ÜNİVERSİTE Ankara Madalyonun bir yüzü H alen 250 arkadaşımız açıkta- « dır. Kız arkadaşlarımız birçok ailelerin yanında sığıntı mevkiinde- dir. Sıkıntının giderilmesi hususunda yaptığımız bütün teşebbüslerin cid- diye alınmaması uzuntulerımızı kat- merleştirmektedir." Bu sözler, geçen haftanın basın- da Ankara Gazeteciler Cemiyetinde toplanmış olan' gazetecilere genç bir adam tarafından söyleniyordu. — Tıb Fakültesi Talebe Derneği — Başkam Hidayet Erdem, dertlerine bir çare bulmak için kapı kapı dolaşmış ve son çare olarak da sesini umumi kâra duyurmak umıdıyle bir basın toplantısı tertip etmişti. Toplantıda, Türkiye Tıbbiyeliler Bırhgı Başka- nı Çağlar Kırçak da söz almıştı. Ta- lebenin en büyük derdi yurt mese- lesinin ciddiye alınmamasıydı. Tıbbi- yeliler, halen bir yurda sahip değildi. Altı yıl süreli, güç ve çetin bir tah- sil sokakta yapılamazdı. Birçok ta- lebe otellere sıgınmak zorunda kal- . Otel ücretleri ise bir talebenin ta halli bir otelin, bir günlük kirası üç liradan başlıyordu Bu asgari üc- retti ve bir talebeye ancak üç kişilik. bir oda temin edilebilirdi. Otele ay- da 90 lira ödeyen bir talebenin ye- nsek, kitap, imtihan ve ders harçları 1çın ayıracağı para ise, bu hesaba göre ortalama olarak ayda 50 lirayı geçemezdi. Lokantalardaki yemekler ateş pahasınaydı. Kitap fiatları on- dan aşağı kalmıyordu. İmtihan ve ders harçları için yatırılan para ise adetâ bir bilmeceydi. Basit bir hesa- ba göre her talebenin ayda 300 lira- lık bir gelire sahip olması gerekiyor- du. Üstelik, her gece müşterisi deği- şen bir otel odasında, soğuk kış ay- larında ciddi bir tahsılın yürütülebi- leceğine inanmak aşırı bir iyimser- lik olurdu. 250 tıb talebesı açıkta kal- mıştı. Ya kız talebelerin hali ne ola- caktı? Onlar erkek arkadaşları gibi bir otel köşesinde de barınamazlar- dı. Talebe Derneği Başkanının ifade ettiği gibi birçokları, uzak yakın ta- nıdıkları ve hattâ tanımadıkları aile- lerin yanında sığıntı mevkiindeydiler. Diğer taraftan mevcut yönetmeliğin F. K. B. sertifikasını haiz talebelere Şubat hakkı tanımaması, tıbbiyeli- leri çok güç duruma duşurmuştü Bu yıl haziranda imtihana giren 150 F. . B. talebesinden 122 si ikmale kal- mış ve bu rakkam Eylül imtihanla- rında 90 a inmişti. Bu 90 kişi Şubat ayında imtihana girip geçseler bile yine bir yıl kaybetmiş olacaklardı. Doğrusu istenirse, Tıb Fakültesinde- ki öğretim anlayışı eski Dar-ül Fü- nün anlayışından, bu yana pek de büyük bir mesafe katetmemıştı Üs- telik Tıb Fakültesi mezunlarının bü- yük bir kısmı yaptıkları güç ve yı rucu tahsilin sonunda devlet tarafın- dan 35 lira asli maaşla çalıştırılmak- taydılar. Bunun karşılığı 206 liraydı. Türkiye Tıbbiyeliler Birliği Başkanı, tehlike çanının çoktan çalmış oldu- ğunu söylüyordu. Hükümet on sene sonra tabib bulamıyacaktı. Madalyonun diğer yüzü urt sıkıntısı çekenler sadece Tıb Fakültesi talebeleri değildi, An- karaya yüksek tahsil yapmak için gelen talebelerin sayısı binlerle ifade ediliyordu. Bu kadar talebe nerede barınacaktı? Alâkalılar Üniversite- ye talebe kaydetmekle davanın hal- ledileceğini mi sanıyorlardı? Halbu- ki bu. davanın başıydı.. Asıl mesele zi geçmiyen bu hususi yurtların ba- rındırdığı talebe adedi 400 rakamının üzerinde değildi. Bu rakam —resmi yurtlarda barınan 2100 talebe sayı- sına eklenirse bütün yurtlarda yatan talebe sayısının 2500 ü aşmadığı gö- rülür. 15 bine karşı 2500.. Bu hazin ve hazin olduğu kadar da endişe ve- rici bir neticeydi. Ankaradaki yük- sek tahsil talebesinin ancak yüzde 15 ilâ 20 si başını sokacak bir yere sahipti. Geriye kalan 10 binden faz- la talebe ise otel köşelerinde, garaj- larda, dükkân ardiyelerinde, çatı katlarında, bodrumlarda ve gecekon- dularda barınmaya mahkümdu. Çoğu orta ve fakir ailelerin çocuğu olan bu talebelerin -Hukuk Fakültesi ha- riç- derse devam mecburiyetinde ol- dukları göz önünde bulundurulursa, kendilerinden çalışarak hayatlarına bir hizam vermeleri de beklenemezdi. Bunlar, yatacak ve yiyecek sıkın- Bir talebe yurdu yemekhanesi İştah kapamaya birebir bu kadar talebeye yatacak ve yiye- cek yer temin etmedeydi. Fakülteye kaydolan talebeden verimli bir ça- lışma ve bunun karşılığı olarak da başarılı bir netice beklemek herke- sin ha ma bunu beklemek için de gerekli şartları hasırlamak bir memleket vazifesi değil miydi? Ala- kalılar Üniversite talebesinin dertle— rine en küçük ilgiyi bile ço rüyorlardı. Koskoca Ankara şehrınde altı tane resmi yurt var Hazin bir bilanço u yurtlarda barınan talebe sayısı 100 rakamının biraz üzerindeydi: 1800 erkek ve 814 kız talebe. Halbuki Ankarada yüksek tahsil yapan tale- benin sayısı 15 bin civarındaydı. Be- reket versin ki bazı vilâyetlerimiz teşkilâtlanarak kendi talebeleri için hususi yurtlar açmış ve sıkıntının devede kulak kabilinden de olsa bir kısmını hafifletmişlerdi. Sayısı seki- tısı kadar yakacak sıkıntısıyla da karşıyaydılar. Kış mevsimin- deydik. Ankaranın soğuğu malüm- du. Bunca talebenin sağlığından kim mesul olacaktı? Bu suale cevap bul- ma Resmi ve husüsi yurtlarda barınan talebelerin sağlık bakımından kontrol altına alındığı kolaylıkla iddia edile-- mezdi. Hususi yurtlarda kalorifer te- sisatı yoktu. Resmi yurtlarda ise ka- loriferler her zaman için bir şikâyet mevzuuydu. Vehbi Koç Erkek Tale- be Yurdu hariç, diğer resmi yurtla- rın sıhhi denecek bir vasfa' sahip olduğunu söylemek için görmeyen bir göze sahip olmak lâzımdı. Yatak- hanelerin, — mütalâa salonlarının ye kantinlerin her türlü temizlik şartla- rından mahrum bırakılması, talebe- lerin artık yadırgamadığı tabii bir hal olmuştu. Bu dertlere bir çare bu- lunacak mıydı