münakaşasıyla — başladı. "Sıra yok" tezinin fikir babası ve en hararetli taraftan, — eski — rektörlerden Ord. Prof. Dr. İsmail Gürkandı. Gürkan ile Egeli, Tıp Fakültesinin yekdiğer- lerinin daima muarızı olan 2 şövalye- siydiler. Ancak Gürkan, kendisinden daha kuvvetli gordugu Egelının a- daylığı bahis mevzuu olunca "sıra var” tezini benimsedi. "Sıra var mı, yok mu" meselesi istanbul Üniversitesini — uzun uzun uğraştırdı. Mesele Senatoya aksetti- rildi. Senato, herhangi bir hataya duşulmemesını Ö maksadıy- la, bu çetrefil işi, her fakültenin tem- sil edildiği 6 kişilik bir komisyona havale etti. Komisyon, 4936 sayılı ÜUniversiteler Kanununun hükümet gerekçesini, encümen mazbatalarını, Meclis zabıtlarını enine boyuna ince- ledi. Neticede Gürkanın başkanlıgını yap 1ğ1 Komisyon, Senatoya "Sıra vardır" tezini savunan bır rapor ver- di. Ama bu rapor, Senatoda gerekli utlak ekseriyeti toplıyamadı. 18 kışının katıldıgı Senato toplantısın— da vardır" fikrini kabul eden- lerin sayısı 9 dan ıbarettı kimser kalıyor, 7 kişi "sıra yoktur" diyordu. "Sıra yoktur" tezinin şam- piyonluğunu, Gurkan saf değiştirdik- ten sonra, —Egeli ve Prof. Hamdi Tanpınar üzerlerine almışlar- dı. Tanpınar, "sıra yoktur" tezi ka- pandığı takdırde Edebiyat Fakültesi- nin rektör adayı olacağını ümit edi- yordu. Bir karara varamıyan Senato, çı- kar yolu B. M. nden tefsir talebi istemekte buldu. Fakat 15 reyle alı- nan karar üzerine Milli Eğitim Ba- kanlığına gönderilen dılekçe şu gü- ne kadar B. M. M. ne sevkedilmiş değildi.. İşte İstanbul Üniversitesi Rektör seçimlerine başladığı anda, " mı, yok mu" meselesi hâlâ kazanmamıştı Ama sabırsız adayla- rın "sıra mücadelesi", eski arbiye Nezaret binasını işgaleden biçimsiz Beyazıt Meydanındaki İstanbul Uni- versitesinin kalın duvarları dışına, tatsız söylentilerin sızmasına sebebi- yet verdi. Bu söylentiler "İkinci Kü- balı Hâdisesi" sırasında olduğu gibi halk efkârını üzdü. İstanbul Üniver- sitesi daha eskileri kapanmadan yeni yaralar aldı. Üstelik, eski sıranın de- Vam etmesi bir teamül hâline de gel- i. Nitekim 5 fakültesi 2 kişi çe- şılaşan İstanbul Teknik Üniversitesi eski sırayı bozmaya kalkışmamıştı. İşin daha tuhafı, o zaman mütalâası sorulan Istanb_ul Üniversitesi Sena- tosu, Teknik Universiteye eski sıra- ya devam olunmasını tavsiye ediyor- du ve bu tavsiyeyi yapan Sayın Se- nato üÜyelerinin arasımla Ord. Prof. Egeli de vardı! Kazanan ve kaybedenler ıra dışı rektör seçimi, hademele- n kimseyi sokmamak için nöbet bekledıklerı kapalı kapılar arkasın- a, iddiasız eski rektör Tanoğlunun AKİS, 30 HAZİRAN 1959 "2 yıllık vazife tur, bu sebeple yeni için çalışmaları açıyorum" le başladı. Toplantıya başkanlık et- mek üzere, en yaşlı öğretim üyesi Fakültesinden Ordinaryüs profesör Şükrü Baban kürsüye davet edildi. Daha sonra da, her fakulteden birer üye seçilmek üzere, 6 kişili bir jüri teşkil olundu. Jurının yaptı- müddetim — dolmuş- ği yoklamayı muteakıp, Başkan Şükr ban —çoğunluğun — mevcut bulundugunu bildirdi. — 179 öğretim üyesinden 135 i seçimlere hazırdı. Seçimler iki saat sürdü. İlk tur- da mutlak ekseriyeti temin için ge- rekli 68 oy sağlanamadı. nar 66, Egeli 33 ve Prof. Hıfzı Timur 30 rey toplamıştı. Daha ziyade bir gençler grubunun desteklediği Timur, Hu- kuk Fakültesi dekanıydı. Onar ve. Egeliden takriben 15 yaş gençti. İyi bir kulisçiydi. Ama alk efkâ ve Üniversite — çevrelerinde, Kübalı hâdiseleri sırasında "pasif” davran- dığı intibaını vermişti. Belki Timur normal şartlar altında rektörlük için en kuvvetli adaydı. Ama mansup ve muhtar ÜUniversite arasında bir mü- cadele manzarası kazanan rektör- lük seçimlerinde "ortada" bir ada- yın kazanması imkânsızdı. Nitekim Egeli gibi seçimlerden evvel "80 oy cebimde" diyen Timur ancak 30 oy aldı ve yarıştan çekilmek — zorunda le Egeliye karşı kolay bir zafer ka- zandı. ii ki bu neticenin derhal çe- şitli tefsirleri yapıldı. Mağlüp ekıbe göre., Egelinin kaybetmesinin, hiç d Prof. Fikret Narter Diğer galip YURTTA OLUP BİTENLER ğilse Onardan 27 rey eksik almasının sebebi, Gürkan ve Egeli arasındaki rekabetin Tıp Fakultesı içinde yarat- tığı ikilikti. Gurkan Egelıyı hususi Sohbetlerde ' gayrı resmi başbakanlık özel doktoru" olarak itham etmek- teydi. Gelgeldim; bizzat Gürkan, Baş- bakanın iltifatlarıyla öğünmeyi iti- yat hâline getirmişti. Arkadaşları, Gürkanın, "Menderes kalabalığın a- rasında beni gördü, Merhaba Kâzım dedi" şeklinde çalımlı bir eda ile ko- nuştugunu en aşağı beşer defa işit- mişleri Gü rkan gazetelere "Sıranın Hu- kuk Fakültesinde olduğuna katiyetle kanaat getirdik" tarzında beyanat vererek Egeli'nin seçim şansını tor- pıllemekle itham olunuyordu. Seçim- n hemen önce Konferans Salonuna gırerken Gürkanın "Hangi tez ga- lip geldi? sualine, "Tez değil, Ka- nun galip geldi" dediği, Egeli taraf- tarları tarafından anlatılıyordu. Egelinin mağlübiyetine sebep ol- duğu sanılan Gürkanın bu hareketi Tıp Fakültesinden Senatoya gönderi- lecek iki temsilcinin seçiminde ce- vaplandırıldı. Rektör seçiminden he- men sonra toplanan Tıp Fakültesi Profesörler Kurulu, Senato temsılcı— liklerine Egeli ile Örd Prof. şıt Erezi seçti. Gürkan 45 uzenınden ncak 10 rey alabildi. Aslında Onarın zaferi, — muhtar Üniversite Fikrinin zaferıydı Küba- l hadisesi ve kasten ortaya atıldı- ğından artık hiç kimsenin kalmıyan "arsa meselesi" İstanbul Üniversitesini tında bırakmıştı. Bu du;um üniver- site üyelerini Üzüyor, "Üniversitenin şerefi kurtarılmalıdır" fikri gittikçe kuvvet kazanıyordu. Üzüntü, Başba- kanın bizzat vaadettiği arsaya bir türlü kâvuşamıyan meşhur Yapı Ko- operatifinin toplantılarında şiddetle ifade ediliyordu. 1 Temmuzda yapı— laca apı Kooperatifi Umumi He- yet — toplantısında da kooperatif'ın feshi yoluna gidileceği muhakkaktı. Üniversite, bazı tereddütlerden son- ra artık uyanmış, şeref, vakar ve is- tiklâlinin her şeyden evvel geldiği- ni anlamıştı. lşte bunun için bu şe- ref, vakar ve istiklâli en iyi temsil edecek adam olan Onara dönüyordu. Işte bunun için Onar kolaylıkla rek- tör seçimlerini kazanıyordu. Dört başı mamur insan S ıddık Sami Onar 1897 de İstan- bulda dünyaya geldi. Babası be— kım yarbaylardan Abdullah — Sam eydi. Onar. Fatih — Rüştiyesini Ve Yefa Sultanisini bitirdikten — sonra, İstanbul ve Paris Hukuk Fakülte- lerinde yüksek tahsilini tamamladı. Bu sırada, Toulouse Üniversitesi ona hukuk doktorlugu payesini — tevci etti. Fransadan döndükten İstanbul Asliye Hukuk yılında Yıldızdaki hocalığına vekâleten a da saleten getirildi. Mulkıyede Devlet— ler Hususi Hukuku, sonra da Me- 13