MUSİKİ Opera Tebaldi, Scala'ya dönüyor Bundan dört yıl önce, 1955 yılı Ni- sanında, İtalyanın en büyük ope— ri, tiyatrosu La Scala'nin — müdürü Ghırınghellı bir şarkıcıya su sozle— ri söylüyordu: "Maria, Scala sensin.' Maria dediği, ünlü soprano — Mar ini Callas'tı. Aynı sıralarda. La Scala'nin bir diğer prima donna'- sı, boynu bükük. La Scala'dan ayrıl- mak zorunda kalıyordu. Kimse- onu istifaya zorlamamıştı. Ama o, Scala idarecilerinin kendisine karşı takın- dıkları tavırdan hi- hoşlanmadığını, tiyatroda yaratılan havanın çalışma- sına imkân vermediğini ileri süre- eata, Tebaldi | Pasif koruma — sonunda zafer rek. Scala'dan uzak durmayı tercih ettiğini bildiriyordu. Opera sahnesi- in bir arena olmadığına inanan bu Soprano Renata Tebaldi'ydi. Aradan geçen zaman — zarfında müdür Ghiringhelli, artık rakipsiz kalan Callas'a "Scala sensin" deme 1laves1hın gıttıkçe zayıfladığını his- sediyordu. Bu z prima donna, La Scala nın hu_zurs uzluk — kaynağı haline gelmişti. İki sevgili dost ara- sındaki yakınlığın yerini şiddetli çe- kişmeler karşılıklı ithamlar ve bir- birleri hakkında zehir dolu mütalâ- lalar almıştı. Netice: Callas La Scala Kadrosunda değildir Geçenlerde birgün, altıbuçuk ay süren ye son derece başarılı Ameri- ka turnesinden donen Renata Te- baldi, Napolinin Excelsior otelinde, 30 bugün hayranlarının gönderdiği İşbirliği İlhan K. MİMAROĞLU L a Scala'dan iki sanatçının, soprano Margarita Casals Mantovani ile o Turrini'nin, Devlet Operasının devamlı kadrosu üye- lerıyle Işbırlıgı ederek verdikleri "Lucia" ve "Turandot" temsillerini, olsun, tenkidçiler olsun, başarılı ve sevindiriri olaylar saydılar Sevindirici, çünkü, Devlet Opera ının, yabancı ülkelere seyahat kânını bulamıyan, opera şarkıcılığı sanatını, bu sanatın geleneklerinin beşiği olan ülkelerin sahnelerinde, "birinci elden" tanıma fırsatını ya pek seyrek ele geçiren, ya da boyle bir mazhariyete henüz; bir türlü ulaşamamış olan birçok şarkıcısı böylece, batının ileri gelen — opera sahnelerimin birinden gelmiş iki şarkıcıyla yakından temasa geçmek, üslüplarını teknıklerını incelemek, onlarla beraber oynamak imkânı- nı buldular, La Scala ile Ankara Devlet Operası arasındaki sanatçı alışverışının ilerde daha gelişeceği, adı geçen iki şarkıcının Türkiyeye gelişinin sadece bi ım"" olduğu bıldırılıyor Bu alışverişe. Dev- let Operasının seyırcılerı ve tenkıdçılerı kadar, uyelerının de sevin- mesi gerekir. Seviniyorlar mı? Kulisten sızan haberler© göre, hiç de değil. Sebep? Opera sanatçılarının bilinen psikolojisi, aşağılık duy- gusu, kıskançlığı.. Herhalde "bizim neremiz onlardan aşağı kalıyor"" davranışı, Devlet Operası korosunun ve solist kadrosunun birçok uye— sini, ayaklarına gelmış nimetten istifade sağlamaktan alıkoyacak, "on- lardan aşağı kalan" tarafların düzeltilmesine engel olacaktır. Devlet Operası ile yabancı sahneler arasında sanatçı alışverişine zaten geç bulanmıştır Yıllar yılı Devlet Operası bütün dünya sah- neleri arasındaki istisnaif durumunu, yani "kendi yağıyla kavrulan" bir opera teşekkülü