KİTAPLAR İNSAN KURDU (Yazan: Tarık Dursun K,, İstanbul, Varlık Yayınevı , 1959. 135 ayfa 2 lira. arlı Yayınları, Sayı: 655”, "Yarlık Büyük Cep Kitapları: 103 ) "Sinema romanı" yazmanın iki yo- lu vardır. Oturur bir film sey- reder, ondan aldığımız ilhama göre yazarsınız. Roger Granier'nin Chap- lin'in "Limelight'ından. James D. White'ın. Henry Cornelius'un "Ge- nevicve'inden yahut Odette Ferry'- nin William Wyler'in "Roman Hali- day"inden meydana getirdiği roman- lar gibi. Yahut da, oturur, kendi ka- fanızdan orijinal bir sinema romanı düzenlersiniz. Tarık Dursun K. nın “İnsan kurdu", bu iki yoldan da ay- rılıyor. Gerçi ikincisi gibi, bir sinema romanı olarak hazırlan- mış ama, yerli filmlerimizdeki leşmiş kalıpları gözden uzak. — tut- muyor, onlardan sıyrılamamış. Kah- ramanı, kahramanın davranışları, hikâyenin ana çizgisi hep bu alışıl- mış kalıp içinde yor alıyı "İnsan kurdu"nun kahramanı, i- ki yıldan beri gurbette, kasabada o0- lan Ali adında bir köylü. Çalıştığı fabrikada kavga çıkarıp işinden ay- rılıyor. Sonra aynı kasabada bir in- şaat işine gırıyor Inşaatta yeni ta- nıştığı Çolakla bir gün kasabanın kıyısındaki evinde hovarda kaimi e- en Gülizara gidiyorlar. Ali burada Gülizarın kızı Zeynepi tanıyıp tutu- luyor. Daha sonra onunla evleniyor. Gülizar damadına Ali arabacılıkla için Gülizar da eski vazgeçiyor, ama kasabanın hovar- daları ana . kız . damattan meyda- na gelen aileyi rahat bırakmıyorlar. Bir gün Alinin evine baskın yapıp kendisini yaralıyor, ana - kızı kaçı- rıyorlar. Peşlerine düşen Ali. Zey- nebi kurtarıyor, fakat bu arada a- damlardan ikisini öldürüyor. "İnsan kurdu"nun bundan sonraki yanı romanın öbür — yarısı, Zeynebin “deniz kıyısına — varmak için dağ taş demeyip dolaşmalarını anlatıyor. Bu arada işin içine bir de eşkiya Murat ağa karışıyor. Ro- manın sonunda ikisini de deniz kı- yısına Varmışken bastıiVan jandar- ma. Murat ağayı — vuruyor. Ali do teslim oluyor. "İnsan kurdu", bu yapısıyla, ta- mamiyle hareketli, aksiyon üzerine kurulmak istenmiş bir erer. Ama bu hareket, kahramanların yer değiştir- mesınden yollarının üstündeki bir- kaç köye bir sürü insana rastlama- larından ve tekrar yollarına devanı etmelerinden öteye geçmiyor. Aksi- yona verilen bu önem andan romanın karakterlerinin verilmelerine de engel oluyor Değil Çolak. Zey- nep, eşkiya — Murat ağa gibi tipler anda en önemli yeri kaplıyan A- hyı bıle bir tip olarak tanıyamıyor. kendisine yoklaşamıyoruz. Böylece karakterleri aksiyone feda eden. fa- AKİS, 7 . MAYIS 1959 aksiyonu da kuru ir — harfketten — öteye geçirmeyen "İnsan Kurdu". Tarık Dursun K. nın en Zzayıf eseri olup çıkıyor. "İnsan kurdu"nda, birkaç paragrafı bir baş- lık altında toplamak, — romanın en son parçasını en başa almak gibi davranışların sebebi ve sağlıyacağı fayda ise anlaşılamıyor. kat öte yandan bi HAYATIMIN HİKAYESİ Osman. İstan- 1959. 111 say- ( Yazan Nigar - B.nti Ekin - Basımevi., a) fa 14 resim, 2 liri w r Nigâr Hanım" diye tanınan Nısrar Binli Osman, 1848 Ma- car ihtilâli sonunda Turkıyeye sığı- nan ve Osman Nihali adını alan San- dor Farkaş'ın kızıdır. Sonraları Kı- rım Savaşı sırasında Serdarı Ekrem Ömer Paşanın yaverliğinde, — bulu- nan. 1898 deki ölümüne kadar da Harbıyede öğretmenlik — yapan ve " Macar Osman Paşa" diye tanınan bu zat, birçok tanınmış askerleri- mizin hocalıgını yapmıştır. Macar Osman Paşa bu öğrencileri gibi, kı- zı Nigâr Hanımın'da iyi bir şekilde eğitim görmesine çalışmış, hem Ba- tı, hem ğu kültürü almasını sağ- lamıştı Arapça, farsça, — fransızca, almanca ve rumcayı çok iyi konu- şan, piyano ve resım dersleri alan Nigâr Hanım, yaşındayken evlenmiş, on 'dört yaşındayken kar- deşinin ölümü üzerine, yazdığı bir mersiye ile şiire başlamış, ondan sonra da sırasiyle "Efsus. 1", "Ef- sus İI", "Niran", Aksıseda , "El- han-i vatan" gibi eserleriyle - kadın şairlerimiz arasında önemli bir yer tutmuştur. 1862 de doğup 1918 de ölen Nigâr Hanımın ölümünün kır- kıncı yıldönümü dolayısiyle çocukla- ri tarafından yayımlanan "Hayatı- mın hikâyesi" adlı hatıralar, — işte B K devrinin en kültürlü, en iyi kadın şairi sayılan Nigâr Hanımın gerek kendi hayatı gerekse çevresinde 0- lup bitenler hakkında oldukça ilgi çekici bilgiler vermektedir. Hatıra- ların en di eğer tarafları. Batı asıllı bir aileden yetişen Nigâr Hanımın eğitimi, bir Fransız tara- fından işletilen yatılı özel okuldaki hayatı, 12 yaşında başlayıp evlilik hayatının ıstıraplı yönleri -aynı a- damla iki defa evlenip İki defa bo- şanmak zorunda kalmıştır-, daha sonra bu ıstıraplı hayatı mümkün olduğu kadar — hafifletebilmek için kendisini şiire ve çocuklarını yetış— tirmeğe vermesi, devrin "atiptokrat" çevresindeki yaşayıştan bazı sahne- ler nakletmesidir. Bu çeşit hatıraların çok faydalı olduğu ve edebiyatımızda — pek yer tutan bu edebiyat türünün ço ğalmasının memnunlukla karşılana— cağı şüphe goturmez Yalnız "Ha- yatımın hikâyesi"nde — tutulan yol, bir hatıra yayımı için hiç de uygun değildir. Kitabın önsözünde ileri sü- rüldüğüne göre, Nigâr Hanımın yır— mi defter tutan hatıraları, ölüm den elli yıl sonra açılması rıcasıyle “Aş yan Müzesi"ne emanet, edilmiş- tir. Fakat "hatıraların şımdıden ya- yınlanmasında mahzur — görülmiyen ve hayatının kısa hikâyesini anlatan kısımlar", ölümünün kırkıncı yıldö- nümü munasebetıyle oğullan — tara- fından bastırılmıştır. Hatıraların el- li yıl sonra açılması için konan ka- yıt yerindedir. Henüz ilgili rın hayatta olması endişesi, re hatıra yayınında bu çeşit kayıt- lar koymağı zaruri kılmaktadır. te yandan mahzur görülmiyen sımların yayımlanması da — yerinde sayılabilir. Yalnız, yirmi defterlik hatıralarda yapılan bu "ayıklama" nın isabetli olmadığı görülmektedir. Hatıraların i ünya Savaşıyla başlıyan ve kitabın dörtte birini kaplıyan kısmı bugun filânca şa- hısla görü şum", "bugün falancaya dâvetliyim" şeklinde ne görüşülen şahıs ne gidilen yer hakkında hiçbir fikir vermiyen kısacık notlardan i- barettir ki. bunların - okuyucu için ilgi çekici hıçbır yönü yoktur. Bun- dan başka, Nigâr Hanımın basılmış eserlerınden alınan bazı — parçalar hatıralar arasına iyice belirtilmeden katıldığı ıçın hatıralarla — bunların ayırt edilmes güçleşmektedir. Nihayet, hatıraların bugünkü nesil tarafından kolayca — anlaşılabilmesi için — sadeleştirildiği — görülmektedir. Bir kere böyle bir sadeleştirme ya- pıldığına dair ne önsözde ne de ki- tabın diğer kısımlarında her hangi bir kayıt konmaması okuyanları ya- nıltabilecek bir durumdur. İkincisi, hatırat gibi son derece şahsi bir ya- zı çeşidini bu şekilde sadeleştimek bütün üslüp özelliğini yok etmekten başka birşey değildir Bunun yeri- ne metni olduğu gibi muhafaza e- dıp parantez içinde veya dip notla- rında açıklamalar vermek çok daha yerinde olurdu. Hatıratın - tamahtı yayınlanırken, bu hususların gözö- nünde tutulması faydalı olur. 27