30 Mart 1960 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 18

30 Mart 1960 tarihli Akis Dergisi Sayfa 18
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

İKTİSADİ VE MALİ SAHADA Esnaf Herkesin bir derdi var. (Kapaktaki Başkan) 954 seçimleri sırasında Samsun hava alanında uçaktan inen gaze- teciler büyük bir kalabalığın Samsu- nun hemen bütün taksileriyle mey- danda toplanıp kendileriyle birlikte uçaktan inen mütevazı tavırlı, güler- yüzlü, uzun boylu, esmer, son derece nâzik ve cana yakın bir adamı alkış- ladığını gördüler. Bu genç adam da kimdi? Gazeteciler, bir müddet sonra, Samsunda, o zamanın Tevfik İleri'- sinden daha büyük bir tezahüratla karşılanan, Samsun şoförlerinin her- birinin kendi arabasına almak için birbirleriyle yarışa çıktığı bu esmer genç adamın kim olduğunu öğrendi- ler. Bu, siyasi hayata atılmış yeni bir aday değildi. Sadece, Türkiye Esnaf Dernekleri Birlikleri Konfederasyonu Başkanı Abdullah Canerdi. Bu genç ve mütevazi adam niçin bu kadar büyük bir sevgiyle karşıla— nıyordu? Bunu bilmek için Türk e nafının dert ve dâvalarına şöyle bır göz atmak yeter artar bile. 1945 yıllarında teşkilâtsız, fakir, sönmeğe mahküm telâkki edilen es- naf ve küçük san'at erbabı, bugün geniş ölçüde Abdullah Caner. Hasan Tez ve Naim Çapçı gibi gayretli, mü- cadeleci, aklı pratik dâvalara yatan görülmemiş bir tekrar yaşama insanlar sayesinde hızla teşkilâtlanmış şevkini bulmuş, dâvalarını halle gi- rişmiştir. Türkiye Esnaf —Dernekleri Bir- likleri Konfederasyonu Başkanı, An- kara Esnaf Dernekleri Başkanı, An- kara Esnaf Kefalet Kooperatifi Baş- kanı, Türkiye Esnaf Kefalet Koope- ratifleri Birliği Başkanı, Türk - San Anonim Şirketi İdare Meclisi Başka- nı ve Ankara Şoförler Cemiyeti eski Başkanı Abdullah Caner, 1911 yılın- da İstanbulda Horhor caddesindeki bir evde dünyaya geldi. İlk öğretimi- ni Nümune-i İrfan Mektebinde ta- mamlayan küçük Abdullah'ın tahsil hayatı, babasının oradan oraya tâyi- ni yüzünden çok aksamıştı. İlk tah- silini tamamladıktan sonra, Canerler Ankaraya naklettiler. Abdullah, An- karada 1924 yılında Muallim Mekte- bine kaydoldu. O zaman bütün eme- li Beden Terbiyesi öğretmeni olmak- tı. Bu sırada Ankara Muallim Mek- tebinin kapatılması, — öğrencilerinin çeşitli Anadolu okullarına dağıtılma- sı sırasında, ona da Konya isabet et- mişti. Canerin ailesi onun Konyaya gitmesine razı değildi. Bunun üzeri- ne Caner, Ankara Ticaret mektebine devama başladı. Tam o sırada baba- sını tekrar İstanbula naklettiler. Kü- çük Caner, orada üç yıl Amerikan Kolejinde okudu, biraz İngilizce öğ- rendi. Amerikan Kolejinden de İstan- Caner Esnaf Dernekleri toplantısına başkanlık ediyor. Teşkilatçı bir adam bul Yüksek Ticaret — ektebine geç- T retimini yarıda bırakıp hayata atıl- mak zorunda kaldı. İlk memuriyeti, Paşabahçe Cam — Fabrikasındadır. 1935 te girdiği bu fabrikada tam beş yıl müddetle çalıştı. Yükek tahsil diploması yoktu, ama istidadı ve ça- lışkanlığı sayesinde maaşını, yüksek tahsilli birçok memurun maaşının üzerine çıkarmağa — muvaffak oldu. Tam o sırada Abdullah Caner, devlet babadan bir darbe yedi. Müdürlükten, kamyon şoförlüğüne eni Barem Kanunu çıkmış ve Ca— Y nerin maaşı indirilmişti. liyete değil diplomaya bakıyordu endisine yediremedi, müesseseden ayrılıp yuldu. İstanbul Çimento Şirketinde bir iş buldu. Bu işinde de kısa zaman- da sivrilmesini bildi ve Çimento Şir- ketleri Ankara Temsilciliğine geti - rildi. 1944 e kadar bu vazifede kalan Caner, Çimento Şirketlerinin Devle- te geçmesi üzerine oradan ayrılmak zorunda kaldı. Bunun üzerine tekrar Devlet kapısına döndü, Türkiye Zirai Donatım Kurumunda bir memuriyete tâyin edildi. Caner, her işinde olduğu gibi, Kurumda da büyük — takdirle karşılanan çalışmalar gösterdi, kısa zamanda Ticaret İşleri Müdürlüğüne kadar yükselmeğe muvaffak oldu. Caner, orada 5 bin ton amonyum sül- fat gübresini -Amerikadaki fiyatıy- la 40 dolardan değil de- 118 dolar- dan satmağa kalkışan bir şirkete mu- kavemet ettiği için Kurumdan 1947 yılında ayrılmak zorunda kaldı. Ca- ner, Zirai Donatiım Kurumundan ay- rıldığı zaman beş parasız kalmıştı. İşte, Abdullah Canerin hayatı, asıl bundan sonra istikametini aldı. Bir aile dostunun kamyonunda şoförlü- ğe başladı. Türkiye Zirai Donatım Kurumu Ticaret İşleri Müdürlüğün- den kamyon şoförlüğüne... Bu, baş- kasının başına gelse, herhalde kah- rından ölürdü. Ama, Abdullah Caner yılacak insan değildi. Polatlı Ovasın- da Toprak Ofisin silo ve depolarına buğday taşıyordu. Yalnız araba sür- mekle kalmıyor; bazen ağır buğday çuvallarını bizzat sırtında taşıyordu. Toprak Ofise buğday taşıyan yüz- lerce şoför arasında, hayatının sonu- na kadar muhafaza edeceği en kıy- metli dostları kazandı. Bir müddet sonra Ankaraya geldi ve Kızılay du- rağında taksi şoförlüğüne başladı. 19481 yılı sonlarında, bir Pazar günü AKİS, 29 MART 1960

Bu sayıdan diğer sayfalar: