sakson o başkentleriydi. o İnandıkları prensipleri gerçekleştirmek niyetini ciddi surette taşıdığını daha ilk adım- da fiilen ispat eden Milli Birlik Ko- mitesi Washington'da ve Londra'da geniş itimat sağladı. Bunun neticesi olarak da başkentlerin siyasi çevre- leri yeni idarenin karşılaşabileceği müşküllerin halinde kendilerine bir vazife düştüğü takdirde memnuni- yetle yardım edeceklerini belirtmek- ten çekinmediler. Amerikadan gelen bu sesin ne demek istediği bu hafta- nın ortasında Ankarada mük şekilde anlaşıldı ve tabii derin mem- nunluk uyandırdı. Ciddi adımlar slına bakılırsa İhtilâl hareketi, da- a hükümetin kuruluşundan da ev- vel bu başkentlerde iki sebepten sem- patik karşılanmıştı. Milli Birlik Komi tesi İktidarı alır almaz radyo vasıta- sıyla bir tebliğ yayınlamış, bu tebliğ- de Türkiyenin dış politikasının esas- larının aynı kalacağını (o bildirmişti. Ama bunun yanı sıra, daha 27 Mayıs günü yeni iktidar İstanbul Üniversi- tesinin en kıymetli hukukçularından bir grubu başkente uçakla getirtmiş ve kendilerine en kısa zamanda bir Anayasa ile bir Seçim Kanunu hazır- lamak vazifesini vermişti. Bu hare- ket askeri hükümet o darbelerinden daima ödü kopan anglo - sakson baş- kentlerini adeta fethetmiş, her yerde Türkiyede cereyan eden hâdisenin bir askeri hükümet darbesi değil, milletin gayrımeşru bir baskı idare- sine karşı kıyamı olduğunu açık şe- kilde anlatmıştı. Hakikaten 27 Mayıs sabahı baş- layan milli İhtilâl ve İnkılâp hareke- tinin ilk otebliği söyle (başlıyordu: "Dikkat.. Dikkat.. Muhterem vatan- daşlar, radyolarınızın başına geçiniz. Güvendiğiniz Silâhlı Kuvvetlerinizin sesi bir dakika sonra sizlere hitap e- decektir." Ses tonundan, konuşma edasından asker olduğu yüzdeyüz belli olan spiker sonra şöyle devam ediyordu: "Bugün demokrasimizin içine düştüğü buhran ve son mües- sif hâdiseler dolayısiyle ve kardeş kavgasına meydan vermemek mak- sadıyle Türk Silâhlı Kuvvetleri mem- leketin idaresini eline almıştır Tebliğin ikinci maddesi, geleceğe güvenle bakmanın en büyük temina- tı olmuştu. Bı maddede deniliyordu ki: "Yeni anayasanın hazırlanması vazifesi sayın rektör Sıddık Sami O- narın başkanlığındaki profesörlerden mürekkep yüksek bir ilim ve hukuk heyetine tevdi edilmiştir." İhtilâlle iş başına gelmiş bir ida- renin, işe el koymasından bir kaç sa- at sonra "yeni bir anayasa" hazırlı- AKİS, 5 HAZİRAN 1960 ğını ilân etmesi kadar önemli olan, vatandaşa huzur ve güven veren bir şey daha vardı. O da "sayın rektör Sıddık Sami Onar"ın adıydı. Bu "ho- caların hocası" unvanını alan ilim a- damının adı, bütün yüreklere su serp- i. a Komisyonun ilk raporu İstanbul Üniversitesi rektörü "sayın Sıddık Sami Onar'"ın başkanlığın- daki "Anayasa Komisyonu'nda ge- ne İstanbul Üniversitesinden Hukuk Fakültesi Dekanı ve Ceza Hukuku Profesörü Naci Şensoy, Medeni Hu- kuk Profesörü Hıfzı Veldet Velide- deoğlu, Esas Teşkilât