30 Mart 1960 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 32

30 Mart 1960 tarihli Akis Dergisi Sayfa 32
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SİNEMA Filmler Biraz hareket! aftalardır sıra işi filmler oynan- makta olan İstanbul sinemaların- da, geçtiğimiz hafta sonunda durum oldukça — değişmişti. — Sinemalardan ikisinde savaş üzerine bir film; bi- rinde realist temayüllü, — denizcilerle ilgili bir kordelâ; ikisinde bir Ameri- kan dehşet filmi; birinde ise Mau Mau ayaklanmasını kendisine konu alan başka bir eser göstermekteydi. Filmler gerçi değerce pek büyük bir önem taşımamaktaydılar ama, ele aldıkları konular epey ilgi çekiciydi. Gerçekçi olmağa çalışan bir İngi- liz filmi olan "Kahraman Kaptan - Sea Fury", İspanya'nın bir köyünde çekilmişti. Filmin rejisörü, bir za- diğinden İngiltere'nin yolunu tutan Amerikalı bir rejisör, C. Raker End- field'ti. 56 yaşında olan Endfield A- merika'da "Yeraltı Hikayesi - Un- derworld Story" ile "Sound of Fury - Korku Sesi" adlarını taşıyan iki fil- miyle ilgi çekmiş, İngiltere'ye geç- tikten sonra da üç film daha çevir- mişti. Bu filmlerde, Jules Dassin, Jo- seph Losey gibi Amerikan rejisörle- rinin kaba kuvvete büyük yer veren; cinsiyet, sınıf ayrılığı, toplum düze- ninin bozukluğu gibi noktalar üstün- de duran anlatım özelliklerinin tesir- lerini görmek kabildi. "Kahraman Kaptan" da hemen hemen aynı özel- likleri taşıyordu. Ele küçük bir İs- panyol köyü alınmış, — burada yaşı- yan ve çoğu Römorkörlerde çalışan gemiciler; eski bir römorkörün kap- tanı (Victor Mc Laglen) ve kızını (Luciana Paluzzi) kaptana peşkeş çekerek, kendisine menfaat sağla- mağa çalışan bir baba (Roger Delga- do) nihayet; kızın başını beladan kurtaracak yakışıklı bir gemi birin- cisi (Stanley Baker) filmin belli baş- lı kişilerini teşkil etmişti. Rejisör zor- lama bir realizm eseri olan filminde yarım bir başarı saglamış sayılabilir- di. "Kahraman —Kaptan"ın en cazip taraflarından biri ise, geçenlerde ölen Victor McLaglen'i doyasıya seyirci karşısına çıkarmasıydı. John Ford'un "Muhbir - The Informer" inden (1935) bu yana sinemanın kendi başına özel- likler taşıyan — oyuncularından birisi olan Mc Laglen, belki de her filmin- de kendi kendisini tekrar etmesine rağmen, "Kahraman Kaptan"da baş- tan sona kadar ilgiyle seyredilebili- yordu "Krallar Önde Gider" Amerikan sinemasının western'cisi Delmer Daves'in imzasını taşıyan "Krallar Önde Gider - The King Go Forth" ise, konusunu bir "best sel- ler" den almaktaydı. İ romanda olduğu gibi, ırk tefrikciliği kan aydınlarının ağzında çiklet olan "İnsan Avcıları"ndan bir sahne Kafestekiler, Afrikalı zencilerdir! çeşitli fıkırlerın yeniden piyasaya sürülmesi sonunda, ortaya pek de önemli bır şeyın çıkarılamadığıydı. Film, İkinci Savaş sırasında Fransız Rivierasın'da cephelenen bir Ame- rikan birliğine mensup iki kişi- nin -Tony Curtis ile Frank Sinatra- babası zenci olduğundan Amerika'- yı terketmek zorunda kalan bir genç kızla -Natalie Wood- olan aşklarını anlatmaktaydı. Zencilerden pek haz- zetmiyen Amerikalılardan biri -Frank Sinatra- kendilerini üstün ırk olarak kabullendirmek — sevdasıyla Almanlarla çarpışırken hâlâ, ların da beyazlar kadar saygı olduğunu anlıyamamakta, sevgilisi- nin babasının zenci olmasını hazme- debilmesi için aradan tam bir hafta geçmesi gerekmekteydi. Gününü gün etmeğe bakan öteki Amerikalıysa, genç kızın durumunu anlayışla kar- şılıyormuş gibi görünüyorsa da, son- radan foyası ortaya çıkınca işler iyi- ce karışıyordu. Daves bu yer yer sı- kıcı, yer yer budalaca hikâyeyi an- latmak için iki saat çırpınıyor, mey- dana doyurucu bir film koyamıyor- du. Bununla beraber bilhassa bazı savaş sahnelerinde bir dokümanter filmine uygun denecek kadar realist bir mizansen tatbik edilmişti. Filmde üzerinde durulabılecek di- nadığı "fırsata insan" nı kısa zamanda kendisine bağlıyabi- len, anlayışlı görünen davranışlarıyla kolayca çeşitli kimseleri aldatan şı- marık Amerikalıyı, Tony Curtis us- talıklı bir şekilde canlandırmaktaydı. Amerikalı kızın annesini oynıyan Le- ora Dana da, rahatlık ve sadeliğiyle anılmağa değecekti. "İnsan Avcıları" merika'nın bir zamanlar kendisin- den çok şeyler beklenen re]ısorle— rinden olan Richard Brooks'un "İn- san Avcıları - Something of Value" adlı filmi, uzun bir süre Kenya'yı bir- birine katmış olan Mau Mau hareke- tini anlatmaktaydı. Bazı filmler de, Meselâ İngilizlerin ayaklanışı bir cins vahşet olarak gös- termiş, elden geldiğince aleyhte bir tutuma bürünmüşlerdi. Sosyal hâdi- seleri inkâr etmenin yanlış olacağı görüşüyle ortaya çıkıp da, o hâdise- leri hiç ilgisi bulunmayan şekillerde yorumlayarak, yanlış hal tarzlarına varmakta rekor kıran liberal Ameri- kan aydınlarının tipik bir örneği o- lan Brooks da, filminde değişik yön- lerden de olsa aynı hatâlara düşmek- teydi. Brooks'un bir zenci delikanlısının Kenyada zamanla nasıl bir Mau Mau lideri olduğunu anlatan filminin baş- langıç bölümlerinde, bu memlekette AKİS, 29 MART 1960

Bu sayıdan diğer sayfalar: