miz sırasında Devlet Bakanı bulun- duğu halde kağıdımızı kesmek, ila- nımızı radyoda okutmamak yoluna sapmamıştır. Bu bakımdan AKİS muhabirinin gönderdiği pusula düş- müş bir adama atılan tekme değil, mecmuanla hakiki ve samimi bir di- leğinin ifadesidir. Davutpaşa kışlasının sakinleri arasında tanınmış romancı Suzan Sözenin kocası ve İstanbul Emniyet Müdür Muavini Ferit Sözen de bulu- nuyordu. Ferit Sözenin eski bir C.H. P. li olan, fakat son Vatan Cephesi furyasında pek cafcaflı bir beyanat yaparak Menderesin şerefli kanadı altına giren kardeşi Meliha Avni Sö- zen derhal Şahap Gürler nezdinde teşebbüse geçti. Ah, kardeşi o kadar masumdu ki.. Hem, Menderesle ala- kasının neden ibaret bulunduğunu herkes bilmiyor muydu ? Haftanın ortasında Davutpaşa sakinlerinin de adedi arttı. Eski müş- terilerden Orhan Koraltan, eşi Gül- eren Koraltan sık sık ziyaret teşeb- büsünde bulunduğu için memnundu. Ama, Ankarada olduğu gibi İstanbul- da da mevkuflarla görüşmek imkânı yoktu. Sadece pusula ile haberleşile- biliyordu. Bir kısım mevkufları aile- leri arıyor, bazılarını hiç kimse sor- Sevinç Aygün günlerin değil, kara günlerin de ve- fakar eşi olduğunu belli etti. Davutpaşada hayat böyle devam ederken bu haftanın ortalarında İs- tanbulun meşhur Vilayet binası nor- mal hayatına kavuşmuş, "Yazlık Başbakanlık" halinden kurtulmuştu. Başbakanın herkese kapalı tutulan meşhur odası umumun ziyaretine a- çılmıştı. Valilik makamını mükem- mel bir insan olan General Refik Tul- ga işgal ediyordu. -Ethem Yetkiner masaya oturmaz, muhteşem salonun bir köşesine yerleştirdiği koltuğu ter cih ederdi-. Ama işin asıl eğlenceli tarafı şuydu: 26 Mayıs akşamına ka- dar Yetkinere kul olan ve onun her türlü emrini tarifsiz meharetle yeri ne getiren marifetli bazı lar i Yetkinerin | ise haftanın ortasında mütevazi jip ler duruyordu. Korkunç hazırlıklar B- haftanın ortasında, evvelce ser- best bırakılmış bulunan D.P. Meclis Grubu azaları dahil, omuzla- rında mesuliyet bulunan bütün De- mokratların ve eski nizam mensup- larının yeniden yakalanarak emniyet altına alınmaları bir zaruretin, neti- Mükerrem Sarol Hesap verme zamanı cesi oldu, Yoksa ihtilali ve başaranlar anormal zamam müm- kısa kesmek, kün nisbetinde Polis Bumin Yamanoğlu Mesleğe leke sürdü hazırlayan can YURTTA OLUP BİTENLER yakmamak niyetinde (o bulunuyorlar- dı. Fakat haftanın başlarında bir ta- kım vesikalar ele geçince ve bilhas- sa Ankarada Tarım Bakanlığının bodrumlarında hainane niyetlerini delilleri yakalanınca başka türlü ha- reket etme lüzumu kendiliğinden or- taya çıktı. Tarım Bakanlığının bod- rumlarında Ordu için gelmiş ve Or- duya dağıtılmamış en son model oto- matik tabancalar bulundu. Bunların yanında ve başka depolarda çok sa- yıda subay, er elbisesi vardı. Bu mal- zeme ele geçen mahrem evrakla bir- leşince bir takım korkunç hakikatler, kolaylıkla sezilir hale geldi. O zaman Adnan Menderesin son günlerde sık sık tekrarladığı bir tehdidin manası daha açık manzara aldı. Sabık Baş- bakan Muhalefetin bir "İhtilal Ede- yaptığından bahsediyor, son- ra o kendisine has yayık edasıyla "İhtilal yapacaklarmış!. İhtilal sade- ce İktidarda bulunanlara karşı ya- Akıllarını Menderesin bırakınız o Menderese Syngman Rhee demeyi, Syngman Rhee'nin uçan karikatürünü yapmak dahi yasaktı-. Adnan Menderes mey- danlarda toplattırdığı halka bunları anlatırken Ankarada Jandarma U- mum Kumandanı Çelebican, Emniyet Umum Müdürü Cemal Göktan ve ta- bii bunların ikisinin de başı Dr. Na- mık Gedik -Allah taksiratını affetsin- planlar (o hazırlıyorlar, o Menderesin "mukabil ihtilal" adını verdiği hare- ketin nasıl yapılabileceğini düşünü- yorlardı. Geçen haftanın sonlarında yani İhtilalin başarıya ulaşmasından he- men sonra ele geçen kati vesikalara göre Demokrat İktidar en kısa za- manda yedi Jandarma taburu hazır- layacaktı. Jandarma deyince kıtası bilinen erlerden, o subayı bilinen su- baylardan müteşekkil birlikler hatı- ra gelebilir. Halbuki işin esasında bu topluluklar Demokrat o kalabalıklar- dan müteşekkil olacaklar ve başla- rında subay üniforması giymiş ocak, bucak başkanları bulunacaktı. Haki- katen Ankarada Menderes tehditle- rini savururken meselâ İstanbulda Menderesin şöhretli oyaverleri Taşlı- tarladan veya Altındağdan beşbin ki- şiyi İstiklâl caddesine veya Atatürk bulvarına oindirmekten bahsediyor bütün bu işlerin hakiki tahrikçisi saydıkları okimseye hitaben "O söyle, bunların sonu yoktur.. Biz, bir kaç yüz delikanlının feryadına pabuç