karşı 19 oyla Adana milletvekili Ka- sım Gülekin dokunulmazlığının kal- dırılmasına karar verildi. Meselenin Umumi Heyette konuşulmasında bü- tün bu münakaşaların tekrarlanaca- ş şüphesizdir. Bu arada asım Gü- ekin, Türkiyeye Amerikan yardımı verılmesı bahisinde Amerikada yaptı- ğı bir konuşma üzerinde bizzat Baş- bakan Adnan Menderes tarafından çekilen bir teşekkür telgrafını oku- masının . sıralarında nasıl bir tepkiye sebep olacagı hakikaten me- rak edilmektedir. Politikacılar Bir deli taş atmış... eçen hafta içinde Cumhuriyet gazetesinin — okuyucuları hayli eğlenceli bir hikâyenin şahidi oldu- lar. Her şey gazetenin yakışıklı ve yeni evli- muharriri Feyyaz Tokarın Ankaraya gelmesiyle başladı. Eşiyle birlikte bir nevi balayı seyahati ya- pan Feyyaz Tokar son seçimler, sıra- sında beraber dolaştığı Muhalefet lideri İsmet İnönüyü de ziyarette geri kalmadı. Gazetecıler "hem Zziya- fet, hem ticaret" formülünü pek sev- diklerinden Feyyaz Tokar C. H. P. Genel Başkanıyla konuşmasını bir ropoıta_ı hahnde gazetesine yazdı. Bu met İnönüye atfen D. P. Istanbul Il Başkanı Kemal Aygüne ait bir cümleyi de yazının içine koy- du. Feyyaz Tokara akılırsa İsmet İnönü Kemal Aygün nda "dü rüst seçim yapan bir Vah kanaatini besliyormuş ve onun idari sahadan ayrılıp D. İl Başkanı olmasına Üzülmüş. Nikâhı bizzat Kemal Ay— gün tarafından kıyılan ve eski An- kara valisini hakikaten pek seven Feyyaz Tokar dostu hakkında inö- nünün bu kanaatini bir cümle halin- de röportajına dahil etmekten ken- disini alamadı. Aklınca hayırlı bir iş yapıyordu. Halbuki o gun -Cumhuriyet gaze- tesini okuyan yüzbinlerce insanin şüphesiz k1 en bedbahtı Kemal Ay- günün ta kendisiydi. Buna mukabil Ankarada yüksek mevki işgal eden bir takım zevat ellerını ,sevinçle u- ğuşturuyor ve "Beyfend" ye verecek haber yakaladıklarından — dolayı bayram' ediyorlardı. İşte "Beyfendi" Kemal Aygünü görsün! İstanbulda yanından hiç ayırmadığı, Yıldız par- kında — saatlerce beraber dolaştığı, dertleştıgı emniyet — ettiği Kemal Ayı am hakkında "Bey fendı" " düşmanı" İsmet Ino— nü methıye söylüyordu. Kemal Ay- günün sadakatsızlığına, iki taraflı oyun oynadıgına bundan iyi delil bulunabilir miydi? Yazının Cumhu- riyette çıktıgı gunun akşa 1 Anka- radaki tezvir makineleri son süratle harekete geçti. Işın aslına bakılırsa Kemal Ay- günü yemeye niyetli bir takım, se- nelerdenberi faaliyet gostenyordu. Fakat Kemal Aygün İngilizlerin AKİS, 27 ŞUBAT 1959 "Honesty isthe best policy —en iyi politika, — dürüstlüktür" fonnul ünü başarıyla tatbik edip hakıkaten 'ya- kın adam"ı olduğu "Beyfendi"den hiç ama hiç bir şeyi saklamadığı için bu takım gayesine erişemiyordu. Takımı teşkil edenler Başbakanın ve- himlerini mütemadiyen dürten müf- ritlerdi. Bunlar "Beyfendi "nin gün- delik hayata Aaçılan belki bu son penceresini de kapatmak ve kendisi- ni gözleri bağlı, realitelerden daha da uzak yaşatmak, bu suretle de göz- de kalmak istiyorlardı. Bunlar için ideal, "Beyfendi"yi — dört bir tarafı amansız düşmanlarla sarılmış zarını içinde tutmak, kendilerinden başka herkesi casus göstermekti. Arzula- dıkları şiddet yolu terkedilirse hal- leri nice olurdu? Kemal Aygün Düşünceli baş!.. Iîte, şimdi, Kemal Aygünü vu- racak ve onu "Beyfenddi'nin 'yanın- dan ay rmaya vesile verecek fırsatı bulmuşlardı. Yüksek D. P. çevrele- rinde Muhalefete vatan haini gözüy- le bakıldığından ve başta İnönü, Mu- halefet liderlerinin gece gunduz 'a- man, nasıl yapalım da şu Mendere- si kundeye getirelim" diye kumpas kurdukları düşüncesi hakim olduğun- dan elbette ki Muhalefet liderine at- fen yayılan Aygün lehinde bir söz o çevrelerde en kötü tesiri yapacaktı. Nitekim geçen haftanın sonunda Cumhuriyet gazetesi Kemal Aygü- nün âdeta kendisini İnönünün tevec- cühüne karşı müdafaa eden bir de- mecini yayınladı. Demi ,D P. yük- sek çevrelerinin ruh haletine ve ora- da sürüp giden harem çekişmelerine YURTTA OLUP BİTENLER işaret olma bakımından hakikaten hazın bir mâna taşıyordu. Ama, işin asıl eğlenceli' tarafı şuydu :İsmet İnönü Kemal Aygün hakkında böyle bir kanaat izhar et-; olduğunu hatırlamıyordu, bile. Ihtımal ki laf, bir ara, dolayısıyle Ankara valisine — intikal etmiş ve İnönü, Feyyaz Tokarın dostu hak- kındaki bır mutalaasını şöylesine tas- dik etmi: %Vî mevzua atlamıştı. Nitekim uhalefet lideri hikâye ken- disine anlatıldıgında kahkahalarla güldü vı im kime isterse mübarek olsun" dedı Basın Sıra Babanda... eçen haftanın sonunda Cuma G günü, Ankara Toplu Basın Mah- kemesi elindeki sayısız dosyalardan birini daha karara bağladı ve Ba- sın - Yayın ve Turizm Bakam Ser- ver Somuncuoglunun muvaffakiye- tiyle açılan dâva sonunda Yeni Gün Başyazarı Cihad Baban ile mesul müdür. M. Ali Kışlak birer yıl hapis cezasına mahküm oldular. Ayrıca Yeni Günün bir ay kapatılmasına ve her iki gazetecinin de üçer bin lira para cezası Ödemelerine karar veril- di. Tabii bu karar, hemen temyiz e- dildi. Eğer Temyiz Mahkemesi de dâva dosyasını tetkik ettıkten son- ra Cihad Babanın "Somuncuoğlu dostumuzla dertleşme" başlıklı yazı- sıyla Basın Yayın ve Turizm Baka- nım küçük düşürdüğü kanaatına va- rırsa şöhretli başyazarın ve geni meslekdaşının Ankara Hiltonda 36% günlük bir misafirliğe hazırlanmala- rı icap edecekti. Ama artık gazeteci- lerin hapse düşmeleri o kadar çok rastlanan bir hâdise haline gelmıştı ki ardı arkası kesilmeyen mi- yetler mesleğin bir icabı olarak dü- şünülmeğe haşlanmıştı.'Nitekim, ge- ne geçen haftanın sonunda Zafer me- sul müdürü Cenap Yakar ile 69 ya- şındaki muharrir Zühtü Hilmi Veli- beşenin onar aylık mahkümiyetleri- nin Temyizce tasdik edildiğinin du- yulması, meselâ bir Hüseyin Cahii Yalçının —mahkümiyeti kadar akis uyandırmadı. Hoş, bunda ya lı Züh- tü Hilmi Velibeşenin Bası unu hükümlerinin bu derece agırlaştırıl— masında oynadıgı rolün hâlen hatır- lanmasının da büyük tesiri vardı ya... Ama ne olursa olsun, olgun yaşta bir muharririn veya meslek hayatı- en verimli günlerini yaşamakta olan bir gazetecinin elinden kalemi- alınması ve günlerim bir eroin kaçakçısı gibi hapishane — duvarları arkasında geçirmesi hoş karşılanmı- yordu. İşte gecikmiş dikkatleri bu nokta üzerine çekebilse Velibeşenin mahkümiyeti üzücü -hâdise hakika- ten pek üzücüdür, olduğu kadar, fay- dalı da olacaktı. Bu sayede Basın Kanunun sert hükümleri yüzünden ıstırap çeken, birçok, aile bir -yanlış yoldan dönüşün sevincini pâylâşmak. 13