandaşlar her yerde sarmaş dolaş oluyorlar, eski kinlerini unutuyorlar- dı. Bu, demokratik hayatın bundan sonraki safhasında ağzı sütten ya- nan milletin yoğurdu üfleyerek yiye- ceğinin bir deliliydi. Zaten partizan- mestureden yevmiyesi YURTTA OLUP BİTENLER lık mikrobu demokrasimizin ilk on- beş yılında suni şekilde körüklenmiş, ancak son yıllarda tabii ve gündelik hayatımıza girmişti. İstanbulun ki- bar valisi General Refik Tulga parti husumetinin en ateşli olduğu yerlere gitti, oralarda halka sükünet verici konuşmalar yaptı. Kendi vatandaş larını vursunlar diye silah dağıtılmış bu bölgelerde halk İstanbul şehrinin başında partizanların artık bulun- madığını anlayınca bayram yapıyor, tamamile normal günlerin bir an ev- vel gelmesi temennisi içinde Türki- yeyi süküna kavuşturmuş olan mu- vakkat idareyi can-ı gönülden alkış- lıyordu. Haftanın yapılan nümayiş ve sonlarında (o şehirlerde tezahüratın da sevgi gösterisi yok! sonu yavaş yavaş alınıyordu. Mende- res devrinde idare amirleri bu nevi- den gösteriler tertiplemekle vazifeli kılınmış bulunduklarından bazıları Menderes ismi yerine Gürsel koyarak işlerine devamda fayda ola- cağını sanıyorlardı oama yeni idare daha ilk günden buna karşı vaziyet aldı ve suni tertipleri reddetti. Zaten halkın içten gelen sevgisi, güveni ka- fiydi. Nitekim bu satırların yazıldığı sırada yabancı basında havadislerin yerini tefsirler alıyor, yeni Türk İh- tilalinin felsefesi yapılıyordu. Hele Menderesin son günlerinde tamamile payimal olan şerefimiz Türk Ordusu- nun süngüsünün ucunda bir defa da- ha güneş gibi parlıyordu ve bütün hikayenin belki de en iftihar verici tarafını işte o fasıl teşkil ediyordu. 31