DÜNYADA OLUP BİTENLER üniversitesini açtı. New York'taki eşlerinden aşağı kalmayan gratte-ci- el'ler dikti. Gelgeldim dünyanın en modern üniversitesinin etrafı diken- li tellerle çevriliydi ve kapısında po- lisler bekliyordu. 400 milyon dolara aklaşan imar işlerinin ihalesi, en çok rüşvet veren şirketlerin üzerinde kalıyordu. Birleşik Devletlerin bir ko- misyonunun tahminlerine göre bütçe masraflarının yüzde 15-80 kadarını rüşvetler teşkil ediyordu. Eğitime bütçenin sadece yüzde 5,4ü ayrılmıştı. Halkın yarısı okuyup yazma bilmi- yordu. Kâfi öğretmen ve okul olma- dıgi için okul çağındaki — çocukların üzde 40'1 sokaktaydı. Adam başına ortalama gelirin 1000 doları bulduğu bu memlekette, ziraat işçileri ayda 15 - 25 dolar kazanıyordu. Bu mu- azzam gelirin büyük kısmım dört bin milyarder paylaşmaktaydı. Ji- menez, her mahallede bir milyoner değil, her gratte cıel de 10 milyarder yetiştirmişti. 400 bin işçinin, — gece- kondularda yaşadığı Caracas'ın 4 bin milyarderinin parolası her garaj- da iki Cadillac sahibi olmaktı. Bu görülmemiş imar hareketinin vecde getirdiği Jimenez "Romanın âbidele- ri ve yolları yakında unutulacak" di- yordu Bilhassa milyonlara malolan Subaylar Kulübünün onu ebediyete mtıkal ettırecegıne inanıyordu. Mer- r bina görülmemiş bir israf veya ımar numunesıydı Tezyinatı için hiç birşey esirgenmeyen kulübün muhte- şem salonlarında, albayların hanım- ları Dior'un ve Balmain'in en son kreasyonlarını — teşhir — etmekteydi. Caracas Piskoposunun "Halk açlıktan ölürken devletin paraları çarcur e- diliyor" ihtarı bile modern zamanla- rın Romasını kuran imarcı Jimenez'i derın uykusundan uyandırmadı. Bel- ki, "Demokrasi için olgun olmadığı- nı" zannettiği halkın, suratına indir- diği tokat bile surgundekı adamı uy- kusundan uyandıramıyacaktı. Ama Jimenez gibi diktatörleri destekle- yen Sam Amca ve kârdan başka bir- şey düşünmeyen Amerikalı iş adam- ları artık uyanmalıydılar. Diktatörlerin dostu Birleşık Devletlerdeki beş — yıllık sürgün hayatından geçen hafta dönen Cumhuriyetçi — Demokratlar Partisinin lideri Jovito Villalba, daha uçaktan iner inmez misafir oldug memlekete bu hakikati hatırlatıyor- 1952 Cumhur Başkam seçimlerin, de en çok rey kazanan Villalba, A- merikan milletinin iki yüzü Oldugunu söylüyordu. Birinci yüzü takdirle bahsettiği demokrat ve yaratıcı A- merikan halkıydı. İkinci yüz, Lâtin Amerikada takibedilen siyasetti. De- t Amerika ekvatörün altında- kı diktatörlerin dostuydu. Meselâ. Ji- menez. Amerikanın en büyük ve en sâdık dostlarindan biriydi. Venezuel- lanın ilk demokrat idaresi olan Ra- mulo Gallegas hükümeti, 1948 de Jimenez tarafından devrıldıgı zaman diktatörü ilik tanıyan Birleşik Dev- letler oluyor, bu sâdık ve büyük dos- ta dolarlar yağdırılıyordu. Caracas'- 20 daki Amerikan sefiri ve büyük pet- rol firkatleri Jimenez'in demokrasi hakkındaki fikirlerini zevkle dinliyor- lardı. Time ve Newsweek gibi iş mu- hitlerinin fikirlerine karşı çok has- sas olan mecmualar, diktatör olması- na rağmen akıllı, kâmil ye iyi kalp- li Jimenez'i okuyucularına beğendir- meğe çalışıyorlardı. Bu iki yüzlü siyaseti, demokrasi aşığı Venezuellalı liderler elbette an- lamıyorlardı. . Sürgündeki liderler am Amcaya "Bir hükümeti satın a- labilirsiniz fakat bir halkı asla" di- yorlardı. "Hükümetler gelip geçer, fakat halk kalır "dı. Amerikada da bu diktatör dostların hikmeti vücu- duna akıl erdiremiyenler eksik değil- di. Büyük dost uuda — New York'ta gösterilen istikbal bunun de- liliydi. Bu hafta sonunda — Senatör ayne Morse, Orta Doğunun dikta- tör liderlerine milyonlarca dolar ve- rilmesini şiddetle tenkit ederek bu i- ki yüzlülüğe yeni bir misal veriyordu. ağdat Paktına on milyon dolar hi- be edilmesine çatan nüfuzlu sena- tör “"Dostlarınızı satın alamazsınız ve ruşvetle destek temin edemezsi- niz" diyordu. Dış yardım tasarısı A- yan Meclisine geldiği zaman, Morse diktatörlere para verilmemesi için e- linden gelem yapacaktı. Hakikaten NATO memleketleri müstesna, A- meri'kanın yeryüzündeki dostlarının çoğu halkın arzularına aldırmayan ve hürriyet — kelimesiyle alay eden kimselerdi. Milliyetçi Çin, Hındıcini Kore, Suudi Arabistan, Ürdü e Gü- ney Amerikanın bir sürü memleketi hürriyet düşmanlarının elindeydi. Fa- kat bu hürriyet düşmanları hür. dünya liderinin en büyük dostlarıydı Dolar ve silâhtan başka bir dil konuşma- yan bu büyük dostları, hürriyet bay- rağı altında hurrıyetlerı reddeden komünizme — karşı seferber etmek doğrusu hiç de cıddı değildi. Hür dünya lideri belki komünizme karşı en zalim despotların yardımını te- min etmek zorundaydı. O halde du- uygun bir doktrin icadetme- ruma g liydi. Hürriyet kelimesiyle alay et- Nasır — Kuvvetli Sarmaş - dolaş meğe hakkı yoktu. Kısa vadeli ka- zançlar peşinde koşmağa kendini meç. bur hisseden Amerika, bindiği hür- rıyet dalını kesiyordu. Sevmedikle- ri Makyavelin tesirinden kurtulama- yan sözde kurnaz Amerikalı dıplo— matlar ve iş adamları büyük ve sâ- dık dost Jimenez'in hüküm sürdü- ğü Venezüella'nın hürriyet aşıkı li- derlerinin — sözlerini hatırlamalıydı- lar:' "Satın alınan hükümetler gelip geçerdi, ebedi olan milletlerdi."” Mısır Arap oyunları eçen haftanın son günü. Kahire- de Suriye Cumhur Başkam Şükrü El Kuvvetli Mısır . Suriye Birleşik Arap Devletini kuran resmi beyanatı okumaktaydı. Federasyon tek bir teş- rii organa, tek bir orduya, tek bir bayrağa, tek bir Cumhur Başkanı- na sahip olacaktı. Yeni Anayasa bu hafta içinde Suriye ve Mısır Meclis- lerine sunulacak ve bir aya kadar yapılacak plebisit Nasırı Federas- yonun Başkanı ilân edecekti. Suri yenin kuvvetli adamı Seraç güçlük leri halletmek için geçen haftayı ses Stiz sedasız Kahirede çalışmakla ge çirmişti. Beş milyonluk Suriveyi ikir ci bir Vılayet haline getırmesıne rağ- men siyasi Nasır bu işe zahiren son derece isteksiz görünüyordu. Teşeb- büs rol icabı tamamiyle Suriyeden gelmişti. Suriye devleti sanki dün- ya sahnesini terketmek için can atı- yordu. Mısırın himayesine girmezse sanki Şam hükümetini kurt kapa- caktı. Mısır gibi tek bir Milli Bırlık teşkil edecek olan Suriyenin siyasi partileri sanki mevcudıyetlerınden bıkmışlardı. Buna rağmen Arap Bir- liği rüyasına tamamiyle inanan Su- riyeliler hayatlarından memnundu- lar. Her an komşularının taarruzu- nu veya sağcı Uunsurların hükümet darbesini bekleyen Suriyenin — ufak ordusu ve müttefiki El Baat Parti- si Mısırın himayesinde rahata kavu- şacaklarını umuyorlardı. Bundan baş- ka talihsiz Bağdat Paktına vermek lâzımdı. Hakikaten Ankara toplantısı sayesinde halli yıllar iste- yen teknik guçlukier bir iki g nde halledılıverdı Şu ismi var, cismi yok Bağdat Paktı nelere muktedir değil- di ki. Mısır-Suriye Birleşik Devleti Paktın tek Arap devletinin dertlerini daha da arttıracaktı. Irak şimdiden talihsiz pakta katıldığına pişmandı. Ümitsizlik içinde Suriye . Suudi Arabistan mıhverım teşkile çalışıyordu. Ama bütün Arap siya- set adamlarının on üç yıldan beri lâ- fını ettikleri Arap Birliği lâfım halk| bütün kalbiyle benimsemişti. Birle şik Devleti, on üç yıllık rüyanın ilk müşahhas eseri olarak karşılayacağı muhakkaktı. Evvelâ Yemen, — sonra Ürdün ve belki de Irak Federasyo— nun Ccazibesinden kurtulamayacaktı. Kahire radyosu Birliğin bütün Arap devletlerine açık olduğunu elbette boş yere tekrar edip durmuyordu. AKİS, 8 ŞUBAT 1958