CE M İ Y E T C umhuriyetçi Millet Partisi İstan- bul İl Başkanı Hüsnü Zeki Söyle- mezoğlu Meclıste Osman Bolukbaşı nın tahliyesi için yapılan teşebbüs- ten dolayı Kasım Güleke bir teşekkür telgrafi çekti. Seçimlerin ertesi günü bir sabah gazetesinde oturacak — yerinin ortasında yukarı doğru dönük bir çivi bulunan bir sandalye karikatü- rü çıkmıştı. Burgaz adasında — bir bakkal dükkânında çalışan — Halil Tuncer adında bir delikanlı bu ka- rikatürün manasını bir vatandaşa gayet açık ve kestirme surette an- lattığı iddiasıyla tevkif edildi. Kim- n kimseye anlatamadığı bir hu- sus varsa o da : adam tevkif e- derek çivinin sivriliği nasıl giderile- cek? I stanbul Barosu Genel Kurulunun toplantısında Bükreş Baro Reisi C. Papaschvesco bir konuşma yapa- rak Reis Orhan Arsalı Romanyayı ziyarete davet etti. Toplantıda en hararetli müzakereler Yardım San- dığında birikmiş sekiz yüz kırk bin liranın ne yapılacağı mevzuunda ce- reyan etti. Avukatlar sırasıyla na- kit paraya, altın piyasasına ve tah- villere emniyetsizlik beyan ettiler. Bu arada bir avukat paranın bir mil- yona çıkarılıp bir "avukatlar Ban- kası" kurulmasını teklif etti; — fikir müsaid karşılandı. Neticede paranın şimdilik bir bankaya — yatırılmasına karar verildi. Bundan sonra Hayre- oluda bir avukatı tevkif ettirmiş olan Hakim Esad Üstün mevzuunu görüşen Genel Kurul, bu zatın emek- liye sevkedildikten sonra" Baroya a- lınmamasını kararlaştırdı. mar mütehassısı Prof. Högg bir- kaç haftalık iznini — Almanyada geçirdikten sonra İstanbula döndü. Gazeteciler şehrin imarının kaç yıl- da biteceğini sorunca profesör şu cevabı'verdi. "Bunu bana değil Be- lediyeye sorun. İşi bitirmek için e- lindeki imkânların cinsini ve para miktarını ancak o bilir." — İstanbul Belediyesinde bu bilgileri haiz — bir şahıs varsa insaniyet namına orta- ya çıkması rica olunur. Gayrimenkul Eski Eserler ve A- nıtlar Yüksek Kurulunda Prof. Osman Turan ile Ressam Faik İzer- den boşalan üyeliklere Ord. Prof. is- mail Hakkı Uzunçarşılı ve Güzel Sa- natlar Akademisinden — Rıfkı Melül Meriç seçildiler. Bu devrede bu va- zifeleri üstlerine almak — cesaretini gösteren ilki kahramanı tebrik ede- TİZ. İ stanbul Şehir Tiyatrosunun bas müşkül halledicisi Vasbi Rıza Zo- AKİS, 9 KASIM 1957 Hüsnü Zeki Söylemezoğlu Geç kalan anlayış bu hariçte de vazifenlendirildi. Bir sinema tahliye dâvasında bilirkişilik eden üstad muhabirlere, 'Tabu, ka- dılık aktörlükten de zormuş!" 'dedi. Muhabirler başka bir tahliye davası- na bakan Keskin Kadısını hatırlaya- rak bu sözü yürekten tasdik ettiler. B eyoğlunda Ertem Galerisinde 120 kişilik bir Oda Tiyatrosu açmağı kararlaştıran, bu iş için halen yüz bin liraya yakın bir meblâğ harca- mış ve kadroya Sadri Alışık, Kamu- ran Yüce, Lâle Oraloğlu, Neriman Alışık gibi birinci sınıf sanatkârlar almış bulunan İrfan Ertem ile artis- tik müdürü Mücap Ofluoğlu beklen- medik bir dertle karşılaştılar: açılış için gerekli ruhsatı alamıyorlar. On- larla beraber bütün sanatseverlerin ümidi şimdi bu derde çare bulabile- cek tek Hızır'da, yani kültür dos- tu olarak tanınmış Prof. Gökayda toplanmış bulunuyor. 955 Güzellik Kralıçemız Ayşe Banü Denizeli"İstanbul Amerikan Konsolosluğu Deniz Ateşe Muavini Kenneth Fader ile konsolosluk bina- sında evlendi. Merasimden sonra A- merikan âdetlerine uyarak kocasını filmlerde sansür edilecek bir hara- retle öpen Ayşe Fader, muhabirle- rin "Bir daha! Bir daha'" diye alay- lı İsrarlarına muhatab oldu ve diş macunu reklâmı gibi tebessüm ede- rek aynı sahneyi altı yedi kere tek- rarladı. Okuyucu Mektupları Pahalılık — hakkında C emiyetin dertlerine öyle kuv. vetle nüfuz ediyorsunuz ki. okurken o0 yazılarda — kendimizi bulmamak imkânsız. İnşallah — bir ün “ev kiraları" mevzuuna da sı- ra gelecek. En uçuş ev, bir memur maaşına muadil. Gazetelerdeki' ilân- larda bir - iki senelik peşin kay- dı ve şartı var. Bugünkü hayat pahalılığı karşısında aylık kirasını gıdasından keserek vermeğe çalı- şan zavallı kiracılar... Emel Zafer * Ankara 1 78 lira alan baremin en alt ka- L —— demelerinden bir memurum Üç ay önce evlendin. Bir karım, bir de ben. Karımın her hangi bir yerde çalışmak imkânı yok. Dikiş falan da bilmiyor ki evde konu- ya komşuya dikiş diksin de üç beş kuruş alsın. Dolayısı ile evin bütün yükü benim omuzlarımda. Anıttepe arkasında otobüs durağına mutfaktık bir evde oturuyoruz ve kira olarak tam tamına 76 lira ve- riyoruz. Benim dairem Ulusda. Ya- ni her gün otobüse binmek zorun- dayım. Inanırmısınız binemiyorum da her gün 65-70 dakika — çeken yolu yürüyorum. Ne sigaram ne iç- kim ne do herhangi başka -aşırı ol- mayan ama benim asın saymak zo- runda olduğum, masrafım var. Maa- şımdan geriye kalan 103 liradan e- lektrik parası, su parası, su veya b parası verince 80 küsur lira kalı- yor. İnsaf edin de siz söyleyin. Bu kadar para ile .iki kişi bir ay, ne yer ne içer? Bir de pahalılık, var diyenin aklına sasıyorlar. Ben de yok diyeninkine şaşıyorum Doğan Gülcan - Ankara F asulyenin beş, süpürgenin ye- di, sarımsağın ondört İiraya çıktıgını yazmıyacağım. Bunlar artık duya duya alıştığımız rakkam- lar oldu. Ancak iki tane çocuğum var. Kış geliyor. Ayakkabı istedi- ler. Çarşıya çıktık. Bir çocuk a- yakkabısına 45 lira istediler de di. yecek laf bulamadım. Eh insaf doğ- TUSU. Ahmet Darıcı - İzmir Basın hakkında S eçim hayı huyu büyük hurrıyet mücahidi Hüseyin Cahit Yal nı gazetelere unutturdu. İçlerınde ç genıgçe yer ayırdılar. Hele Hava- diste o Mümtaz Faikin yazdıklarına yakıştıracak — atlat bulamıy ayıp doğrusu. Bir siz Huseyın Cahidin hakkı olanı vermeğe ça- lıştınız. Yazdıklarınızın belki eksik- leri, belki noksanları vardı Ama ne olursa olsun bir büyük mücahid i- çın elinizden geleni yaptınız Sağ o- lun Ahmet Kolbasan * İzmir 29