Orta kısım ayrılıyor geldiğine göre bu, Rusların kaçıncı peyki? haber sızdırmak istemiyorlardı. Sputnik I Radyosunun bataryası geçen hafta boşalmış ve radyo artık susmuştu. Peyki Rus sahipleri sadece radarlar vasıtasıyla takip edebilecek- lerdi. Geçen Pazar günündenberi gene aynı dalga uzunluklarından -bu sefer Sputnik II'den- gelmeye başlayan ye- ni: "biiip... bilip..." ler herhalde rad- yo amatörlerini daha uzun zaman meşgul edecekti. Diğer taraftan A- merikan astrofizik rasathanelerinde bu sınyallerı çözmek için uğraşanlar da yok değildi. İlk yolcu Damka putnik IT'nin birincisinden farkı Sadece ağırlığı, hızı, mesafesi de- ğildi. Bu peykin içinde bir canlı"var- dı. Adı "Damka" olan bir dişi köpek, her tarafına ölçme âletleri bağlan- mış olduğu halde peykın içine yer- leştirilmiş ve yaşaması için lüzumlu gıdasıyla havası temin edilmişti. Rad- yo sinyalleri her halde bilhassa bu ilk feza yolcusunun o şartlar altındaki yaşayışını -teneffüsünü, — nabzını ve daha birçok bilgiyi- veriyordu. Amerikan "Moon" u ne oldu? M illetlerarası Jeofizi Senesi "Temmuz 1957 - 1958 sonu" İ- çinde —Amerikalıların da bir sun'i peyk fırlatacakları biliniyordu. Hat- erkes onların Ruslardan önce davranacaklarım zannetmişti. Niha- yet Amerikan "sun'i ay"ı 10 kiloluk bir şeydi. Peyke konacak âletler de hazırdı. Amerikalılar peykin her an atılabileceğini — söylüyorlardı. Peki, program nerede aksamıştı? 4 Ekim- den beri başta Eisenhower olduğu halde bütün mesul Amerikalılar bu- nunla meşgu Mesele şuyd peyki — atabilmek için çok kuvvetli bir roket lâzımdı Öyle bir roket ki, ilk safhası muay- yen bir yüksekliğe kadar peykı çı- karsın, sonra o safha düşsün, İkin- ci safha çalışsın ve peyki daha yük- seğe çıkarsın. Oradan üçüncü bir safha alsın ve peyke radyo ile veri- lecek istikamette son bir hız versin, düşsün. İşte bu roketi Amerikalılar hazırlayamamışlardı Bu gecikmenin mesuliyetini ise kimse — kabullenmi- yordu. Nihayet anlaşıldı ki işler, 1955 ortasında verilen bir prensip kararı ile bu hale gelmişti. Bu karar, sivil AKİS, 9 KASIM 1957 Sputnik 900 kilometrede bir ilmi iş olan "suni ay" projesini, askeri bir iş olan "uzak mesafe ro- ketleri" projesinden ayırmak kara- rıydı. Roket ayrıca tekâmül ettirile- cek, hazır olunca peyki fırlatacaktı. Roketin tekâmülü mevzuunda A- merikan Ordusunun üç kolu -Kara, Hava, Deniz- orduları- rekabete duş— muşler neticede ortaya çıkan bahri- yenin Viking roketi ise 12 ton itme kuvvetinde nisbeten zayıf bir roket olmuştu. Bu roket hiç aksamadan çalışırsa 10 kiloluk peyki ancak fir- latabilirdi. Buna mukabil Sputnik |T'i atan roket 90 ton itme kuvvetine sa- Sputnik II ile Rusların daha da kuvvetli -belki 500 ton itme kuvvı tinde, bir Trokete sahip oldukları muhakkaktı. Herhalde şimdiye ka- dar bilinmeyen bir solid yakıt kulla- nan bu roket bir atom bombasını ekâlâ dünyanın herhangi bir yerine atabilirdi. Işte Amerikayı — endişeye düşüren asıl ol putniklerin bütün ilim çevrelerin- de olduğu gibi Amerikada "ilmi zaferi" olarak — karşılandığı, takdir- edildiği kat'i bir hakikatti. Nerede yapılırsa yapılsın güzel bir ilim ba- imkân yoktu. şarısını beğenmemeğe FEN Ancak, ilk heyecan geçtikten sonra Amerikan ilim adamları derin derin düşünmekten kendilerini alamadılar. Hidrojen bombacının "babası" adde- dilen fizikçi Edvard Teller daha' ge- cen Nisanda bir mecmua' makalesin- de şöyle yazmıştı: "On sene evvel, dünyanın en iyi ilim adamlarının ne- rede bulunduğu sorulsaydı bunun cevabı şüphesiz Amerika idi. Fakat (bundan 10 sene sonra en iyi ilim adam ları Rusyada bulunacaktır." en yakından bilen biri ancak bu ka- dar açıkça' ihtar edilebilirdi. Teller, bu içinde bulundu ğ muz 10 senelik devreyi herhalde "mücadele yılları" olarak kabul ediyordu. Sulh devam ettiği takdirde bu mücadele bir maç sayılabilirdi. Ruslar bu ma rikalılara bir ay fasılayla 2 gol at— mışlardı. Atom enerjisi sahasında da nelerle dünyanın karşısına çıkacak- ları tahmin edilmiyor değildi. Rus- lar önümüzdeki ay içinde bir atomik buz kıran gemisini denıze indirecek- lerini ilân etmişler Rus ilim adamlarının nasıl bir rogram dahilinde ve disiplin altında yetiştirildiklerini Amerikan eğitimci- eri pe ek iyi biliyorlardı. Tabir caiz ise "yemeyip içmeyip çalışmak" u- sullerini Amerikada tatbik etmek mümkün değildi ama ilim adamları- na cemiyet içinde daha fazla kıymet, rahat ve çalışmaları için daha geniş imkânlar vermek zaruri idi; takdirde maç kaybedilebilir, gittikçe artan bir hızla ilim ve tek- niğe dayanan yüksek hayât seviyesi yarışı da bunu takıp ederdi. Amerikalılar " kaybettikleri pres- tiji geri almak için ilk olarak sun'i peyk projesine ve bu vesileyle bütün ilim projelerine yeni hız vermeğe ha- zırlanıyorlardı 1957 senesi sonuna "sun'i ay" muhakkak atıla- caktı. Bütün hür dünya Sputniklerin fe- zada yalnız başlarına bırakılmama- larını ümitle bekliyordu. Sputnik'in yolları Sonunda yanıp bitip kül olacak 21