YURTTA Millet Rahatsızlık Bu haftanın başında radyolarımı- zın spikerleri dünya basınında se- çimlerimiz hakkında çıkan ve hep— si, ne tesadüf, bir "D. eri"ni terennüm eden makaleleri yayınlar- ken — İngilizce bilenler — Türkiyede satılmakta olan bir New - York Ti- mes'da şu satırları hüzünle okumak- taydılar: "Seçimlerden sonra bası Anadolu şehirlerinde patlak veren karışıklık- ların sirayetini önlemek üzere icra or ganlarının almış oldukları tedbırler dolayısıyla, hükümet merkezi bir du karargahım andırıyordu. Başlica yollar ve meydanlar, tahminen beş bin kişilik bir askeri kuvvet tara- fından işgal olunmu Daha sabahtan Amerıkan malı on dört Sherman tankından mürek- kep bir birlik şehre girmiş ve yol kavşaklarında mevzi almıştı. Polis- er — Meclis önündeki yolda trafıgı durdurmuşlar ve yayaların kaldırım lardan geçmesine dahi müsaade et- memişlerdi. Meclis binasını ve müş- temilâtını bir muhafız taburu — sar- mış ve Ankara Palasa girip çıkmak isteyenler ancak yan kapıdan işleye- bilmişlerdi. Fakat Ankarada bir şiddet gös- terisi yapılacağına dair. icra orga- nının beslediği endişe tahakkuk et- gibi yağan yağ- mur altında, kordon altına alınmış sokaklardan geçerek askerlere — ve polislere fazla — bir ehemmiyet ver- meksizin yoluna devam etti." Hakikaten geçen haftanın sonun- daki Cuma günü başkentin halini görmüş olanların bu manzarayı Ö- mürleri boyunca unutmalarına imkân 4 OLUP BİTENLER yoktu. Zira ömürleri boyunca Anka- rayı o şekilde görmemişlerdi. Manzara, hafta içinde de sık sık tekrarlandı. Pazartesi günü Üniver- site merasimsiz açılırken geniş em- niyet tedbirleri alınmıştı. Çarşamba günü, içinde Osman Bölükbaşı muha- keme edilen Ankara Adliyesi — bü- yük kuvvetler tarafından sarılmıştı. Cuma gün rubu toplanaca- ği için Mechs cıvarının aynı vaziyet- te olacağından şüphe yoktu. Pazar günü ise Atatürkün ölüm y ü müydü ve hiç şüphesiz şehir geçen Cumaya benzer bir hava alacaktı. Ne oluyordu? Bunlara niçin lü- zum görülüyordu? Zira yalnız An- karalılar değil, devlet buyuklerımı— zin gittiği İstanbulda da halk bu gi- bi tertibatın alındığına şahid olmuş- tu. Mesele şuydu: 1957 seçımlerı bır mana taşıyordu. Bu manayı Muvakkat olan daimi olmasa tarafsız Turkler değil, dünya, Times'da da belırtıldıgı şoyle anlıyordu: r günü Türkiyede yapılan seçimlerden Başvekil Menderesin De- mokrat Partının üçüncü defa olarak muzaffer çıkması, C.H.P. muhalefi tinin kazandığı muvaffakıyetı gölgele yemez. Bay Menderesin otoriter re- jim temayüllerine rağmen, Türkiye- nin hâlâ sandık başına giderek bir- çok iktidar listesi mensubunu parlâ- mento dışına çıkarmak fırsatım ka- çırmayacak kadar demokratik temayül göstermiş — bulunması ce- saret Vericidir . P. muhalefeti bu s seçimi kazanamamış ve ya- pılan usulsuzluk" lere itiraz etmiş- tir. Fakat Bay Menderese seçimlerde .H.P. nin haylı endışe vermiş oldu- ğuna şüphe yo gibi " sene ewel serbest seçımler— C, H, nin -Yedi de İktidarı kaybeden tekrar kuvvet kazanması, hiç şüp- hesis hayırlı bir alâmettir. Bay Menderes tarafından matbuat, ada- let ve hür devlet sisteminin diğer hayati uzuvlarının hurriyetlerıne ko- nulan tahdidlere rağmen halen mev- cut mukavemet bundan böyle daha da şiddetlenebilecektir. Bu netice aynı zamanda Başbakanın kalkınma siya- setinin Ölçüsüz safhalarını az çok frenlemek imkânını da temin ede— bilecektir." Halbuki bu sırada radyolarımız, hem de dünya basınından seçmeler yaptıkları iddiasıyla 1957 seçimleri- nin manasını değişik şekilde anla- maya ve anlatmaya — çalışıyorlardı. Millet ile D. P. nin ihtilafı oradan doğuyordu. İhtilâf sadece . yi rahatsız etseydi, mesele azdı. Ama millet bu ihtilâfın derhal hallini ve İktidarın, kendisinden ne istendiğini anlamasını şiddetle arzuluyordu. — Meclisin çı nü Ankraaikiörnş Iktidar Karar peşinde lâkasının üzerinde A. 0073 numa- rayı taşıyan büyük, siyah Cadil- lac Çemberlıtaştan Cağaloğluna saptı ve önünden giden polis otomo- bilini takiben İstanbul vilâyet bina- sına yaklaştı. Gelen, aslında, büyük bir ptomobil kafilesiydi. — Arabaların hepsi resmiydi. Siyah Cadillac polis noktalarını geçti, vilâyetin avlusuna girerek büyük kapıya yanaştı. Ara- bada Uç başkan vardı: Cumhurbaş- kanı Celâl Bayar. Millet Meclisi Baş- kam Refik Koraltan ve PHükümet Başkanı Adnan Menderesi Celâl Ba- yar ve Refik Koraltan o gün, uçakla Ankaradan gelmişlerdi. Adnan Men- deres ise Cumartesinden beri İstan- buldaydı. Hâdise bu haftanın başın- da Pazartesi, öğle vakti geçiyordu. AKİS, 9 KASIM 1957