YURTTA OLUP BİTENLER guzel sanatlara karşı alâkası büyük- Ankaraya gelen strip-tease kralıçelerınden bir tekini görmemiş- . Hattâ Colette'i bile. Siyasi kanaati, esaslı suretle de- mokratik cumhurıyetçılıktır İki par- tili siyasi sistemin bünyemize uygun olduğu kanaatindedir. — Tekâmülün bu istikamette olmasını faydalı ve lüzumlu bulmaktadır. Barutçu, — de- mokratik inkılâpların büyük hedefi- ni süratle tahakkuk ettırmek i siyasi rejimin modern, lara dayanan çatısının kurulmasını, topluluğumuzun âcil bir ihtiyacı ola- rak görmektedir. Böyle bir Anayasa ile tıpkı Birinci Cumhuriyeti olduğu gibi, İkinci Cumhuriyeti de kurma- nın C. H. P. ne müyesser olacağına sşamimi olarak inanmaktadı İlk meydan muharebesi B u haftanın ortasında Faik Ahmed Barutçu ve arkadaşları Grubun çalışma programım boylece tesbit e- derken Muhalefetin ağır topu İsmet İnönü Çankayadaki evinde dinleni- yordu. Doğrusu istenilirse buna an- cak "bedeni dinlenme" denilebilirdi. a P. Genel Başkanı mesaı arkadaşlarıyla görüşü müzdeki günlerde girişilecek buyuk mucadeleye kendisini — hazırlıyordu. . sözcülerinin yükselttikle- ri tehdit sedaları, nönüye vızıltı geliyordu. Uzun ömrü boyunca, bun- ların bin kat daha dehşet vericilerini duymuş, hiç birine aldırmamıştı. Or- tada bir memleket meseiesi vardı ve onu serinkanlılıkla halletmek lazım- dı. Yoksa, işi gürültüye boğmak zer- rece fayda vermezdi. İktidar, kendi mensupları tarafından 1şlenılen seçim suçlarını takıp edecek miydi, etme- cek miydi? Aksettirilen haksızlık 1dd1alar1m ciddi ve âdil esaslar daire- sinde inceleyecek miydi, incelemeye- cek miydi? Bunlar yapılmadığı müd- detçe arzu edilen çok partili rejime geçmek imkânsızdı. Seçimlerin üze- rine düşmüş bütün bulutlar evvelâ kaldırılmalıydı. Münasebet, ondan sonra başlayabilirdi. F koalisyon kabinesi sondajının Muha- lefeti zerrece alâkadar eden tarafı yoktu. Bu haftanın ortalarında İsmet İnönü: l n bu şıkayetlerı dikkatle takıbe mecburum dedi. unu boyle anlayan sadece İnönü değildi. iden dahi iler- deydi. Mılletvekıllerı seçimler hak- kında bütün bildiklerini — delilleriyle Mecliste ortaya dökmek azmindeydi- ler. Bir hesaplaşmaya ihtiyaç vardı ve bunun Mende abinesinin programı Vesılesıyle yapılacağı anla- şılıyordu. Programı bizzat İsmet İnönü ten- kid edecekti. Genel Başkanın konuş- masının edası elbette ki o programın anahatlarına göre ayarlanacaktı. Başbakanın kabinesine alacağı şah- siyetler de, bu edada bir rol aynaya- caktı. Tartışmaların bir meydan mu- 14 harebesi mahiyeti alacağından — hiç kimse şüphe etmiyordu. Adnan Men- deres rejimi daha sert bir vadiye gö- türmek temayülü izhar ederse, İnönü şıddetle karşı koyacaktı. Ama İktida- n başı meselelere insaf ve tarafsız- lıkla temas eder, bunları ortadan kal- dıracak tedbirleri süratle alırsa ilk tedbirlerin alınmasından itibaren ba- har havasının yeniden teessüsü hiç kimseyi şaşırtmamalıydı. Ne var ki bu ilk tedbirin bir çok vatandaş tara- fından şu satırların yazıldığı sırada duyulan manevi veya maddi ıstırabı derhal durdurması ve hakiki m sullerin cezalandırılması yoluna gi- dilmesi, seçim neticelerinin tamami- le âdil esaslar dairesinde revizyona tabi tutulması bahar havasının, dip- lomatik lisanla sine gua non şartıy- dı. Mareşal Harding Gelen gideni Kıbrıs Vali değişti u haftanın ilk günü, — Kıbrıstaki Vali konağında çok — önemli bir değişiklik oldu. Bu değişiklik sonun- da iki yıl süren hâdiseli bir Valilik devresi geçiren Sir John Harding makamından ayrılıyor ve yerine 1961 yılından beri Jamaika valiliği yap- makta olan Sir Hugh Foot geliyordu. İlk bakışta basıt bir tâyin hâdi- sesi olarak görünen bu değişikliğin altında daha başka şeylerin yattığı- nı sezmek için öyle pek dikkatli bir insan olmaya lüzum yoktu. Sir Hugh Foot'un hal tercümesine göz atan herkes, İngilterenin aslında Kıbrıs Rumlarına çok önemli bir taviz ver- diğini kolayca anlıyabilirdi. Filhaki- ka, Sir Foot, Harding gibi muhafa- zakâr bir aileden degıl, liberal bir aileden gelen bir idareciydi ve şimdi- ye kadar vazife gördüğü her yerde mutedil bir insan olarak tanınmıştı. Bilindiği gibi, Harding, — daha ilk günlerinden — bağlıyarak — Rumların nefretini üzerine çekmişti. Şimdi bu adamın Kıbrıs Valiliğinden alınarak yerine mutedil bir insan olarak ta- nınan Bir John Foot'un tâyin edilme- ı, elbette ki Kıbrıs Rumlarına veril- miş bir ,tavizden başka anlama gele- mezdi. Üstelik Sir Foot işçi partisin- de bir sürü ahbabı ve arkadaşı bulu- nan bir şahsiyetti.. İşçi Partisinin Kıbrıs hakkında ne düşündüğünü de herkes biliyordu. Acaba Ingiltere neden şu sıralar- da Kıbrıs Rumlarına .böyle bir taviz vermek zorunu hissetmişti? Bu su- alin cevabı'da bir bakışta anlaşılabi- irdi: İngiltere, hiç değilse şimdilik, Sir Hugh Foot aratır. derler Rumları self-determination istemek- ten vazgeçirmeye çalışıyordu. İngil- terenin şu sıralarda bütün istediği umları muhtariyet veya benzeri bir hal çaresine razı etmekti. İngiltere, Kıbrıs Rumlarınca tutulmayan Har- ding'i uzaklaştırmakla.bu gayesine u- laşmayı kolaylaştırdığını zannediyor- Ya Türkiyenin talepleri? ogrusunu söylemek gerekirse İn- giltere Kıbrıs Valılıgınde böyle bir degışıklık mak için bundan müsait bir z man seçemezdi. Filha- kika bu hareketiyle İngiltere bir taş- la iki kuş vurmuş oluyordu. Bir ke- re Hardingin değiştirilmesi tam Türk seçımlerının ertesine Şu sıralarda Türk h herşeyden çok kendı seçımlerının so— nuçlarıyla — meşguldü bu yapılan bir degışıklık Turkıyede bu AKİS, 9 KASIM 1957