S P O R Futbol Maadrit'te gece uzundur... 954 Jules Rimet Kupası eleme maçlarından ilkini Türkiye, İs- panyaya karşı 14 gibi farklı — bir skorla kaybettikten sonra., Spor ale- mimizin gözleri Istanbulda yapılacak ikinci karşılaşmaya çevrilmişti. İ- kinci İspanya maçı futbol, tarihimiz- de müstesna bir yer işgal ediyordu. Kubala'h İspanyayı 10 yendikten sonra, Romadaki 2-2 lik — neticeyi şanslı bir kura ile İsviçreye bağla- mış, Dünya Kupası finallerine iştirak hakkını kazanmıştık. İstanbul maçın- dan hemen sonra takım kaptanı Tur- gayın basın mensuplarına söyledi- ği sözler de alaka çekiciydi. