Biliyor muydunuz? D. TİYATROSU U. MÜDÜRÜ CÜNEYT GÖKÇER bazı tetkik ve te- maslarda bulunmak üzere Almanyaya gitmiştir. On gün ka- dar sürecek bu seyahatinde Gökçer, önümüzdeki mevsim repertuarı ile ilgili olarak, Alman sahnelerinde oynamakta olan bazı piyeslerin temsillerini görecek, bu arada, D. Kon- servatuarının kuruluşunda büyük emeği geçmiş olan ünlü Alman bestekârı Paul Hindemithin bir operasının prömiye- rinde bulunacaktır. İSTANBUL OPERASININ TEMSİLLERİ başarıyla devam etmekte- dir. Leylâ Gencer, ilk temsillerden sonra, davetli bulunduğu Moskova Bolşoy Operasında "La Traviata "yı oynamak üze- re, Kopenhag yoluyla, Rusyaya hareket etmiştir. Diğer ta- raftan birkaç temsile ıştırak etmek üzere İtalyadan gelmiş olan Orhan Günekin mevsim sonuna kadar İstanbulda kal- mayı ve "Tosca" daki Scerpia rolünü oynamayı kabul ettiği söylenmektedir. İstanbul Operasının bu yaz İzmire giderek Fuardaki Açıkhava tiyatrosunda bir seri temsiller vermesi hususunda İzmir Belediyesiyle bir anlaşmaya varıldığı öğ- renilmiştir. D. OPERASI U. MÜDÜRÜ NECİL KÂZIM AKSES Rusyadan döndü. Umum Müdürün bu seyahatinden sonra, Rus bale ve ope- ra sanatkârlarının memleketimizi daha sık ziyaret etmele- rmın buna mukabıl Leyla Gencerden sonra, daha başka sa- da davet edi. mümkün olacağı tahmin edilmektedir. D. OPERASININ İSTANBUL TURNESI 5 - 14 Nisan arasında ya- ıilacak. "Luçi a”, "Salome” ve "Othello" operalarının tem- sil edileceği bu turneye Devlet Operası tam kadro ile çık- maktadır. İstanbulda Şan sinemasında verilecek temsillere, misafir İtalyan tenoru Roberto Turrini'den Onat, Ayhan Aydan, Suna Korad, Sevda Aydan, Neriman Esi, Şadan Candar, Nihat Kızıltan, Ozcan Sevgen, Doğan Onat, Hilmi Girginkoç, Savni Subaşı ve İsmet Kurt da katılmakta- dırlar. Bu turnenin D. Operasına 400.000 liraya malolacağı ahmin edilmektedir. İ. ŞEHİR TİYATROSUNDA "FAZİLET ECZANESİ" piyesinin tem- sılıne başlandı bölümü olarak kullanılan, Yeni Haldun Tanerin yeni telif piyesi, Kome- Ul iyatroda, Ulvi Uraz tarafından sahneye konulmuştur. Ulvi Uraz, eserin başrolünü de oynamaktadır. ANKARADAKİ 5. DEVLET SAHNESİ nisan ayı sonlarında açıla— cak. Yeni Sahne adıyla faaliyete geçirilmesi düşünü- len -eski 5. Tiyatro- yeni tiyatronun salon ve sahne tadilâtı tamamlanmak üzeredir. D. Tiyatrosu sanatkârları, Yeni Sah- nenin ilk eseri olarak seçilen Albert Cam ” musnün "Caligula piyesinin provalarına başlamışlardır. Bu eserde başrolü Ke- rim Afşar oynayacaktır. ber metodlarını da ihya etmekten çekinmiyerek- ruhunu tam manasıy- la şadetmelerı pek isabetli olacaktır. Haykıran "Kibarlık Budalası" Bursada yarı boş bir salon karşısın- da oynanan yeni eser, Moliere'in "Kibarlık Budalası"dır. İşin garibi, bu eser Bursaya Ankaradan gönde- rilmemiş, Bursada hazırlanıp sahne- ye konulmuştu. Aynı eser Ankarada, Tatbikat Sahnesi zamanında, oynan- mış olmakla beraber, Devlet Tiyatro- su tarafından ele alınmamış ve yeni- den sahneye konulmamıştı. Bursa Tıyatrosunun sevimli ve sanatkar ürü Ragıp Haykır müdürlük va- Zıfesını hakkıyla yerine getirmek ve AKİS, 29 MART 1960 pek sevdiği tiyatrosundan ayrılma- mak için, Ankarada çıkarılan, sonra İzmir ve Bursayı dolaşan eserlerde vazife alamıyor, bu yüzden de üç y dır sahneye çıkamıyordu. Bursada "Kibarlık Budalası" Ali Süha Delilbaşının, klâsikler serisin- de çıkmış olan, temiz ve akıcı tercü- mesinden oynanmaktaydı Dekor ve kostümleri Turgut Zaim tarafından çizilmiş, Ankarada Devlet Tiyatrosu atölyelerinde gerçekleştirilmiş. Reji de, Carl Ebert'in eski mizansenine gore Ragıp Haykır tarafından yapıl- Bu şartlar altında verilen yeni "Ki- barlık Budalası" rejiden yana başarı lıydı Ragıp Haykır, hocası Ebert'in mizansenine ana hatlarıyla sadık kal- makla beraber, teferruatta onu süs- lemeyı ihmal etmemişti. M. Jourda- in'in, Felsefe Hocasının yardımıyla arkıze yazmayı düşündüğü ve vada kaleme aldığı aşk mektubu sah- nesi buna güzel bir örnektir. Sonra Moliere'in, hele "Kibarlık Budalası" gibi güldürmek için yazdığı bir ese- ri, muhafazakâr bir görüşle, ciddi oy- natmıya kalkmayıp, ölçülü, canlı ve renkli bir "fars" havası içinde ver- meği tercih etmiş olması da Ragıp Haykırın eseri doğru "gördüğünü", iyi "duyduğunu" açıklıyordu. Dekor ve kostümlere Turgut Za- imin usta ve renkli fırçası, devrin üs- lübunu, havasını vermekte güçlük i. Yalnız erkek kostümle- tümlerinin sönüklüğü dikkati yordu. Hele Dorimene gibi şuh bir Markizin, ne kadar mütevazı olursa olsun, Madam Jourdain gibi zengin bir bur]uva hanımının çok daha ağır, zengin kostümlerle sahneye çıkarıl- maları gerekirdi. Sahnedeki Oyun ursadaki "Kibarlık Budalası" ora- ya "Yalan" kadrosuyla gitmiş o- lan Devlet Tiyatrosu sanatkârlarıy- la çıkarılmış, bu dan da çok kuvvetli bir tevziata kavuşamamış olmakla beraber güzel oynanıyor. Piyesin belkemiği olan M. Jour- dain'i -Moliere'in bizzat oynadığı bu rolü- Ankaradaki "Çöpçatan" danbe- ri sahnede göremediğimiz Ragıp Hay- kır, uzun bir sahne tecrübesinin ve olgunluğun verdiği rahat, ölçülü bir kompozısyonla oynuyordu Jourda- in'e, bütün görgüsüzlüğü ıçınde tat- lh, sevımlı bir çehre vermiye muvaf- fak oluyor ve alaturkalığa düşmü- yordu. Madam Jourdain'de Refika Özba- yer temkinli oyunu, temiz dıksıyonu ile ilgi çekiyordu. Jourdain'in kızı Lucile ile sevgilisi Cleonte rollerinde Gülcan Oçalır ile Nihat Akçan sevim- li bir çift oluyorlardı ama yeteri ka- dar istekli, canlı bir oyunları yoktu. Dorimene'i Suzan Ustan zarif bir o- yunla, gelişmiş bir sahne rahatlığı ile oynuyordu. Cleonte'un uşağı Coviel- lede Çetin Köroğlu temsilin en başa- rılı tiplerinden birini canlandırıyordu. Büyük ve ağır rollerden sonra, Mo- liere'in yaratmakta usta olduğu bu, efendilerinden akıllı ve becerikli uşa- Bı, zevkle, neşe ile, severek oynıyor, onun içinde muvaffak oluyor ve zevk- le seyrediliyor. Diğer rollerden Müzik Hocasında Turgut Sarıgöl Talebesinde Esat Ta- mer, Dans Hocasında Erdoğan Göze, Felsefe Hocasında da Orhan Aral iyi etüt edilmiş tipler çızıyorlar ve kari- katüre kaymadan — seyirciyi güldü- rüyorlardı. 31