vekillerine bu hususta bir şey bilme- diğini söylemesi -hakikaten bilmi- yordu- kafi gelmedi. Başbakanın bu mevzuda — kendisiyle birşey konuş- madığını, ama her an seçim yapıla- cakmış gibi tetikte durmaları lüzu- munu anlattı. Üstelik merak edilecek bir şey de yoktu. Beyfendi, seçimin kazanılacağından emindi. Bunu her firsatta söylüyordu. Sonra, her halde İktidarın Basının bildiği bir şey var- dı canım.. Aktarı ziyaret eden milletvekilleri "Jahavle" çekerek kapıdan çıktıkla— rında birbirlerine "Bizden de mi sak- lıyorlar bu işi yahu?" dediler. Nite- kim bir gün sonra Necmettin Önder Kavaklıdere Sporting kulübün umumi heyet toplantısında — kendisine se- çim hakkında sorulan sualleri güle- rek karşıladı ve: .P. Genel Maerkezi bir telefon santralıne sahip olmuştu. Nitekim geçen haftanın ortasında, santral binaya geldiğinde dahili şebeke der- hal genişletilmiş, bir çok odaya tele- fon konmuş, hepsinin müşterek irti- batı sağlanmıştı. Hâdisenin alâka uyandırıcı tarafı şuydu: Hiç kimse, santralin kim ta- rafından gönderildiğini du. -Yani, hemen hiç kimse..- Bir araba, tesisatı C. H. P. nin Kızılay- daki cakah Genel Merkezine getirip bırakmıştı. Başka ne bir ses, ne bir nefes. Santral, teberruydu. "Bir va- tandaş", C. H. P. nin daha rahat ça- lışmasını sağlamak için -ne banka kredilerinin — kesilmesi — tehlikesiyle karşıkarşıya bırakılmıştı, ne bir ta- kım İdeal arkadaşları faydalı tavsi- yelerde bulunmuşlardı, ne de işleri- Park Otel Allahtan arka kapısı var rusunu 1stersenız bunu Doğ bızden de saklıyorlar" dedi.. C.H.P. Deşarj zamanı Geçenhaftanın ortalarından itiba- ren Ankarada, Genel Merkezine ait telefon numaraların— dan birini çevirenler yumuşak bir kadın sesinin "Cumhuriyet — Halk Partisi Genel Merkezi" dediğini duydular. Bu, bir yenilikti. Zira ge- çen haftanın ortasına kadar telefon- lara, ahizeye en yakın kimse çıkıyor, aranılan zata sesleniliyor, adam bu- lunuyor veya bulunmuyordu. Halbu- ki şimdi, yumuşak sesli hanım, kim aranıyorsa onun telefonunu bağlıyor. muhavere kolaylıkla sağlanıyordu. AKİS, 29 MART 1960 nin altüst olabileceği ihsas edilmiş- ti- elindeki kocaman- telefon santra- lını hediye olarak gondermıştı He- diye pek makbule geçti Santral, son zamanlarda C. H. P. ye yapılan, yardımların sadece bir tanesiydi. Hakikaten, D. P. tarafın- dan açılan geniş kampanyaya müva- zi olarak C. H. P. ye karşı derin bir sevgi ve daha çok sempati yürekler- de doğmuştu. Pek çok kimse, tazyi- ke boyun eğmekle beraber, Türkiye- de bir daha bu neviden tazyiklere ma- ruz kalmamanın tek çaresinin C. H. P. yi işbaşına getirmek olduğunu se- ziyor ve hareketlerini ona göre ayar- lıyordu. Hele P. nin, İnönünün meşhur -ve artık tarihi- "Bursa Nut- ku 'ndan bu yana bir dönemeci dö- nüp düzlüğ ıkmış yarış atlarının coşkunluğu içinde dolu dizgin ikti- YURTTA OLUP BİTENLER dara doğru ilerlediğini görenler atın ve jokeyinin işini — kolaylaştırmak için seferber olmuşlardı. Azimli bir kafile Nitekim geçen haftanın sonunda da, aktin gece yarısını gösterdiği bir sırada başkentten süratle ayrılan bir otomobil sanki C. H. P. deki bu yeni Truhtan bir parçayı taşıyordu. Otomobilde Kemal Satır, Turhan Atalay Akan ve Nüvit Genel Sekreter Yar- lenleri Kayseriye — gidiyorlardı. dan, bir hadisenin cereyan ettiği Ye- şilhisara — geçeceklerdi. — Yeşilhisar- da polisle halk arasında çatışma olmuş, bir C. H. P. linin karako- la alınması üzerine binanın Öönün- de toplanan halka -bir habere göre- D. P. başkanının emriyle ateş açıl- . Halktan üç kişi yaralanmıştı. Bunun üzerine ilçede derhal son de- rece sıkı tedbirler alınmıştı. Fakat halk, hakkını savunmak niyetinde görünüyordu. Hâdiseyi — vahim Genel Merkezi, yeni Truhuna uygun olarak süratli karar aldı. Kısa bir is- tişareyi takiben kuvvetli bir ekibin hâdise mahalline gitmesi uygun gö- rüldü Başka yahat programları mış bulunan dort C H. li ev- lerındekılerle güç Vedalaşarak yola düştüler. Siyasetin bir bakıma " ratli kârar-süratli infaz" — manasına geldiği artık C. H. P. Genel Merke- zinde anlaşılmaya başlıyordu. gören C.H.P. Ekip, Yeşilhisarda derhal mesele- ye vaziyet etti. İdare makamlarının üstündeymiş gibi davranan D. P. Başkanı, bu kuvvette bir C.H.P. eki- binin gelişinden hiç memnun kal- mamıştı. Gerçi Kayseri valiliği A.A. tarafından yayınlanan bir tebliğle suçu halka ve C. H. P. lilere atmak vazifesini ihmal etmemişti ama, ekip hadisenin mahiyetinin değişik oldu- ğunu anlamakta — gecikmedi: Yeşil- hisar hadiseleri seçimler arifesin- de yurt çapında girişilen bir yıl- dırma kampanyasının perdelerinden biriydi. Yeşilhisarda aslan Demok- ratlar Tarım Kredi Kooperatifi- nin — seçimlerini — tantanalı şekilde kaybetmişlerdi. Ama buna taham- kayıptan daha zor taraftan ekip- ler galip taraf mensuplarından bazı- larının evlerine tecavüz etmişlerdi. Bunun üzerine şikâyet vaki olmuş, D. P. liler de, C. H. P. liler de jandarma karakolunda nezaret altına alınmış- lardı. Ancak, D. P. lilerin P. lilerle eşit muamele gormesını haka— ret sayan D. P. Başkanı derhal m dahale etmiş ve taraftarlarını — ser- best bıraktırmıştır. Buna mukabil C. 7