30 Mart 1960 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 10

30 Mart 1960 tarihli Akis Dergisi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

YURTTA OLUP BİTENLER ve D.P. ye iltihaklar efsanesinin ha- kiki mahiyeti Üüzerine ışıkların en parlağını serpti. S.O.S. Halbuki bu mahiyet, meşhur Sağır Sultan dahil herkesin çoktan ma- lümuydu. O kadar ki, bizzat D.P. nin telgraflardan pek hoşlanıra benzer Genel Başkanı Menderes samimiyet- le ikaz edilmişti. Hakikaten bundan bir ay kadar evvel öyle bir hadise cereyan etmişti ki başta Menderes hiç kimse artık "Aaa! Ben bilmi- yordum" diyemeyecekti. Bir ay kadar evvel, tam tarihiyle 5 Mart 1960 günü muteber Zafer ga- zetesinin birinci sayfasında, hem de çerçeve içinde ve 10 puntoluk bakla- gibi harflerle bir telgraf neşredilmiş- ti. Telgraftan anlaşıldığına göre gene bir takım kimseler Aaşka gelmişler ve Görülmemiş Kalkınma Edebiya- tından parlak örnekler vererek V.C. ye katılmışlardı! Bu seferki telgra- fin hususiyeti, Atlantiğin ortasından gelmesiydi. Telgraf aynen şuydu: "New - York'dan hareket eden Ço- ruh Şilebinin 60 milyon liralık hamu- lesinden büyük bir kısmının memle- ket kalkınmasında kullanılacak olan model makinalara inhisar ettiğini gö- ren yolcularla, başta gemi olmak üzere bütün personel! Vatan Cephesinde vazife almağa karar ver- mişlerdir. Atlantik ortasından bu ha- beri vermekle — bahtiyarlık duymak- tayım. İzmirli Emeklı Fehmi Karahan 1960 yılında V.C. ye niçin girildiği hususunda pek mükemmel fikri olan C.H.P. nin Ankara milletvekili Ali Ceritoğlu daha telgrafiı okur okumaz meseleyi "çakmıştı". Bunun üzerine, Milliyetin meşhur Zehir Hafiyesine taş çıkartan bir sezişle, aynı Mende- rese şu telgrafi çekmişti: "5 Mart 1960 tarihli Zafer gazete- sinin 8. Sütununda intişar eden şah- sınıza Atlantikte seyir halinde bulu- nan Çoruh şilebinden çekilen telgrafın Mana ve muhtevası şilepte kaçak eş- Defterdar, Hasan ya bulunması ihtimalini — kuvvetlen- dirmekdedir. Gümrüklerde icabeden ederim tedbirin alınmasını rica Ankara Mılletvekılı Mehmet Ali Ceritoğlu" Telgrafın üzerindeki tarih 5 Mart 1960 idi. Bu Sırada Çoruh, Atlanti- ğin ortasında bulunuyordu ve Cerit- oğlu bir jete atlayıp gemiyi teftişe gitmemişti. Ama Ceritoğlu halktan uzakta değil, halkın içinde yaşıyor- du ve V.C. masalının kimler tarafın- dan nasıl kullanıldığını - biliyordu. Başbakan, — muhalif — milletvekilinin telgrafını nefretle buruşturdu. Mu- halefet hasedinden Öölecekti! 10 Çoruhun dönüşü gürültülü oldu. Ceritoğlunun telgrafı ne de olsa ih- bar mahiyetinde bulunduğundan ge- miye İskenderunda bir gümrük mu- ayenesi yaptırtıldı ve temiz hükmü verildi. Ancak bu haftanın sonunda, Dr. Namık Gedikin Hürriyet gaze- tesi, birinci sayfasının ta tepesinde, bütün Türkiyede bomba gibi patla- yan şu haberi veriyordu: "Çoruh şi- lebi ile getirilen 22 çuval kaçak eşya yakalandı - Mürettebatı Atlantikte V.C. ye geçen gemi yeniden arana- cak". Haberde bildirildiğine göre ya- kalanan eşya, gemiyle getirilenin ya- nında hiç mesabesindeydi ve yakala- nan gemiciler "bütün — mürettebatın kaçakçılıkta ortak olduğunu, işi be- raberce tertiplediklerini" söylemiş- lerdi. Yakalanan çuvallar gemi İs- ğı açıldığında kendi gazetelerinin hademelerinden gayrı pek az üye bulabilen -onlar da İktidar gaze- telerinin mensuplarıdır- — kurucular bütün gazetecilerin — ağızlarını ara- mışlar, türlü nimetlerden bahset- mişlerdi. O sırada bu tekliflere Kur- şunluoğlu, gazetecilerin pek çoğu gi- bi gülüp geçmişti. Hal böyle iken, bir kaç ay sonra aynı Kurşunluoğlu neden D.P. nin mümtaz saflarında bir yere talip oluyordu. Bunun sebe- bi basitti: O tarihten bu yana Kur- -unluoğlunun başı derde girmişti ve hakkında savcılık tarafından tahki- kat açılmıştı. Kurşunluoğlu iptal e- dilmiş makbuzlarla para toplamak bu parayı iç etmiş olmakla suçlandı- rılıyordu. Savcılık, Kurşunluoğlunun başkanı bulunduğu teşekküllerin ev- Menderes — Ceritoğlu Artık tanbula geldiğinde sandallarla kara- ya çıkarılmış, fakat talihsizlik eseri, 22 tanesi ele geçmişti. Anlaşılan ka- çakcılar, kendileri için V.C. telgrafını Hermes garantisi veya Lloyd sigor- tası kadar emin bulmuşlardı. Buna rağmen radyolarda V C. kam- panyası halkın kahkahalarına rağ- men devam ettirildi. Artık bilme- mek mazereti de ortadan kalkmıştı ama D.P. o haldeydi ki, bu V.C. des- teği de çekilse galiba seçimleri dahi bekleyemeden Said-i Nursiye kavu- şacaktı. Ama "Çoruh skandalı" ndan sonra kimin V.C. ye geçtiği duyulsa, herkes bıyık altından gülmeye başlı- ki, ya bu Kurşunluoğlu birden- bire D.P. sevdasına nasıl ka- pılmıştı? D.P. nin Matbuat Oca- "Bilmiyordum" - diyemez rakına el koymuş ve ihbarın doğruluk derecesini araştırmaya — başlamıştı. Sendikacılar kavgası Aslına bakılırsa — Kurşunluoğlunun başına gelenler, İktidarı tutan gazetecilerle mesleklerini tutan ga- zeteciler arasında uzun beri devam eden bir perdelerinden biri olarak ortaya çık- . Müstakil Gazeteciler Sendika- i getirmek ve bu teşekkül — marifetiyle meşhur Basın Enstitüsüne takbih telgrafları çektirmek emeli peşinde — koşanlar -akıl hocaları: Bahadır Dülger ve Burhan Belge- gayelerine erişeme- yince Sendikadan ayrılmışlar ve An- kara Fikir İşçileri Sendikası adı al- tında -D.P. Matbuat Ocağı mensup- larından müteşekkil- yeni bir teşek- kül kurmuşlardı. Bundan sonra da AKİS, 29 MART 1960

Bu sayıdan diğer sayfalar: