Kızılay durağında müşteri bekleyen Abdullah Caner, yüzlerce meslekda- şının bir anda etrafını çevirdiğini gör Caner'in ağzını açmasına vakit bırakmadan onu tutup bir taksiye attılar. Kendılını Ankara Halkevinde buldu. Be förler Cemiyetinin gün bugün, sini esnaf ve küçük sanat erbabının dertlerine vermiştir. İlk Başkanlık. Caner ilk iş olarak, Ankara Bele- diyesi ile şoforlerın münasebet- lerini tanzime gayret etti. O zamanki Belediyeye kalsa, -şimdiki de öyle ya- şoförlerden yapılan her şikâyet haklıydı ve binaenaleyh şoför her şıkayette cezalandırılmalıydı. Caner, yavaş yavaş Beledıyenın şoförün de bir vatandaş olduğunu bir parça ol- sun hatırlamasını sağladı. İkinci iş olarak Caner, lâstiksizlik ve parça- sızlıktan ınleyen şoförleri, muraba- hacının elinden kurtarmağa uğraştı. Bu husustaki gayretlerinde Esnaf Kredi Kooperatiflerini kurunca başa- rı kazanacaktı. Şoförler cemıyetın— deki Başkanlığı sırasında n büyük başarısı Genel Sigorta Şırketı ile bır anlaşma yapıp 2 lıra gibi çok düşük bir ücret karşılığında bütün Ankara şoförlerini sigorta —ettirmesi oldu. Caner, bu sigorta teşebbüsünü başka yerlerdekı Şoför Cemiyetlerinin men suplarına teşmil ettirmeğe de muvaf- fak oldu. Canerin bu devredeki diğer büyük bir başarısı da, 1950 Şubatın- da Ankarada o zaman mevcut altı Es naf Derneğini birleştirip Türkiyede- ki ilk Esnaf Derneklerı Bırlıgını kur- ması idi. Caner bu Birliği kurunca onun başkanlığına da seçildi. Esna- fin hızla teşkilâtlanmaya başlaması, zamanın iktidarını da ilgilendirmeğe başlamış, esnafın büyük bir oy kay- nağı olduğu hakikati anlaşılmıştı. O zamanın partizanları da şu veya bu mesleki derneğe baskı yapmak su- retiyle o derneği ve üyelerini elde edebileceklerini sanıyorlardı. Caner, demokrattı. Kudret ve Zafer gazete- lerinde ateşin beyanları çıkıyor, kâh Nihat Erimle, kâh Reşat Şemseddin Sirerle arasında sıkı polemikler ce- reyan ediyordu. O zamanki C.H.P. nin partizanları kurtuluşu, Canerin Ankara esnafının başından uzaklaş- masında buluyorlardı. Caner hakika- katen istifaya mecbur bırakıldı. Ay- nı gün yeni bir başkan seçmek ge- rekiyordu. Oylar gizli verilecekti. Se- çim sonunda Abdullah Caner'in tek- rar ve ittifakla Başkan seçildiği gö- rüldü. Canerin C.H.P. li arkadaşları pusulalarıyla başbaşa kalınca, vicdanlarının aksine rey vermeyi ken- AKİS, 29 MART 1960 Caner kongrede konuşuyor Ateşin muhalif dilerine yedirememişler. Canere oy vermişlerdi. İşin tuhafı. idare kuru- lunda vicdanının sesini dinleyen tek C.H.P. li çıkmamıştı. ..derken Politika Caner o sırada politikaya da atıl- dı. Hikmet Bayur Millet Partisi- ni kuruyordu. Caneri de çağırdı ve D.P. nin C.H.P. ile muvazaa yaptığı- nı ileri sürdü. Ateşin muhalif Caner, o sırada D.P. nin daha makül bir hal olan siyasetini hakikaten muvazaa sandı ve Ankarada Millet Partisini kuranlar arasında yer aldı. Hattâ 1950 seçimlerinde Ankaradan bu par- tinin adayı oldu. Seçim kampanyası ve seçimlerin neticesi, iki ana parti arasında hiçbir muvazaa olmadığını gösterince, Caner Millet Partisinden istifa etti D.P. ye döndü. Caner hâlâ DP. lidir, ama, 1946 daki fikirlerini asla unutmamıştır. Hattâ, 1957 se- çimlerinden sonra, Ankara D.P. İl Kongresi toplanıp da orada, Ankara- da seçimlerin kaybedılmesıne sebep olanların fiyatları arttıran esnaf ol- duğu iddia edilince, cesaretle kürsü- ye çıkıp bir takım partizanların yu- -alarına karşı durarak, pahalılığı ya- panın esnaf değil, fakat, iktisat ka- nunları olduğunu söylemekten çekin- medi. Caner, hâlen D.P. lidir, fakat, esnaf derneklerine partizanlığın gir- mesine karşı en büyük engellerden biridir.-Caner, esnaf zümresinin hak ve menfaatlerini korumağa kendisini vakfetmiştir ve D.P. li sıfatını üstün- den atmanın bu vazifesinde kendisi- İKTİSADİ VE MALİ SAHADA ne sekte vuracağına inanmaktadır. Fiili siyasetten tamamen çekilmiş, hakiki bir "46" demokratının ideal- lerini kalbinde yaşatmakta devam et- mektedir. Teşkilâtçı adam aner'in kesin çalışma — prensipleri vardır. Kendisine müracaat eden her iş sahibine güler yüzle muamele eder ve haklı işlerini — benimser ve yapmağa uğraşır. Caner, doğuştan bir cemiyetçidir. Esnaf Dernekleri Birliği Başkanı o- lunca, esnafın ilk halledilecek dava- sının teşkilâtçılık olduğunu görmüş- tür. 1952 yılı sonunda bütün yurtta mevcut esnaf derneklerinin sayı- sı 230 iken, bugün Canerin baş- anlığını — yaptığı — konfederasyona bağlı birliklere tam 3.300 esnaf der- neği kayıtlıdır. 1957 de sadece Anka- İzmirde esnaf dernekleri birli- ği varken bugün hemen bütün illeri- mizde birlik kurulmuştur. Hâlen 600 bin esnaf ve küçük san'at erbabı bu derneklere kayıtlıdır. Canerin zama- nında bütün kaza merkezlerinde ve hatta bazı nahiyelerde bile dernek kurulmuştur. Bugün Konfederasyona bağlı teşkilât dışmda büyük bir kıs- mı köylerde olmak üzere 150 bin ka- dar esnaf ve san'at erbabı kalmıştır. Hatta yavaş yavaş köylerdeki esnaf dahi kazalardaki derneklere kaydol- makta görmektedir. Bu ba- kımdan, teşkilâtlanma dâvasına, bu- gün geniş olçude halledilmiş nazariy- le bakılabili Canerin ele aldığı ikinci dâva kredi davasıdır. 1938 de de Halk Bankası 1938 - 50 arasında fiilen bü- yük ölçüde kredi dağıtamadı. Esna- fin kredi almak için kefalet ve sair teminat bulmakta büyük müşkilat- la karşılaşması, — Halk ankasının varlığının kıymetini de ortadan kal- dırıyordu. Caner, Ankara Esnaf Bir- liğine başkan seçildikten sonra, Bir- liğin umumi heyetini, Türk cemiyet- çılık tarihinde ilk — defa rastlanan cür'etkâr bir kararla, her haftada bir Cuma günleri toplamaga karar verdi. İlk başta toplantılara fazla ragbet yoktu. Bunun üzerine ner umumi hey'et toplantılarını Cazıp hâle sokmaya gayret etti ve gayret- leri yavaş yavaş netice verdi. Esnafın ayağı Birliğe alıştı ve her hafta umumi hey'et toplantısı yap- mak için ziyafet çekmege ve eğlence- li film göstermeğe lüzum kalmadı. Bu toplantılar esnasında ele alınan bellibaşlı mesele esnafın kredi da- vasıydı. İlk çare olarak kurulan San- dık yürümedi. Bunun üzerine Ca- ner Isvıçredekı örneklerine uygun o- larak 141. inci ziyafetli toplantıdan 19