için hayatın 1çınde yaşamayı kaçınıl- ması imkânsız bir zaruret ak kabul ediyor ve hayatı seviyordu. Afrika — kadınını kalkındırmak gayesini ona biraz da tesadüfler ka- zandırmıştı. Rahibe olmayı çok kü- çük yaştan aklına koyduğu için dok- tor olmayı arzu etmişti, insanların maddi yaralarını sararak onlara yar- dımcı olabilecsgini düşünüyordu. Fa- kat tıb değil hukuk tahsiline başla- mış ve tıb tahsil etmek istediğini söyleyince de babasının itirazı ile karşılaşmıştı. Böylece 1927 senesinde rahibe olmak üzere ailesini terkedip Şimali Afrikaya geçtiği zaman hu- kuk doktoruydu. Vazifesi onu birçok hastalarla — karşılaştırıyor ve iste o zaKilan doktor olmadığı için üzülü- akat tam hastabakıcılık kurslarına gitmeye hazırlanırken, hemşire Marie * And& bambaşka bır hakikatle karşı — karşıya gelmişti. İnsanların maddi —yaraları yanında bir takım manevi yaraları da vardı ki asıl bunları sarmak güçtü. Bu, iptidai bir cemiyette bir sağlık isi olmaktan ziyade bir hukuk işiydi. Cemiyeti kalkındırmak, teker teker kışılerın saglıgmı koru aktan çok mdi. İnsanlar kalkındık- tan sonra kend kendilerini iyi etme- sini bilecek, kendi kendilerine dert- lerine çare arayacaklardı. İdealist kadın işte bu düşüncelere vardıktan sonradır ki iptidai cemiyetlerde aile ve kadın problemine el atmayı dü- şünmüş ve bir kere bu dâvaya girdik- ten sonra da ne faal politikadan ne düşman kampından, ne de uçak seya- hatlerinden kaçınmıştır. Mensubu bulunduğu diri müessesesinde "hu- kuki ve sosyal dâvalar" kolunu seç- miş ve bu kola birçok yenilikler ge- tirerek din adamının insanlara fay- dalı olabilecek şekilde — çalışmasını sağlamıştı. Bir yazar emşire Marie iyi-, bir. yazardır. Dâvasını dünyaya tanıtmak ve fi-, kirlerini yaymak ıçın birçok kıymetlı eserler vermiştir. — "Afrikada hayat ' isimli kitabı bilhassa meş- hurdur ve bu kitapta yazar, kadının acıklı ve isyan ettirici durumunu a- çıklamıstır. Son olarak "Yürüyen medeniyet" isimli kitabını hazırlayan rahibeye, doküman toplamak icin dolaştığı Afrikada. cemiyet işleri ile ilgili bulunan tanınmış bir kadın, Ro. zambo Kontesi refakat etmiş, fakat kimse onun giriştiği yorucu seyahat- lere dayanamamıştı. Rahibe seyaha- tini yalnız başına, bitirmiş ve nihayet iştirahate döndüğü gün Birleşik A- merikadan aldığı bir daveti kabul ederek bir seri konferans vermek üzere derhal, yola çıkmıştı. İptidai cemiyetteki genç kızın 1 numaralı dostu olan bu kadın onu erkek esa- retinden kurtarmaya azmetmiş gö- rünmektedir ve bütün kadın cemi- yetleri için bir sembol haline gelmiş- tir. Bugün Amer ikada verdiği kon- feranslar bu bakımdan da ilgi çeki- cidir ve dünyadaki kadın teşekkülleri tarafından dikkatle, takip edilmekte- dir. ! 26 Bir Faaliyet Raporu limde bir haftalık gazete var, İstanbulda — çıkan ve bilhassa memleketteki kadın faaliyetleri üzerinde duran "Kadın — gazetesi" 34 Ocak 1959 tarihli sayısında bu gazete, Türk Kadınlar Birliğinin İstanbul şubelerinden birisinin fa- ıyetlerını ele Aalmış, okurlarına bildiriyor. Bir yıllık faalıyet rapo- runu beraber okuyalım 1 — Anneler giinünde alınan bir karara dayanarak Birlik üye- leri bir miktar basma, kaput bezi, şeker ve bisküi almış Numune Hastahamnesüte ziyarete — giderek muhtaçlara hedıyeler dağıtmıştır 2 — Aynı oc Dostları derneğine gidilmiş ufak tefek he- diyeler götürülmüştür 3 — Şeker bayramında İkinci bir basma ve kaput bezi tevziyatı da Zeynep Kâmil Hastana/nesinde yapılmıştır. Yardımları — sağlıyabilmek için fılanca ve falanca hanımların diktikleri hizmet — önlükleri satışa çıkarılmıştır. 