yük tepkiler yaratmayabilirdi. Nite- kim İngilterenin bu düşüncesinde pek de yanıldığı söylenemezdi, zira Kıb- rıs Valiliğindeki tebeddülata, geçen hafta Türk basınında ancak ikinci üçüncü derecede önemli haberlerin işgal ettiği yerler verilmişti. Esasen seçimler arifesinde herhangi bir ka- rar almamak, demokrat memleketler- de anane haline gelmişti. Kötü sürp- rizler Seçim sonrasına saklanırdı. İngilterenin Hardingin değiştiril- mesi için yaptığı zaman seçiminin ikinci Önemi de şuradan geliyordu: İngiltere, uzun zamandanberi taksim peşinde koşan Türk hükümetine ken- disinin bu tezden yana olmadığım anlatmak için seçimlerin neticesinin alınmasını beklemişti. Bundan bir aç ay önce yapacağı — bir siyasi rşı, — geçirdiğimiz — seçimlerde vuku bulabılecek herhangı bır iktidar değişikliği sonunda yeni Türk hü- kümetince tasvib edılmeyebılır, O Za- man yeniden bir sürü güçlükler or- taya çıkardı. Oysa seçimlerden sonra iş başına gelen hükümetin en az dört sene iktidarda kalacağı düşünülürse, elbette ki bu çıkışı o zamana bırak- makta büyük fayda vardı. Nitekim, Ingıltere de pek âlâ bundan birkaç ay önce yapabileceği — değişikliği Türk seçimlerinin sonuna saklıyor ve yeni iktidar belli olur olmaz da Sir ugh Foot'u Kıbrısa yolluyordu. Bütün bu olup bitenlerden sonra Demokrat hükümetin Kıbrıs siyaseti- nin akıbeti hakkında ne düşünülebi- lirdi? Elbette ki pek iyi şeyler de- ğil.. — Son değişiklik bir kere daha gösteriyordu ki İngiltere gerçekten taksimi ihtimallerin en sonu kötüsü olarak kabul etmektedır Bu durum karşısında Türk politikacıla- rının Kıbrıs siyasetini 'bir kere daha ve önemle gözden geçirmeleri gerek- mektedir Dış Politika Yeni bir misafir KİS'in bu sayısının okuyucuların eline geçmesinden az bir müddet sonra, önümüzdeki Pazartesi günü, Ankara yeni bir yabancı — ziyaretçi daha agırlayacak Zıyaretçının adı Giovanni Gronchidir. Bu isim Türk lerin pek de yabancısı sayılmaz. Zira Gronchi tıpkı Türkiye gibi NATO ü- yesi bir devletin, İtalyanın Cumhur- başkanıdır ve çeşitli vesilelerle bizim hakkımızda sitayişkâr — sözler söyle- mekten kendini alamamıştır. Bu kımdan, Ankaralılar, önümüzdeki hafta şehirlerini şereflendiren ziya- retçinin şahsında yakın bir Türk dostu göreceklerdir. talyan Devlet Başkanı Gronchi'- ye, bu seyahati sırasında, Başbakan yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Sinyor Pella da refakat edecekt Gronchi gölgede kalmaya razı ol- mayan ve Dış siyaset hakkında fikir- leri olan bir devlet başkanıdır. Çok- tanberi Batı ve Doğu arasında ara- buluculuk rüyasını beslemektedir. Bir Akdeniz memleketi olması dolayısiy- AKİS, 9 KASIM 1957 Sö Diplomasinin Doğan AVCIOĞLU eşhur papazın serbest bı- rakılmasından beri hergün yeni bir havadis kaynağı olan Kıbrıstan son zamanlarda pek ses seda çıkmıyordu. "Zımni mütareke"yi nihayet İngilizler bozdular. Tedhişçi Rumlara karşı amansız bir mücadeleye- girişen Mareşal, memleketimiz- deki seçimler biter bitmez ye- tini bir diplomata bırakmakta- ır. Yunanlılar masa başına o0- turmak için artık pek fazla naz edemiyeceklerdir. Zira, Ma- reşalin Adayı terketmesi, Ma- karlosun serbest bırakılması gibi, —Yunanlıları teskin için yapılmış yeni bir Jesttır Belki diğer bir jest, siyasi papazın Kıbrısa dönmesini mümkün kı - lacaktır.. arp bıtmış, anlaşma za- manı gelmiştir. Söz artık dip- lomatlarındır. Diplomasi devresıne hiç de avantajlı bir kilde — girme- mekteyiz. Mukabılmde hiç bir şey elde etmeden kartlarımızı çoktan masanın üzerine dök-, müş bulunuyoruz. Bu pek gö- rülmemiş tek taraflı bir diplo- masi