DÜNYADA OLUP BİTENLER İtalya Yeni ortaklar peşinde F ransa cumhurbaşkanı General de Gaulle'ün geçen — hafta sonunda nihayete eren İtalya — seyahati, bir yıldan beri iktidarda bulunan uzun boylu adamın devlet başkanı sıfatıy- la memleket dışına yaptığı ilk yol- culuktu. Böyle olunca, tertiplenen bütün merasimlerin, kabul resımlerı— nin son derece şatafatlı ve "hâdise- nin ehemmiyetiyle — müten zükmesi için hiç bir şey medi. Zaten, General hazretlerı ik- tidara geldıgı günden berı ışlerın merasim safhasına ne kada em- miyet verdiğini — açıkça belırtmıştı Ona göre, Fransanın "büyüklüğü"nü tekrar canlandırmanın yollarından biri de -dış siyasetteki inatçılığı ve naza çekmelere ilâveten — şatafatlı merasimler tertip etmek, sesleri ve parlak üniformalar sayesinde Fran- sızlara biraz "milli gurur" aşılamak- tı. General de Gaulle, 1939'dan beri Fransanın içine düştüğü buhranların, bozgunları ve becerıksızlıklerın başlıca sebebı olarak bu "milli gu- rur" yokluğunu gormekteydi. sızlara kendilerinin et" e mensup oldukları iyice anlatı- labilse ve onlarda biraz çalışkanlık ve haysiyet hisleri canlandırılsa, bü- tün meseleler kendiliğinden halledi- lecekti Elysee sarayında tertıplenen merasimlerden Comedie Française'de oynatılan piyeslerin seçimine kadar yeni hükümetin her hareketine hâ- kim olan bu zihniyet, son İtalya se- yahatinde de açıkça kendisini göster- di. Cumhurbaşkanlığı sarayının ö- nünde eski saray muhafızlarının ü- niformasını giymiş — askeri birlikler bekletenler ,veya devlet tiyatroların- ransız klâsiklerinden başkasına yer vermeyenler.. Alplerin ötesine tertiplenen bu kısa yolculuk- ta da Fransız milletinin milli gruru- nu okşıyacak teferruatı hiç ihmal et- mediler. Genaral de Gaulle'ün İtalya seya- hati, Napoleon IHI. tarafından Lom- bardia'da kazanılan zaferlerin yüzün- cü yıldönümüne tesadüf ettirildi. Tam yüz yıl önce,- aslında bir diktatörün heveslerine hizmet ettikleri hâlde İ- talyanın kurtarıcıları — gibi görü Fransız orduları 4 Haziran 1859 Magen'tada, Haziran 1859'da da Sol— ferino'da — Avusturya ordularını yen- mişlerdi. Şimdi de, tam Solferino za- ferinin yıldönümü gününde Fransa cumhurbaşkanının İtalyan toprağına basmasından daha mânalı ne olabi- lirdi? De Gaulle'ün etrafındakiler bu muazzam buluşlarından dolayı kendi kendilerini tebrik ettikten sonra, he- men İtalyaya haber ulaştırdılar. Ro— madaki büyükelçi başta olmak ü re, İtalyanın bütün şehırlerındekı Fransız konsolosları mahalli makam- larla tamasa geçecekler, tertip edi- len merasimlerin şimdiye kadar ya- AKİS, 30 HAZİRAN 1959 pılanlardan kat kat ÜUstün olması için gereken bütün teşebbüsleri ya- pacaklardı. Bütün 'bu gayretler tabii boşa çıkmadı. İhtiyar generalin büyüklük merakını zaten çok iyi bilen İtalyan hükümeti, seyahatin başlangıç nok- tası olan 'Milano'dan itibaren, tanta- na ve şatafat dozu adetâ gülünç ka- çacak kadar fazla, karşılama mera- simleri tertip Aslına bakılırsa, General de Ga- ulle'ün bu seyahati sadece gösteriş merakını tatmin, edebilmek maksa- dıyla yapılmıyordu Fransız harici- yesi, Roma temaslarından çok şeyler beklemekteydı Amerikan atom üs- lerine müsaade etmemekle 'NATO içinde bir hayli sempati kaybettiğini gayet iyi anlayan Fransa, Avrupalı General de Gaulle Bir. büyük adam dostları arasında -Almanyaya ilâve- ten- başka ortaklar aramak lüzumu- nu hissetmişti. Adenauer'den sonra e I ktidara geldiği günden beri Al- manyayla sıkı bir dostluk kurma- ğa bilhassa dikkat eden General de aulle bu noktada hayli muvaffak olmuş sayılabilirdi. — Otoriter devlet idaresi ve dış siyaset - mevzularında görüşleri birbirine çok yaklaşan u- uzun boylu General ve İhtiyar Şan- sölye sık sık temas etmişler ve en sonunda artık "Paris-Bonn Mihveri" diye anılan bir siyasi yakınlaşma meydana getirmişlerdi. İktisadi mev- zularda ve Sovyetlerle münasebetle- rin idaresinde kendilerinden oldukça farklı düşünen İngilizlere karşı böy- le bir. mihverin nekadar faydalı ola- cağı aşikârdı. FFakat ne yazık ki, mihverin Almanya — tarafından son günlerde bâzı aksamalar olmuştu. İhtiyar Şansölyenin iş başından ay- rılmak arzusunu açığa 'vurması, mil- letlerarası hesaplarını Adenauer-De Gaulle dostluğuna dayandıran Fran- sız hariciyesini hayli endişeye düşür- müştü. Gerçi şimdi, seksen dört ya- şındaki Şansölye iktidardan ayrılmak niyetinden dönmüştü ama, d memleketteki siyasi — itibarı da bır hayli sarsılmıştı. Bir itibar kaybı ve bilhassa Şansölyenin yaşı, kendisinin daha uzun müddet —Alman siyaset sahnesine hâkim olamıyacagım gos teriyordu. Fransanın dış siyasetini boyle istikbali karardık bir mihvere dayandırmanın sakatlığını anlayan diplomatlar artık daha esaslı bazı tertipler düşünmektedirler. İçerdeki işleri azçok yoluna koyduğunu zan- neden General De Gaulle, şimdi Av- rupa İiderliği peşındedır NATO ca- miası içinde rikan - İngiliz it- tifakından şıkayet edenlerin ve bu ittifak yüzünden sözlerini geçileme- mek durumunda olanların mevcudi- yetini gayet iyi bilen Fransız harici- yesi de aynı camla içinde başka bir ağırlık merkezi kurmak ve onun ba- şına geçmek niyetindedir. eniz donanmasını harp Za- manında bile NATO emrine yermek istememesi ve nihayet atom uçakla- rının kendi topraklarında üslenmesi- ne razı olmaması zaten Fransayı "Amerikan generalleri tarafından en az sevilen Avrupalı, memleket" duru- muna sokmuştu. Tecrit edilmiş du- lumda kalmaktan korkan ve NATO içinde yenı yakınlaşmalara ihtiyaç duyan Fransa, "Türkiyeden sonra Amerikalı generaller tarafından en çok sevilen memleket"ten, yani İtal- yadan işe başlamayı usun vadeli plânları bakımından daha uygun gör- müştü. İtalyanın, iç siyaset durumu dolayısıyla -sol partiler son mahalli seçimlerde hayli ilerleme kaydetmiş- lerdir- Amerikan yardımına ve des- teklemesine gittikçe daha fazla ıh— tiyaç duyduğu bilindiğine göre,. NA TO içinde bir Fransız İtalyan ya- kınlaşmasının hemen meydana gel- mesine ihtimal vermek hayli güçtür. Fakat, herşeye rağmen. General de Gavlle. bu son temaslarıyla, bir ze- min yoklamasına girişmeyi faydalı görmüştür Hep o ezeli dert A slına bakılırsa, son İtalya seya- hatinin, uzun eli NATO siya- setinden çok Cezayır meselesi bakı- mından Fransaya faydalı olabileceği düşünülmüştür. Geçen asrın ortala* rından beri Kuzey Afrikada cereyan eden Fransız - İtalyan rekabeti he- nüz tam manasıyla sona ermiş sayıl- maz. Askeri felâketler yüzünden Lib- yadan atılmak zorunda kalan İtal- yanlar, bu defa -tıpkı bir asır önce 25