5 — Gene falanca hanımın ha- zırladığı masa örtüsü ve bazı ufak tefek el işleri Birliğin gelir mak- sad ile Şubat ayında vereceği çay- da satışa çıkarılacaktır. Şubenin yıllık faalıyetı burada bıtıyor Şimdi de projelere göz atalım. Birliğin senelerden be- ri en çok üzerinde durduğu gaye gelir teinini maksadı ile açılacak olan dikiş atölyeleridir. başka köylere gidilecek hastalara doktor ve ilâç götürülecektir. Bir- lik daha bunun gibi birçok göz ya- şartıcı hayır işleri yapmak fikrin- dedir.. Allahtan — Birlikçiler son olarak, ufak bir gayeyi de hatırla- mışlar: ikinci derecede arzuları da okuyup yazmasını bilmiyen kadın- larımız için kurslar açmakmış. atırları okuduktan sonra işler için Kadı- irk Kadınlar Birliği üyelerini tebrik etmemiz gerekir. Öyle ya, bir ev kadınının evindeki iş saatle- rinden zaman ayırıp cemiyet ya- rarına bir masa örtüsü işlemesi el- bette ki takdirle karşılanır. Her teşekkül yadsıyabilmek için çaylar, balolar tertip etmek ve kendisine bir gelir sağlamak — zorundadır. Hastahaneleri dolaşıp beşer metre basma mak ta iyi bir hare- kettir. Bütün bu fedakârlıkları ya- panları kınamak elbette ki kimse- nin aklından geçmez. Ama insaf edin! Türk Kadınlar Bırlıgının va- zifeleri bunlar mıdır? Sayın üye- ler Birliğe kaydolurlarken acaba tüzüğe hiç mi göz atmamışlar? Sayın üyeler şayet böyle bir unut- kanlıkta bulunmışlarsa onlar için T. B. den çok daha elverişli yardım dernekleri vardır. Bu der- Jale CANDAN neklerde lıastahanelerde ziyarete gidilir ve basma, kaput bezi, şeker dağıtılır. Bunların senelerden be- ri kurulmuş dikiş ve nakış atölye- leri vardır; buralarda çalışarak yoksullara yardım etmek cidden memleket hesabına övünecek bir şeydir. Üstelik, bu yeni bir atölye açmaktan çok daha kolaydır. Türk Kadınlar Bırhgıne gelin- ce, malum, onun gayesi ancak fik- Ti ve manevi yardımdır. Türk ka- dınını yükseltmek, ona haklarını tanıtmak ve bu hakları sağlaması- nı temin etmeğe çalışmaktır. Bu- nun için devrimlerimize karşı ya- pılan en ufak hareket karşısında Türk Kadınlar Birliğini bulmalı, Meclise taaddüdü zevcat teklıfîn— de bulunan bir milletvekiline ilk hücum Türk Kadınlar Birliğinden gelmelidir. Gene Türk Birliğinin en kutsal devrimleri Anadolumuza sindirme- ye çalışmak, bunun için hiç olmas- sa bir kültür hareketine geçmek- tir. Bugün bir idealist kadın çıkı- yor, muhtemelen dini bir maksat da güderek Afrikanın en kuytu köşelerini dolaşıyor ve sonra bü- tün dünyaya dönüp, "Siz medeni- bahsediyorsunuz halbuki bugün bazı memleketlerde kadın hâlâ bir ticaret mataı olarak satıl- maktadır" diye haykırıyor. Düşü- nün baba, kızan para aldığı adama veriyor! Bugün, devrimlerimizden bun- ca yıl sonra. Anadolunun bazı mın- takalarında bu âdet bizde de yürü- lükte değil midir? İşte Türk Ka- dınlar Birliğinin — uğraşacağı bir dava.. Bugün gene memleketimiz- de kadn hayati sudan ucuzdur. Kıskançlık perdesi altında kesilip biçilen kadınların ardı, arkası gel- miyor. Katil erkek elbette adalete teslim ediliyor fakat cezası yeter midir? T B. nin tüzüğünde bir hukuk kolu Vardır Fakat bugü- ne kadar kadının hangi hukuki durumuna İnceleyip bildirmiştir? Biliyorum Türk Kaduılar Birli- ğindeki zihniyet değişmedikçe bü- tün bu işleri bu teşekkülden bek- lemek bu teşekkülün mensupları- nı ancak büyük altından güldüre- cektir. Evet sosyal çalışmalar er- gce siyasete dayanır ve Birliğe siyasi endişeler hâkim — oklukça herhangi bir neticeye ulaşmak im- kânsızdır. Bari üyelerin şu ikinci dereceli gayeleri birinci gayeleri olsa ve haştahanelerde basma da- ğıtacak yerde bol miktarda oku- ma - yazma, hatta biçki-dikiş kursları açsalar. Bu hem suya sa- buna dokunmaz, hem de T. K. B. tüzüğüne uygun çok faydalı bir faaliyet tarzı olurj AKİS , 21 ŞUBAT 1959