tarzıdır. Taksim tezini son fedakârlık olarak i memize rağmen, bu durumda, bizden, pek. tabıı yeni fedakar— lıklar beklenmektedır Sadece Yunanistan eğil, merika, NA Orta Doğudaki en kuv- vetli dostlarını fedakarlıga da- vet etmektedirler. Orta Doğu- da, Amerika dan müstakil bir siyaset yürütmekten çoktan vazgeçen Muhafazakâr Hükü- met te saf değiştirmiştir. Bağ- dat Paktan terk tehditlerine artık aldırış etmemektedir. Birleşmiş Milletlerdeki mü- zakereler bekliye dursun, önü- müzdeki günler herhalde çetin bir diplomasi savaşına sahne olacaktır. Yunanlılar yıllardan beri bugünü hazırlamakla meş- guldürler. Kozlarını cömertçe harcıyan Cumhuriyet — Hükü- metinin masa başı durumu, ak- sine, Zayıflamıştır. Her türlü manevra imkânından ve müt- tefikten mahrumuz. ötü bir siyaset, haklı bir dâvayı kaybettirmek üzeredir. la İtalya Orta Doğu hadıselerıyle ya- landan ilgilenir. adece ğgraf- rafya değil, ticari menfaatler de 1- talyayı bölgeye bağlar. İtalya bütün Orta Doğu memleketleriyle ticaretini geliştirmek istemektedir. Hattâ ge- çenlerde İranın kum petrollerinin işletilmesini de e geçirmiştir. Bu petrol İskenderuna akıtılacaktır. İtalyanın ticari menfaatleri kadar Grochinin sulhperver fikirleri Orta Doğu buhranının bir an evvel sona ermesini gerektirmektedir. Türkiyey- le hasım Arap memleketlerini uzlaş- tırmak gibi bir rolü ltal memnuni- yetle kabul edecekti Ancak döviz sıkıntısı içinde bulu- nan Türk hükümetinin arabuluculuk tekliflerinden çok, uzun vadeli kredi teklıflerıne kulak — kabartacağı mu- hakikatt Düğünler Yedi gün yedi gece Seçım neticelerinin belli olduğa günlerin hemen ertesinde Bâlânın iki köyünde, iki düğün birden başla- dı. Sofular ve Köşker köyleri bırbır— lerine komşu olan iki köydü karanın hemen her koyunde her ma- hallesinde plduğu gibi Köşker ve So- ularda da seçimleri C.H.P. kazan- mıştı. Ancak Sofular köyünde oturan Kâzım Ağa, koyu D.P. li idi ve seçim- lerin kendi koyunde ve vilâyetinde kaybedilmesine rağm D. P. nin gene de iktidarda kalmasından pek keyıflenmış olacaktı ki; — bir hayli zamandır evlendirmek üÜüzere hazır- lıklarıyla uğraştığı çocuğunun düğü- nünü, n iktidarda kalmasının şerefme son derece şaşaalı bir şekil- de yapmağa karar verdi. Köyüne 100 - kilometre uzakta olan şehre indi, gazetelere ilâhlar verdi. Pehlivan güreşleri, at yarışları, cirit oyunları tertip edeceğini ilân e üğünün debdebeli olabilmesi ıçın elinden gele- ni yapıyordu. Aynı günlerde Sofula- rın tam karşısındakı Haydar Ağa da, oğlunu evlendirmenin hazırlıkla- TI 1çındeydı Sofularlı Kâzım Ağanın . P. nin şerefîne muazzam bir dü- ğün yapacagım duyan C.H.P. li Hay- dar rmu? Hemen aynı gunlerde o da hazırlıklara girişmiş- ti. O da kendi çapında bir düğün hazırlamağa — başlad Kâzım Ağa şehre indiğinde rastladıgı bir gazete- ciye bu düğün için 30 bin lira har- canacağım, yedi gün yedi gece de- vam edecek bir düğün yapacağını söylemişti. Doğrusu, Haydar Ağa da' ondan geri kalmazdı. da kesenin agzını açtı İki köyde de hemen aynı günlerde, karşılıklı davullar- zurnalar çalmağa, engiler, köçekler oyna- mağa başladı Kesılen dananın, koyu— nun, koçun haddi hesabı yoktu Ra- kılar su gibi akıyordu, İki taraf da birbirinden aşağı kalmamak için el- lerinden geleni yapıyorlardı. Günler- ce çalındı, söylendi, halaylar çekildi, yenildi içildi. Gerçi, memlekette ha- len yururlukte olması gereken bir en'i israfat kanunu" ve bu kanu- nun hükümlerine göre; düğün sahip- lerinin düğünlerinde azami kaç para harcıyabileceklerine dair hükümler de vardı ama, bu kanunun, bu mad- 15