YURTTA OLUP BİTENLER Demokrasi M.S.P. D.Pnin artık bir M.S.P. -Muraka- beyi sevmiyenler Patisi- olmaya yüz tuttuğu, geçen haftanın sonunda Cuma günü Mecliste sözlü soruların görüşülmesi sırasında ortaya çıkan bir tertiple iyice anlaşıldı. Riyaset Makamında Agâh Erozan vardı ve Emin Soysalın konuşmasına yapılan müdahelelerden kopan bir münakaşa devam edip gidiyordu. İşte bu sıra- da usul hakkında söz alan Halil Öz- yörük kürsüye çıktı. Özyörük konüş- masına cebinden çıkardığı kâğıtları okumakla başlayınca, herkesin ayak— ları suya erdi. Anlaşıldı ki D. P. murakabenin en hafif bır şekli olan sözlü soru müessesesinden dahi şikâ- yetleri vardır ve Halil Özyörük, bu neviden her işte olduğu gibi dâva- nın müdafaası 1le gorevlendırılmıştır Özyörük, sözlü müessesesinin Anayasa ile kurulan bir murakabe vâsıtası olduğunu teslim etmek hak- şinaslığını gösteriyordu ama, hemen arkasından sözlü soruların muhalefet tarafından bir töhmet vasıtası oOla- rak kullanılmasından şikâyete giri- şiyor ve sözlü soru müzakerelerini “bir facia" olarak tavsif ediyordu. Sözlü soruların konuşulacağı gün sa- miin kısmının dolup taşmasını, mu- halefetin soru müessesesini — bililti- zam mücadele vasıtası olarak -kulla- nılmasına delil olarak gosteren Öz- yörük, Riyasetten "tedbir" alınma- sını, 1stıy0 Tdu. şin nerelere varacağının anlaşıl- ması, muhalefetin reaksiyonuna se- bep oldu. Sırrı Atalay iki İhtar ala- ra k kürsüden indikten sonra, Nüsret Efcınşçıoglu (Sakarya-— D. P) san- n diğer mu rakabe vasıtaları tıkır tıkır işlivormuş gibi sözlü soru- nun murakabe için tek yol olmadığı hakikatini hatırlattı! Fakat Çelik- baş murakabenin iyi işlemediği nok— rası üzerinde ve n sebebini bulmuştu: Her seçimde ay— rı bölgeden aday gösterilen D. P, mil- letvekilleri kuvvetini seçmenlerinden almadıkları için Meclis murakabesi güçleşiyordu. Çelikbaş bu milletvekil- leri hakkında "turist' tabirini bül- muştu ki tabirin tutacağı muhakkak- tı. İşin aslına bakılırsa, sözlü soru müessesesinden şikâyetçi olması icap değil. C. H. P. idi. Zira bir soruya ancak yedi sekiz ay sonra cevap veriliyor, verilen cevaplarda da bakanlar meseleden çok başka mevzular üzerinde durarak sual mü- essesesinin iyi işlemesini güçleştiri- yordu. Simdi C. H. P. Meclis Grubu idare heyeti, Halil Özyörükün verdiği İşaretten ders alır ve sözlü soru mü- essesesinin iyi islemesi hakkında di- siplinli bir karara varırsa D. P. nin bu son teşebbüsünden cidden kârlı çıkılmış olacaktır. Ah şu La Fontaine! Hai Özyörük, aynı günün saba- hında Kasım Gülekin dokunul- 12 Halil Özyörük Ne de güzel sesiniz var!. mazlığının — kaldırılmasını — görüşen Karma Komisyonda da 'bir konuşma yapmış ve dikkati çekmişti.Özy rüke gere durum Gülekin lehine ıdı ama, Adana milletvekilinin dokunul- maklığının kaldırılması ve mahkeme- ye gitmesi kendisi için daha faydalı olacaktı! Tabii herkes bu söz üzeri- Ne zamandan beri, beyfendi? Koasım Gülekin teşrii —masu- niyeti meselesi komisyonda görüşülürken aklıe_vvel bir D. P. milletvekili AKİS'in de ba- his mevzuu beyanatı tasvip et- mediğini söylemiş, — AKİS'ten parçalar okumuş, böylece de teşril masuniyetin kaldırdma- sı gerektiğini ispat etmiş ol- muş... Bir beyanatı tasvip etme- mek neresi, o beyanatı reddet- tiğini ifade suretiyle bu âdemi tasvibe bilfiil iştirak eden bir milletvekilinin teşrii masuniye- tini kaldırmak neresi? Neyse onu da geçelim ama doğ heyecanlanmamak kabil degıl Demek artrk D. P. tutumu- nu AKİS'in fikirlerine göre a- yarlıyo: Maşallah! Maşallah! Tebrik ederiz. Bizim kanaatimizce bu, aklıselime avdet demektir. O halde hemen başlayalım. Hani, aklıevvel millletvekiline, teşrii masuniyet kaldırmaya pek meraklı olduğuna — göre, şöyle ayak üstü taktim edile- cek bir küçük listemiz var da... ne LA Fontaine'in meşhur peynir hi- kayesını hatarlıyarak gülümsediler. Ama ma Komisyonun o gün go— rTüştüğü mevzu hakikaten hem çok ciddi, hem de çok ehemmiyetliydi. Bölükbaşının dokunulmazlığının kal- dırılması hadisesini hatırlamamaya İmkân yoktu. Aradaki fark, Gülekin siyaset hayatının cilvelerine karşı bölükbaşından mukavim ve Mecliste 180 milletvekili bulunan bir partinin liderlerinden biri olma- sıydı. Bu bakımdan Gülekin doku- nulmazlığının kaldırılması hakkında- ki Karma Komisyon mazbatası U- mumi Heyete geldiğinde üzerinde ü- zun ve sert münakaşaların kopacağı muhakkaktı. Bütün mesele, Star Telegram adlı bir Amerikan gazetesınde çıkan bir makalede Türkiyeye yârdım 'yapıl- maması hakkında Güleke atfen bazı sözlerin yer almasından doğuyordu. Zafer, Star Telegram'ın bu yazısını iktibas etmiş ve o zaman Gülek "bu sözleri ben söylemedim" diyerek tek- zip etmişti. Fakat Gülekin bu açık- laması tatminkar görülmemiş ve do- kunulmazlığının kaldırılması için ha- rekete geçilmişti. Bu bahiste Gülek hakikaten pek — kuvvetli ve yerden güğe kadar haklıydı. Görünüşe göre söylemediği bir sözün hesabını ver- mek durumuna giriyordu. Zaten Gü- lek bu sözleri hakikaten söylemiş ol- saydı bile açıkça tekzip ettiğine gö- re bir polıtıkacı için cezaların en bü- yüğü olan kendi beyanını nakzetme durumuna düşecekti ki, bunun neti- celeri muhakeme edilmekten çok da- ha ağırdı. Gene Gülek bu sözleri ha- kikaten söylemiş olsaydı, daha evvel de Mecliste Amerikan yardımını iyi kullanmadığımıza dair konuşmalar yaptığı için, bir milletvekilinin Meclis içinde sözleri ve fikirleri dışarıda da ifade etmesinden dolayı mesul, ola- mıyacağı prensibine göre, Star Tçtâ- gram gazetesinde çıkan yazı dolayı- sile suçlandırılması hukuki mesnet- ten mahrum kalacaktı. Gene Gülek, Star Telegrama hakikaten beyanat vermiş olsaydı bile nesir yoluyla iş- lenecek suçlardan dolayı girişilecek takibat zaman aşımına uğramış bu- lunuyordu. Zira Star Telergram'da bahis mevzuu yazı 13 Temmuz 1958 tarihinde neşredildiği halde, Gülek hakkında takibat açılması için savcı- lığın Başbakanlıga yazdıgı yazının tarihi 13 Ekim 1958 idi. Bu hale gö- re takibatın açılabılmesı için tanıttan 90 günlük müddet 2 gün aşılmıştı. Karma Komisyonda C. H . P. mil- letvekilleri bütün bu hukuki delilleri sayıp döktüler. Fakat kifayeti müzâ- kere takririnin kabulünden sonra Gü- lekin dokunulmazlığının kaldırılması oya konuldu. Kifayeti müzakerede aleyhte oy kullanan Sabri Dilek (Trabzon - .) Ekmel Kavur (İz- mir — D. P.) ve İsmail Hadımlıoglu (Denizli — D. P.) bu arada gereği kadar aydılanmıs olmalılar ki oyla- rın Gülekin dokunulmazlığının kaldı- rılması lehinde kullandılar ve 12 ye AKİS, 21 ŞUBAT 1959 *