DÜNYADA OLUP BİTENLER Cezayırde bir nümayişte polisler Cop hazretleri çalışıyor meti, Cezayir meselesinde fazla ge- rılendıgı takdirde, kendilerini ikti- dara getiren kütlelerin tekrar ho- murdanacağını pekâlâ biliyordu. Ni- tekim, Başbakanın son Cezayir si- yasetı de bu noktayı açıkça ortaya koymuştur. Halbuki. Cezayirde de- vamlı bir hâl çaresine varabilmek için, hiç olmazsa mutedil Arapları tatman edecek ortalama bir yal seç- mek zaruridir. Belki ondan sonra tam istiklâl isteyen mılhyetçılerle anlaşabilmek için bir zemin bulu- nabilir. Michel Debre bu hakikatleri kalabalıklara anlatmanın güçlüğünü geçen hafta fiilen öğrenmiş oldu. Tunustaki şebeke erhangibir siyasi hâl — çaresine varmadan önce, Cezayirde kati ir askeri zafer elde etmek 1steyen Fransızlar, son haftalar içinde. T nus sınırı civarında hayli faalıyet gösterdiler. Binlerce kilometrelik e- lektrikli tel örgülere rağmen Tunus- 'tan Cezayire yapılan gönüllü ve si- lâh sevkıyatı bir türlü durdurulama- mıstı. Geçen hafta, Tunusta yakala- nan bir Fransız şebekesı Paris hü- kümetinin sadece Cezayirde — faali- yette bulunmakla — kalmadığını ve milliyetçilerin kökünü kazımak için sınır ötesinde de çalışmalar yaptığı- nı ortaya koydu. Tunus makamlarının bildirdikle- rine göre, yakalanan şebeke men- supları dokuz teknisyenden ve dört de elçilik memurundan ibarettir. Teknik yardım perdesi altında Tu- nusa gönderilen teknisyenler, mem- leketteki ulaştırma ve posta işlerine el atmışlar ve bu voldan malümat toplamağa başlamışlardır. Telgraf ve telefon hatlarının tamiri vesile e- dilerek, resmi mukalemeler dinlen- 22 miş, posta merkezlerinde gizli tor- alar ve evrak açılmıştır. Bundan sonra elde edilen malümat, elçilik memurları vasıtasıyla Fransız ma- kamlarına ulaştırılmıştır. Fransız- lar bununla da kalmamışlar ve Tu- nusta bulunan bazı yabancı elçilik- lerin muhaberatına da el uzatmış- lardır. Arap devletleri tarafından Ceza- yire yapılan yardımları durdurmak maksadıyla Paris hükümetinin hay- li gayret sarfetmesine rağmen, Arap milliyetçiliğinin bu tabii tezahurle— rine bir türlü mâni olunamamakta- dır. Geçen hafta, Irak Başbakanı Abdülkerim Kasımın verdiği bir be- yanata göre, her gün Iraktan kal- kan bir askeri uçak Cezayir milli- yetçilerine sılah götürmektedir. Böy- lece. Bağdat Paktı sayesinde biri- ken silâhlar Fransa aleyhine kulla- nılmış olmaktadır. Fransa Kovulan adamı ransız Radikal Sosyalist Partisi, F geçen hafta, hiç umulmadık bir sırada, eski Başbakan Pierre Men- des-Franceı partiden 1hraç ediver- di. Gerçi bir . e parti li- derleri tarafından bazı azalara yapı- lan ihtarlardan sonra, böyle bir ka- rarın alınması gayet tabiiydi ama, kimse Mendes-France gibi kuvvetli, bir şahsiyet aleyhine bu çeşit bir ha- rekete geçilebileceğine ihtimal vermi- yordu. Bu karakter sahibi politikacı her türlü ithamları göze alarak, Ge- neral de aulle'e karşı ko 5 Fransada demokratik müesseselerin müdafaası için çırpınıp durmuştu. Böyle bir cephe alışın tabii neticesi olarak da, komünistler hariç General de Gaulle aleyhtarı unsurları bir a- raya getiren "Demokratik Kuvvetler Birliği"ne katılmıştı. Bu güçbirliği ile Radikal Sosya- list Partisi âza lığının telif edilemiye- ceğini düşünen parti idarecileri ni- hayet Mendes-France'tan kurtulmak için gayet müsait bir fırsatta ele geçirmiş oluyorlardı. Fakat tecrübe- li politikacının memleket çapındaki onları hayli — korkutuyordu. Liderler, ihtarı verdikten sonra bir müddet beklediler ve halk efkarının tepkisini ölçmeğe çalıştılar. Simdi, herhalde içlerine emniyet gelmiş ola— ki, Mendes-France'ı ihraç etmi cesaretını kendilerinde bulabılmışler- dir. Fransız Radikal Sosyalist Parti- sinin son Mayıs 1958 hâdiselerinden beri tuttuğu yol, partinin siyasi itibarını hayli zedelemiştir. İleri ve radikal düşünüşlü kimseleri sinesin- de toplayan, fakat aynı zamanda ko- münizm tehlikesine karşı gayet uya- nık parti, Fransada gittikçe kuvvet- lenen muhafazakâr unsular karşı- sında bir muvazene unsuru olabili- yordu. Fakat partinin iç bünyesinde- ki ve disiplin mekanizmasındaki za- yıflıklar, böyle bir muvazene unsuru- nun müessiriyetini hayli azaltmak- taydı. , Hele, Massu, Salan ve de Ga- ulle triosu karşısında paniğe kapı- lan bazı liderler, parti prensiplerini bir tarafa bırakıp kalabalıkların ar- dından gitmeyi daha kârlı bulmuş- lardı. Bunlara karşı duran Mendes- France, şimdi, açık ve doğru konuş- manın cezasını kendi partisinden ko- vulmakla ödemektedir. France Doğru söyleyeni... AKİS, 21 ŞUBAT 1959 Mendes -