S P O R Galatasaray Rütbesi sökülen kaptan Orta boylu, topluca bir idareci a- sabiyet içinde etrafına ateş püs- kürüyor ve avazı çıktığı kadar ba- gıriyordu "Atın bunları dışarı! Di- şarı çıkarın şunları! Burnumuzun dibinde ne işleri var? Bu bir çiftlik kâhyası Ööfkesine kendini kaptıran şişman adam spor Alemimizde pek şerefli bir iyi temsil eden Galatasaray kulübünün idare heyeti âzası — Lütfü — Abaydı. Kulüpten dışarı atılmalarım istediği adamlar da İstanbul — gazetelerinin spor yazarları ve foto muhabirleri.. Hâdise geçen haftanın ortasında Çarşamba günü Galatasarayın Be- yoğlundaki lokalinde cereyan ediyor ve basın mensuplarına hücuma ge- çen adam, itiraz sesleri — karşısında bizim evimizdir. İstediğimizi alır. istemediğimizi kapı dışarı ede- riz." tarzında konuşmakta ısrar edi- yordu. Onu. idare heyetinin kiloca daha ağır diğer bir azası da yalnız bırakmıyor ve foto — muhabirlerine lokaldeki hâdiselerin resimlerini ga- zetelerine basmamalarını tehditkâr bir ifade ile tekrarlıyordu. Eh. Sa- dık Giz gibi D. P. içinde şiddet ted- birlerine taraftar bir milletvekilinin reislik yaptığı bu kulüpte — basına karşı reva görülen bu muamelenin, üstünde durmak fuzuli olurdu. Oyle ya Galatasaraylıların pek sevdıgı bir tâbirle, "Yukarıda Allah var" idi Muessıf hâdiselerin Vuku buldu- ğu gün Galatasaray idare heyeti çok büyük bir dâvayı karara bağlamak için toplanmıştı. Fenerbahçehin 4-0 galibiyeti ile sona eren son Mıllı Lig final maçından sonra “"kaleci Tur- gay takımında oynamadığı ıçın Ga- latasaray kulübüne ihanet etti" de- . İdare heyeti bu dedikodu- zerine Turgay — hakkında bir tahkikat açmak kararım — vermişti. İddia şuydu: Turgay, bir bel kemi- ği çatlaklığına maruz kaldığını ıle— ri surerek fina maçından Ur g vvel "sahaya çıkamam' dem Mıllı futbolcunun ortaya attığı bü— tün vesikaları idare heyeti suizamu ortadan kaldıracak yeterlikte göre- memişti. Kulüpte iki fikir çarpışı- yordu. Birincisi, Turgayın kulübüne ihanet etmeyecek karakterde bir iporcu olduğu ve sakatlığı sebebiy- le takımından uşak kaldığı merke- zindeydi. Muslih Peykoğlu, Veysi Se- limoğlu, Erdoğan Atlıoğlu ve Ahmet Gürenin blokuna göre ise; Turgay Galatasarayı Fenerbahçe luydu, cezasını çekmeli, hattâ Gala- tasaray'dan uzaklaştırılmalıydı! İdareciler Çarşamba günü — top- lantıya bu iki tezin yarattığı asabi- yetle seldiler, Hepsi sinirli, hepsi en ufak bir hâdise karsısında gürleme- ğa hazırdı. Toplantı saat 17 ye ka- dar devam etti. Fakat bir karara 34 varılamadı. Toplantı devam ederken, itha ğrayan Turgay da lokale geldi ve bir aralık dışarıya çıkan bir idareciye bir basit hukuk kaide- sini hatırlattı. Müdafaasını — almaya idare heyeti neden lüzum görmüyor- du? İdareci -ki Turgayı seneler se- nesi devanı eden başarılarından son- ra kucaklamadan rahat etmemişti- Turgayın yaşlı gözlerine baka baka "şimdilik lüzum yok", cevabını ver- di. İdare heyeti haddi zatında 4 - O gibi son 2 uğranılmıyan bir Fenerbahçe mağlübiyetinin veba- lini omuzlarından atmak için çaba- lıyordu. Galatasaray kulübünde Fe- nerbahçeye bu kadar açık — farkla verilen bir maç kongre — âzalarının “Fa Turgay gol kurtarıyor Kendisini de kurtarsın harekete geçmesi ve Gündüz Kılıcın istenmesi demekti. Hazır ellerinde Turgay gibi bir koz varken, ne diye kemlilerini muhalefete, hesap ver- mek * mecburiyetinde bırakacaklar, ne diye bir defa a Gündüz Kılıç kompleksine duşeceklerdı Kaybe- dilen şampiyonluğun hakiki müseb- bibi Turgaydı. Galatasaraya ihanet eden Turgayın Galatasarayı sahaya çıkmadan mağlüp eden, hattâ, geç- mişi hatırlıyanlar için mahalli ligi ilk İstanbulspor maçında ıkı gol yiye- rek veren Turgaydı... Eh edil- sin, bir idare heyeti 4 - O lık bır he- n daha ucuz miydi. Çünkü, o urgayı da en fazla iki sene sonra kulüpte bir lider olarak göreceğinden emindi den harcanmalı ve hanet eden adam" damgasını yeme- liydi. Halbuki idare heyetince tasar- lanan ceza sadece Turgayın kaptan- liğını almakları ibaretti. Tıpkı ordu- ihanet etmiş bir subayın rutbele— rinin sökülmesi gibi! Bir de 500 li- ralık kesinti. Hepsi o kadar. Hula— sa, günlerce spor çevrelerini meşgul eden dâvada dağ doğura doğura bir fare doğuruyordu. Maksat Turgayı çeviren sevgi çemberini kırmak ve Galatasaraylıların itimadını kaybet- miş bir emekli haline getirmekti. Öyleyse şimdi- "Galatasaraya i- Fenerbahçe Şampiyonluk krizi Galatasaray kulübünde Turgay dâ- vası ve Milli Lig hezimetinin ya- rattığı kaynaşma devam ede dursun. Fenerbahçede de kongre kıpırdan maları başgöStermigti. Altın bir yıl geçiren ve ta iyonlukla se- zonu kapatan san - lacıvertlı cami- anın uzun süküt devresi bir Molnar meselesiyle sona eriverdi. Hâdiselere uzaktan bakanlar, bu huzursuzluğa antrenör Molnarm i- dare heyetince serbest bırakılıŞ$ını sebep gösteriyorlardı. Kulüpten, şampiyonluğu müteakip yüksek mik- tarda prim ve ayrıca kirası idare heyetince ödenmek — şartiyle bir ev ısteyen Macar antrenörü Agâh Ero- zan ağır şekilde itham — ediyor ve "Ya gelir özür diler, ya da Fener- bahçeden kovulur" dem mişti. Molnar bir basın toplantısı ile Erozana ce- vap vermiş ve özür dilemeye mec- bur bırakılırının sebebini anlayama- dığını ifade etmişti. Hâdise. Fener- bahçe kulübündeki iki yetin arasını açmış. nünden itibaren Demokrat Partili i- ki milletvekili Fenerbahçede iki hiz- bin lideri hüviyetini iktisap etmiş- lerdi. Molnar. Cuma gecesi Raif Dinçkökün refakatinde Kulüp Lo- kaline getirilmiş ve başta Agâh E- ruzan olmak üzere bütün idareciler- le teker teker kucaklaşıp, öpüşmesi- ne rağmen, iki siyasi arasındaki buz- lar erimemiştir. Çünkü Molnar me- selesi, Fenerbahçedeki kaynaşmanın sathi sebebiydi. Hakiki sebep T. M. M. Başkan vekili Agâh Erozan- la. D. P. Yüksek Haysiyet Divanı Başkanı Osman Kavrakoğlunun Fe- nerbahçe Kulübü Başkanlığına önü- müzdeki kongrede namzet olmalarıy- dı. Agâh Erozan. basına verdiği be- yanatlarda siyasi ikballerin en yük- seğine vardığını. Fenerbahçedeki ye- rim isteyene vermeye hazır olduğu- nu söylüyor ve bu sözleriyle siyaset arkadaşı, partideki büyük — dostu Kavrakoğluna sitem ediyordu. Böylece Agâh Erozanla Osman Kavrakoğlu şimdiden 12 Temmuzda yapılacak Fenerbahçe kongresinin i- ki kutbu haline geliyorlardı. Ancak, Molnarla barışma hâdisesindeki tu- tumu ile Erozanın zekice 'bir atak yaptığı ve Kavrakoğlu grupuna kar- şı açık zannedilen bir kapıyı kapa- dığı muhakkaktı AKİS, 30 HAZİRAN 1959