YURTTA OLUP BİTENLER olan Dışişleri Bakanlığının cayır ca- yır yanan salonunda yapıldı. O. E. C. mütehassıslarının, — istikrar programının tatbikatından pek mem- nun olmadıkları anlaşılıyordu. Bunu sordukları kılı kırk yaran sualler- den anlamak kabildi. Mütehassıslar kredi, kambiyo karşılık fonu, bütçe, kademelı prim sistemi, rejimi, ihracat ve itha iktisadi Devlet Teşekkullerınin fi- nansmanı, Millh Korunma, — yatırım plânı gibi meseleler üzerinde durdu- lar. seyri, Bilhassa kredi mevzuunda sastılar. Mütehassıslara göre, kredi- ler 30 Haziran 1958 seviyesinde don- durulurken Hükümete, Devlet sek- törüne tanınan 400 mılyonun dışın- da 200 milyonluk kredi marjı tanın- dığı halde, kredi hududuna riayet e- dilmemişti. Kredileri tahdit —eden kararnamenin boşluğundan istifade olunarak, plafon dışı krediler büyük ölçüde arttırılmıştı! Ecnebi — müte- hassıslar, bir muhasebe oyunu saye- sinde kredi hacminin genışletılmesı— ış yardım anlaşmasına — aykı sayıyorlardı. Bu görüşü çürütmek ı— çin, Türk Hükümetinin iktisadi kur- may heyeti, başta Hasan Işık olmak üzere, kredilerin ihtiyacı karşılama- ya yetmedıgını işsizlik ve iflâs teh- likesinin başgösterdiğini, kredılerın bilâkis daha çok arttırılması gerek- tiğini ileri sürdüler. Hattâ bir mü- tehassısın durumu yerinde görmesi için, İzmire gitmesi fikrini memnu- niyetle karşıladılar. Bir mütehassıs, iki sivil memur refakatinde -gazete- cilerin rahatsız etmesini önlemek i- çin olacak- İzmire — gönderildi ve "kredi muslukları açılmazsa büyük mali çöküntüler olacak" diyen Os- man Kibarla ve diğer iş adamlarıy- la görüştürüldü. Ama mütehassısla- rın fikrini değiştirmek kolay olma- dı. Kredilerin açılmasının ithal mal- larında — spekülâsyona ve stokların yığılmasına sebebıyet vereceği ka- naatındaydılar. Biraz ıstırap — verici de olsa iş adamları kredilerin açıl- ması yerine, yeni duruma intibaka çahşmalıydılar Diğer bir mevzu, bütçe gelirleri- nin seyriydi. Gelirler beklendiği öl- çüde artmamıştı. Buna sebep, birçok iktisadi Devlet Teşekkülünün vergi borçlarının tecili ve Gelir Vergisinin Mart ayı tahsilâtının geçen yıla na- zaran düşük olmasıydı. Dış yardım anlaşması icabı bütçenin denk ka- panması lâzımdı. Bunun için de bel- ki vergilere ihtiyaç olacaktı. İktisadi Devlet Teşekküllerinin finansman ihtiyacı da tamamiyle kendi kaynaklarından — karşılanamı- yordu. 1958 yılında bu teşekküller 1 milyar liranın üstünde dış kaynak- lara başvurmuşlardı. Bu sahada da muhtemelen yeni zamlara — ihtiyaç vardı. Gerçi bu tenkidleri peşinen önlemek için, O. heyetinin ziyareti arifesinde yeni zamlara gi- dilmişti. Ama bu zamların bile, bu teşekkülleri kendi kendilerine yeter hâle getireceği şüpheliydi. 6 Hele ihracat ve ithalâtta alınan prim farkları yüzünden milyarlar toplanacağı sanılan Kambiyo Karşı- lık Fonundan ortada hiç bir eser görülmüyordu. Fonda 600 milyon 1li- ra toplandığı söyleniyordu. Fakat u paraların nereye kullanıldığı meçhuldü. O. E. C. E. mutehassısla— rı bütün gayretlerine rağmen çet— refil"” Kambiyo Karşılık Fonunun â- kıbetını öğrenemediler. Başk r mevzu, kademeli prim sisteminin kaldırılıp, dolar için tek bir kurun tesbitiydi. — Mütehassıslar bu noktada ısrar ediyorlardı. Nite- kim tam bir yıl evvel, dış yardım anlaşmasının arifesinde — Ankaraya gelen mütehassıslar da tek kur fik- rini savunmuşlardı. Ama Türk Hü- kümeti apaçık bir devalüasyona git- meyi o zaman mahzurlu bulmuştu. Adnan Menderes Uçaktan — uçağa Hükümetin bu mevzudaki fikrinde hâlen bir değişiklik yoktu Mütehassısları 11gılend1ren diğer bir nokta, dış ticarette — liberasyon istikametinde atılan adımlardı. O. E. C. E. Heyetinin hararetli liberas- yon taraftarı olduğu anlaşılıyordu. Kotaların tevziinin daha liberal bir şekilde yapılmasını, kotaların hiç değilse 6 ay için hazırlanmasını is- temeleri bunu gösteriyordu. Müte- hassıslar, Merkez Bankasmın döviz mevzuunda ithalâtçıya müşkülât çı- karttığım işitmişlerdi. Bu müşkülâ- tın sebebi, döviz bulunmaması ola- mazdı. Zira son dış yardım anlaş- masının büyük bir kısmı Türk Hü- kümetinin emrine verilmişti. O hal- de ortada müşkülât çıkarmak için bir sebep yoktur. Hatta mütehassıs- lardan biri, bu müşkülâtı ortadan kaldırmak maksadıyla bazı Güney Amerika memleketlerinde tatbik ör lunan çok orijinal bir fikir ileri sür- dü. Fikir, dövizlerin muzayede yo— luyla satılmasından ibaretti. fih mütehassısa bu fikrin sakatlıgı anlatıldı: Dövizler muzayedeye ver rilirse, hususi otomobil, kürk v.s. gibi zaruri olmıyan maddelerın it- haline gidebilirdi. Onun için bu yol mahzurluydu. Esasen Merkez Ban- kasının müşkülât çıkardığı — haberi de asılsızdı. İhracatın seyri de endişe vericiy- di. Türk delegasyonu, 1959 cının 350 milyon doları aşacagı 400 milyonu bulacağı kanaatın- daydılar. Fakat ihracatın seyri iyi gitmiyordu. Buna mukabil, 1thalat seviyesini 550 - 600 mılyon dolar ci- varında tutmak İlâzımdı. radaki ark ancak yeni dış yardımlarla ka- panabilirdi. Ama — mütehassıslar bu meseleyi fazla — kurcalamadılar. Bu arada O E. C. E. heyeti, dış yardım anlaşmasına göre hazırlanacagı ka- rarlaştırılan yatırım ilânının "henüz tamamlanamadığını" öğrendiler. Geriye Milii Korunma — Kanunu- nun kaldırılması kalıyordu. O. E. C. E. Heyeti Türkiyenin bu taahhüdü- nün 1fası üzerinde hassasiyetle du- ruyordu. Aradan bir sene geçtiği halde Milli Korunma Kanunu hâlâ kaldırılmamıştı. Türk Hükümeti de bu hassasiyeti çok iyi biliyordu. Bu sebepledir ki E. C. E. mütehassıs- larının gelmesi sinden bir rkaç gün ev- vel kâr hadlerine müteallik 30 kü- sur kararname yururlukten kaldırıl- mıştı. Ama Heyet, bu yolda çok hız- lı ve daha çok ileriye gidilmesini is- tiyordu. Cevaben Milli Korunma Ka- nununun bir an evvel kaldırılacağı söylenerek mütehassısların endişele- ri yatıştırıldı. İşte 5 gün süren mevzular etrafında dön E. Heyeti, daha zıyade sualler so- ruyor, raporu için malzeme toplu- yordu. Ama suallerin sorulusundan ve bazı mütalâalardan, istikrar prog- ramının tatbikatından memnun ol- madıkları anlaşılıyordu. Bu yüzden, Türk mütehassıslar bir hayli ter döktüler. Bakanlıklararası — Koordi- nasyon Heyeti uzun. düşüncelere dal- dı. toplantı bu E. €. Para mı yumurtluyorlar? Istıkrar politikası, bitaraf — ecnebi mütehassısların karşısında son de- rece çetin ve pek parlak olmıyan bir imtihan verirken, basında son derece "iyimser" haberler yer alıyordu: Mutehassıslar herşeye hayran kal- mışlar, bu yüzden Türkiyeye — yeni yardımlar Verme hazırlıklarına ko- yulmuşlardı! Bilhassa Zaferden mec- buren Zafer şam Postasına taşı- nan meşhur başyazar, "ICA, yenı Avrupa Iktısadı İşbirliğine mensup" heyetin zıyaretıyle Muhalefete çalım satıyor, "ICA" "O. E. C. E." ayırdedemediği halde iktisat dersle- ri veriyordu Bu hiç bir esasa dayanmıyan i- AKİS, 30 HAZİRAN 1959