olma du urumunu muhafaza etmıştır Tİlerliyememe- sinin sebeplerinden biri de işte bu "ev ekonomisi" halinde kalması, çe- kildiği kabuğundan başını çıkartıp dünyada neler olup bittiğini gore— memesidir. La Scala'dan iki şarkıcının Türkiyeye gelmesi, bunda ce Yugoslavyadan, Japonyadan, ya da Amerikadan iki üç şarkıcının sahnemizi ziyaret etmesi gibi, münferit, arızi olaylar olarak kalacak- sa, ümitlenmek yersiz olur. Devlet Operasının yeni Umum Müdürün- den beklenen, opera sahnemizi, dünyanın kalburüstü bütün opera sah- neleri gibi, kozmopolit, mılletlerarası bir sahne haline getirmek ve Türk operasının milli şerefini bu yolda yükseltmiye çalışmaktır. abancı sahnelerle yapılacak alışveriş, Ankara sahnesi şarkıcıla- rının, operaları asıl dillerinde söylemeyi öğrenmelerini de gerektirecek- i u, bir an Ankaraya yabancı sanatçılar geldiğinde temsiller- -dolayısiyle bir bakma üslüp- birliğinin sağlanması, Ste yan- Türk şarkıcılarının yabancı sahnelere çağrılma ımkanlarının artması için gereklidir. Verdi'yi İtalyanca, Bizet'yi Fransızca. ten'i İngilizce söylemesini bilmiyen bir opera şarkıcısının, sesi n dar güzel, tekniği ne kadar kuvvetli olursa olsun, bir yaba de rol alma imkânı yok gibidir, Leylâ Gencerin, Belkıs Ar: han Onatın, Orhan Günekin dış sahnelerdeki başarıları herha An— kara operasının diğer birçok üyesine bu ihtiyacı daha iyi hıssettırmış— tir. Geçen mevsim başında, Devlet Operası musiki idarecilerinden Fe- de asıl di rit Alnar mevsim repertuarının hem Türkçe, hem ası lde ha- zırlanması ve oynanması tasavvurundaydı Bu tasavvuru gerçekleşti- rebilseydi Ankara Operası, "dünya çapı denen hedefe giden vasıta- lardan birini daha kazanmış olacakt Tebaldi. patisini Maria sepet se- "Korkunç Mr. Bing"in sem- Callas'ın pet çiçekle dolu odasında basın men- suplarını kabul etti: onlara Ameri- ka intibalarıni anlattı. Bir de haber verdi. Artık La ala'ya dönecekti. Yıllardır süre gelen Callas . Tebal- di savaşında Tebaldi, rakibinin in- safsızca hücumlarına karsı daima pasif korunma halinde kalmış, fa- kat yeniden Scala'nin yıldızı olmak- la büyük bir zafer elde etmişti. Tebaldi. — Callas' karşı. New York'un Metropolıtan operasında da zafer elde etmiş durumdadır. Hır- çın soprano, Metropolittan müdürü Rudolf Bing'in de sabrını taşırmış, geçen mevsım Bing, Callas'ı Metro- politan kadrosundan çıkartmıştı. Yu- muşak bağlı, uysal, gösteriş sevmez kazanmış, "Prusya ordusu onbaşıları gibi ha- reket ediyor" diye anlattığı Bing'in Metropolitan'da kurduğu askeri di- sipline, böyle bin disiplini sanat için çok tabii, çok faydalı sayarak te- vazuyla uymasını bilmişti. "Korkunç Mr. Bir.g'in, Tebaldi'nin iyi huyu- na gösterdiği saygı, herşeyden önce Mstropolitan'ın menfaatlerini düşü- nen bu sert idareciyi, belki — başka hiçbir şarkıcıya lâyık görmediği bir jeste götürmüştür. Geçen — mevsim, Metropolitan'la yirmi iki temsil için kontrat yapan Tebaldi, yirmi birinci temsilden sonra hastalanmış ve Puc- cini'nin "Manon Lescaut" sunu ilân edilen gece oynıyamıyacağını opera AKİS, 7 MAYIS 1959