Hukuku Profe- sörü Hüseyin Nail Kubalı, İdare Hu- kuku Profesörü Ragıp Sarıca, Esas Teşkilât Hukuku Profesörü (o Tarık Zafer Tunaya ve İdare Hukuku Do- çenti İsmet Giritli vardı. Bu üyelerin hepsi kendi alanlarında en yetkili ilim adamlarıydı. Üstelik Prof. Hıfzı YURTTA OLUP BİTENLER işleri "hukuk" ve "ilim" cephesin- den enine boyuna inceledi. İlmine, se- ciyesine, ahlâkına en güvenilir oto- riterlerden mürekkep bu heyetin Milli Birlik Komitesi (o Başkanlığına sunduğu rapor, "bugün içinde bulun- duğumuz durumu adi ve siyasi bir hükümet darbesi saymak doğru de- ğildir" cümlesiyle başlıyordu. o Bun- dan sonra aylardan, hatta yıllardan beri devam edegelen hukuk dışı mü- dahalelerin kısa bir bilançosu yapılı- yor ve mesele "meşruiyet" bakımın- dan da inceleniyordu. İlim heyeti, "bir hükümetin meşruiyetini sadece menşeinde, yani iktidara gelişinde de- gil, iktidarda da kendisini bu mevkie getiren Anayasaya riayeti, ordu, ka- za ve ilim müesseseleri gibi müesse- selerle işbirliği yaparak hukuk niza- mı içinde yaşaması ile ve devamı ile mümkün" görüyordu. Halbuki sabık iktidar bu icabların hiçbirine riayet Antidemokratik Kanunları Tasfiye Komisyonu Vazifeleri ağır, fakat şerefli Veldet, Hüseyin Nail Kubalı, Tarık Zafer Tunaya, Doç. İsmet Giritli il- min ve hakikatin ışığı altında yaz- dıkları çeşitli yazılarıyla geniş halk kütlelerine demokratik o prensiplerin izahını yapmaya çalışmışlar, memle- ket meseleleri üzerinde bir ilim ada- mına yaraşır ciddiyet ve mesuliyet duygusu ile durmuşlardı. Yani âmme efkârı "Anayasa Komisyonu" üyele- ri hakkında bir fikir sahibiydi. Ko- misyon üyelerinin ilmine, medeni ce- saretine, memleketseverliğine herkes inanıyordu. İşin en güzel ve mükem- mel yanı da esasen buydu. Böyle bir heyete tevdi edilen "anayasa" hazır- lama işi, kimseyi en küçük bir şüp- heye düşüremezdi. Düşürmedi de. İhtilâlin birinci günü, İkinci Cum- huriyetin Anayasasını (o hazırlamak- la vazifelendirilen ilim heyeti derhal toplandı. Memleketin "içine düşmüş olduğu durumu", "ihtilâl hareketi" ninsebelerini ve yapılması gereken etmemiş, tam aksini yapmış ve döla- yısiyle "meşruiyeti" de ortadan kalk- . Mevcut ve fili duruma göre sayılabilecek oOtek hareket ancak "ihtilâl" olabilirdi. yapılan ihtilâlin"meşruiyeti" radan geliyordu. İlim heyeti, kendisi- ne yaraşır bir eda ve üslüp içinde an- latmak istiyordu ki, o sadece "milli irade ile işbaşına gelmek" kâfi değil- di. O her başı sıkışan "rical-i dev- let"in sığındığı "milli irade"ye karşı çıkmamak, Anayasaya uygun hare- ket etmek, Meclis ve millet önünde içilen anda namuslu bir insana yara- şır şekilde riayet etmek de lâzımdı. Yoksa, "milli irade" ile işbaşına gel- mek, sonra o "milli irade"yi bir kul, köle, uşak gibi kullanarak "saltanat" eylemek mümkün değildi. Bunun mümkün olacağını sanan, "komitacı" numaraları ile "milli irade"nin alt edilebileceğini sanan zihniyet bir 14