7 Mayıs 1959 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 8

7 Mayıs 1959 tarihli Akis Dergisi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

YURTTA OLUP BİTENLER nakledilince hudeliği misalleriyle Peki öyleyse, alâkadar dedi ve telefonu kapattı. sırada Savcı Muzaffer Erdem, hâdise mahalline gelmişti. Kalabalı- ğı derhal dağıtmaları için polislere ve jandarma başgediklisine — verdiği emirlere cevaben — savcıya ılgılıler "Dağıtmak için emir almadık" vabım verdiler ve yerlerinden kıpır— damadılar. Savcı Muzaffer unun üzerine P T T binasına gırdı ve Başmüdürün odasından telefon etti. Savcı, Valiye durumun vahametini anlatıyor ve müdahele edilmesini istiyordu. Fakat — aldığı cevap herhalde müspet değildi ki, "Pekâlâ, pekâlâ" diyerek — telefonu kapadı ve azimle kalabalığın üzeri- ne tek basına yürüdü. Savcının "Bu- rada ne duruyorsunuz? Derhal da- ğılın" diye celâdetle emretmesi üze- rine nümayişçi demokratlar istasyo- nun yolunu tuttular. Savcı, — orada duran D. P. cibine binerek istasyo- na gitti. Üzünüsü her halinden bel- li oluyordu. Asayiş aranıyor Istasyonun hali bir başka âlemdi. Oraya gelen gazetecıler polisi gö- rünce bir için artık "emniyette" olduklarını zannettıler Fakat yanıl- dıklarını kısa zamanda — anladılar. İstasyonda ağzındaki pürosuyla do- laşan Ankara Emniyet Müdür Mu- avini İsmail Küntayı görmek hep- sini şaşırttı. Hele Emniyet — Genel Müdürü Cemal Göktanın da o sıra- da Uşakta bulunduğunu ogrenınce şaşkınlıkları "hayret duvarı" nı aştı. Emniyet Müdürünün şehirde bulunmasıyla hüküm süren asayiş- sizlik arasında mantıkı bir bağ kur- maya imkân yokt Başı dönmüş demokratlar, elle- rinde yaftalan istasyona — girdikle- rinde gazeteciler nasıl sıkıştırıldık— larını anladılar. Belediye — Başk,; ile D. P. İl ve İlce Başkanlarının Kumandasındaki başıbozuk takımın- dan başka bir kuvvet — istasyonda mevcut değildi. Bir polis memuru, "hayatımız tehlikede, bizi koruyun" diye kendisine müracaat eden gaze- tecilerle alay ederken, diğer olis memurları göğüslerindeki ayyıldızlı armalarına sessizce gözyaşlarını a- kıtıyorlar, fakat yerlerinden — kıpır- damıyorlardı. Kahverengi elbiseli bır vatandaş yumruk ve tekme altında yıkıla kalka kaçarken, polis, gözü- nün önündeki. bu vahşete müdahele etmiyordu! — Gazeteciler, — başımıza bir şey gelecekse, hiç degıl se bu ka- rakolda olsun diyerek istasyon ka- rakoluna 'sığındılar. Karakolda tek polis yoktu. Gazeteciler — karakolda dar kapıyı tutarak mevzi aldılar ve pencerenin dışından kendilerine kü- fürler savuran kalabalığı ibretle sey- re koyuldular. Bekir Çiftçi, yakası- n . P. idarecileri tarafından takı- lan üzerinde kırmızı harflerle D. P. yazılı bir kokardın himayesinde ser- bestçe dolaşıyordu!. Savcı Muzaffer Erdemin sesi- bir 8 defa da cesaretle İstasyonda çınla- dı: "İndirin şu levhaları.. — Dağılın buradan!". Kalabalık korku ve hay- retle Savcının yüzüne baktılar. Sav- cı bir daha kükredi: "Ben Cumhu- riyet Müddeiumumisiyim, — dağılın! Emrediyorum!" ve bir polisi manev- ra kemerinden yakalıyarak kalaba- lığın üstüne itti: "Dağ u adam- ları, al ellerinden şu levhaları!." Va- zife verilen polis ve yanındaki diğer meslektaşları savcının emrini yerine getirmediler. Bu hal sinen kalaba- lığı tekrar canlandırdı. Bu sırada is- tasyona şehirden yaya gelen millet- vekilleri ile diğer grup gazeteciler geldi. Jandarmaların — istasyondan 100 metre uzakta tutulmasına ve is- tasyondaki polıslerın hâdiselere se- yirci kalmalarına rağmen, başı dön- müş kalabalık milletvekillerine sa- taşamadı. İnönüye taş' Gîrp Cephesi Kumandanı istasyo- a yanında Dr. Kemali Beyazıt, Fuat Börekçi ve Vedat Mengü ol- duğu halde Uşak hususi 10010 plâ- kalı açık yeşil bir Ford ile geldi ve nümayişçilerin en kesif olduğu yer- de otomobilden indi. Kendisine yol açmak isteyen milletvekillerini dur- durarak "Ben kendi yolumu kendim acarım" dedi ve tek başına kalaba- lığın üzerine yürüdü. Önüne ilk çı- kan nümayişçiyi elinin tersiyle iten İnönü: "Ne istiyorsunuz? Yaptığı- nız ayıp değil mi? aydi bakayım!" dedi. Ö balık bir anda âdeta dilini yuttu ve Musanin âsâsı ile vurduğu Kızıl De- niz gibi ikiye bölünüp İnönüye yol açtı. Kalabalık şaşkınlık' içindeydi. Hattâ bir an geldi ki, İnönü alkış- lanmağa başlandı. Bu hal tertıpçılerı çileden çıkardı ve tahrik edilen 16 - 17 yaşında bir delikanlı Inonunun arkasından bir taş savurdu. — Taş, Garp Cephesi Kumandanı, Milli Kahraman ve Türkiye Cumhuriyeti- nin ikinci Cumhurbaşkanı İnönünün başına vurdu. İnönü sendeledi, dü- şer gibi oldu; fakat yardıma redde- derek kendi gayretiyle doğruldu ve trene bindi. Coşturulan derleme ka- labalık bu sefer — milletvekilleri ve gazetecilere hücum etti. Tren hare- ket ederken atılan taşlar vagon pen- ceresini kırdı. Orhan Birgit ile Ned- ret Selçuker başlarından, Yalçın Kı- lan bileğinden yaralandı. Abbas Go- ralı ise tam trene atlarken arkasın- dan yetiştirilen bir tekme ile baca- ğından sakatlandı. Tren hareket e- der etmez "Gazi kafile" yara sar- maya girişti. İnönünün durumunda endişe verici bir hal yoktu. Başın- daki şapka İnönüyü korumuştu. Ya- ra 3,5 milimetre boyunda ve 2,5 mi- limetre derinliğindeydi. İlk tedavi ve sonraki pansumanlar Dr. Faruk A- yanoğlu tarafından yapıldı. Manisa yolu Uşak - Manisa arasında en küçük istasyonlarda bile — jandarmanın mâni olmasına rağmen halk İnönü- nün bulunduğu vagonun — penceresi önünde toplanıyor, çiçekler veriyor ve Mili Kahramanı doyasıya alkış lıyorlardı. Eşme, Alaşehir, Salihl ve Turgutludaki tezahürat fevkala deydi. Bilhassa Alaşehirde Turhan Feyzioğlunun talebesi çizmeli makam beyin sıkı tedbirlerine rağ- men büyük bir kalabalık yolcu gibi bilet alarak istasyona girmiş ve İnö- nüye kucak kucak çiçek hediye et- mişlerdi. Kaymakam — bey hocası Feyzioğlunun niçin bu şekılde hare- ket edildiği, halkın sevgisini göster- mesine neden mâni olunduğu yolun- daki sualine cevap veremedi ve is- tasyondan uzaklaşmayı tercih etti. İnönü "Demokrat İzmir" matbaasında Geçmiş olsun ziyareti AKİS, 7 MAYIS 1959

Bu sayıdan diğer sayfalar: