T İ YA T R O Bü Açılamayan yük Tiyatro Perde üyük Tiyatronun zilleri çalmaya başlamıştı. Sahneyi kaplıyan min- yatürlü ses geçirmez perde — yavaş yavaş kalktı. Arkadaki kırmızı ka- dife perde meydana çıktı. Saatin se- kiz buçuğa geldiğini gören seyirci- ler yerlerini almışlardı. Her gece ol- duğu gibi o gecenin biletleri de sa- tılmıştı. Üçüncü zil çaldı. Seyirciler yıllardan beri alıştıkları gibi tam ilân edilen saatte ışıkların yavaş ya- vaş kararmasını bekliyorlardı. Fakat nedense ışıklar kararmıyor, perde a- çılmıyordu Aradan beş dakika geç- Bu sırada tiyatro binasının önün- de siyah muhteşem bir araba telaş- sızca fren yaptı. Şoför yerinden kalk- tı ve arabanın kapısını açtı. Seyir- ciler hâlâ bekliyorlardı. Biraz sonra fuayede büyük bir telâş başgösterdi, balkondaki seyir- ciler de merakla ayağa kalktılar. Parterin ön sırasında ve tam ortaya doğru iki kişi ilerledi. Yerlerine 0- turur oturmaz perdeler seyircisinden korkar gibi birden bire açıldı ve oyun sekiz buçugu tam yedi dakika ge- çe başladı. Canovanın nasihati Gelenler Cumhurbaşkanı — Vekili ve Büyük Millet Meclisi Başka- nı Refik Koral t an ile eski Adalet Ba- kanı Prof. Hüseyin Avni öktürk idi. Yerler bir kaç gün önce bir tele- fon emriyle ayrılmıştı. Bu olay bir hafta önce Ankarada yapılan amatör, tiyatrolar yarışma- sında jürinin amatör tiyatrolara ver- diği öğüdü hemen hatıra getirmişti. Yarışmanın sonuçları ilân edileceği gün, jüri üyelerinden Mahir Canova -aynı zamanda perdesi geç açılan pi- yesin de rejisörüydü- dekorları İs- tanbuldan geç gelen bir amatör top- luluğa, seyircinin ne sebeple olursa olsun bekletilmeme — gerektiğini söy- lüyorsa. Demek, ki, .Devlet, Tiyatrosu gıbı ciddi bir tevekkülün bile' seyirci- sini' bekletmesi mümkündü. Bununla beraber perdelerin ilân edilen saatte açılması hususunda son derece titiz olan Umum Müdür Muhsin Ertuğru- lun bu "hâdiseyi duyunca nasıl bir îiepkı göstereceği de düşnülmiye e Çol Faresi Y edi dakika geç başlıyan pıyesın ı Çöl Faresi" idi, Eserin yaza- TI Ladıslaus Fodor bir Macar yaza- rıydı. "Çöl Faresi"ni 1827 yılında yazmıştı. Zeki bir adamdı, hadise- leri nisbeten acı tarafından yakala- yıp bir hiciv havası içinde seyircisi- ne aktarmasını biliyordu. Fodor, hususiyeti ile Hollywood'un dikkatini çekmiş ve senarist olarak davet edil- mişti. Hollywood'a. gittiktten sonra işi senaristliğe döken Fodor, piyes yazmaayı bir köşeye bırakmıştı. "Çöl Faresi", namusluca, ' kaza- Ç nılmış bir lokma için" iş arıyan bir kızın dramından çok, burjuva baya- 32 Ama.yazar Yıldız Akçan ve Müşfik Kenter Çölde iki yıldız tının bir hicvi idi. Birgün iş bulmak- ta büyük güçlük çeken Susie Sachs, bir banka direktörünün odasına giz- lice girer ve ondan iş ister. Kadınlar için aç kalmamayı sağlıyacak iki yol vardır: Ya herzaman kendilerine iş vermek durumunda olan erkeklere hoş görünmek, da sadece iş konu- sunda kabılıyetlerını isbat — etmek, Susie ikinci yolu seçmişti. Direktör Baron Ulrich, Susie'nin stenograflı- ğındaki ustalıga hayran kalır ve o- nu hemen hususi sekreteri yapar. Daha sonra bir yağ spekülasyonu yapmak için Parise gidilir. Susie'nin gayretlerıyle bu de başardır. Susie sıyah kollukları kolun- da çırkın bır kızdır. Yağ mukavele- sinin, imzalandığı akşam topluca' bir eglence yerine gitme kararı alınır. Susie süslenir ve çok güzel bir | olduğu meydana çıkar. Bunun. Üze- rine Baron" Ulrich'i bir düşüncedir a- lır. İş hayatındaki prensiplerine gö- re bir sekreter, daktilonun canlı bir parçasından başka bir şey değildir. Erkeklerin aklını çelmiye başladığı anda işine son verilmelidir. Oysa Ba- ron ile Susie arasındaki aşk önüne geçilmez bir hal almıştır. Yine de Baron sekreterinin işine son .' verir. Fakat yazar Baron ile Suyi'yi bir- birlerine — kavuşturmaktan — kendini alamaz. "Çöl Faresi" dünyayı kasıp kavu- ran 1930 iktisadi buhranının ari- fesinde, yazılmıştı, kaba taslak — da olsa bu buhran içinde yâşıyan,ihsan- ların sıkıntılarını vermek istemişti güçlü biri değildi. Susie Sachs'ın sıkıntıları birinci perdede biraz deşilmiş daha sonra —üstüne sünger çekilerek altmışbeşlik bir a- damla genç bir kız arasında gizli kalmış bir aşkın hikâyesi olup erit- mişti Ümitsiz saatler seri Mahir Canova sahneyi koy- muştu. Canova, istediği mükem- mel ansambla varamamıştı Bir ke- re oyuncuları bir an önce provaya almakta güçlük çekmişti. Baron Ul- rich rolünü olan Agâh Hün, aldğı paranın yeter olmadığı gerekçeaiyle Devlet Tiyatrosundan ayrılmış, tek- rar İstanbula dönmüştü. Bunun üze- rine de rol Müşfik Kentere verilmiş- ti. Ayrıca Schünzl'ü pynıyan Cevat Kurtuluş da Majesti adlı bir”Pây- yona "taklitçiler kralı" olarak anga- je edildiği için tiyatrodan — ayrılmak zorunda kalmıştı. Bu rol de Çetin Köroğluna verilmiş Bütün bunlar ustuste gelince oy- nıyanlar ümitsizliğe kapılmış bit-a- ra temsilin akıbetinden korkubnıyâ başlanmıştı. Ne var ki Yıldız Akçan ile Müşfik Kenterin oyunları ile pi- yes tekrar belini doğrultmuş ve Ca- nova prömiyerden birkaç gün önce başarıyı mujdelemıştı Garip bir aile Gerçekten temsilin Ankara seyir- cisi üzerinde uyandırdığı tepki büyük olmuştu.. Birçokum bilet bul- makta güçlük çekiyorlardı. — Mahir Canova eseri yazarın maksadından a Ööteye götürmek, işsizlikten buna- lan insanların bir dramı olarak ele almak istemişti. Bunun için da .bü- tün gücünü Susie Sachs'a vermişti. Susie rolünde Yıldız Akçan da Us- tün oyunlarından birim daha çıkara- rak Canovaya yardım etmişti. Bilhas- sa bir sandviç ekmeğini üç parçaya ayırarak her parçayı bir başka ye- mek niyetine nasıl yediğim anlattığı zaman ve ilk perdenin sonunda işe girdiğini evine bildirdiği telefon ko- nuşmasında ve temsil biterken koy- duğu "nokta" seyirciyi bir hayli tesir altında bırakmıştı. Müşfik Kenter, ablası Yıldız Ak- çanın karşısında altmışbeşlik bir' ih- tiyar olarak yer alıyordu. Bu teza- dı'bilenler için oyun biraz daha te- sirli. oluyordu. Gerçekten Müşfik Kenter yirmi üç yaşından bir alt- mışbeşlik ihtiyar çıkarmasını bilmiş- ti. Prensiplerine sadık, — hislerinden kendini kurtarmasını bilen, bu arada âşık olduğu bir genç kız karşısında kendini güç tutan bir adamın bütün duygularını oyundan çekip çıkrmak Öte yandan Yıldız. Akçanla evli olan Nihat Akçan, Müşfik Kentetin oğlu rölündeydi. Baron Ülrich'i mü- şaviri olarak Nihat Aybars da bur- juva hayatının ayrı bir yönünü ak- settirmekteydi. Yazarın her iki So- lü de sırf oyuna birtakım espriler koyabilmek için sokuşturmuş olması her iki oyuncuya da fazla bir oyun imkânı vermiyordu. Hayatım kazanmak için birinci yolu seçmiş olan sekreter — rolünde Tijen Par sadece kılığı ve kendisi- ne verilen hareketleri tekrarlama- siyle dikkati çekiyordu. Çetin Kör- oğlunun kompozisyonu ise övülmiye değerdi. AKİS, 8 ŞUBAT 1958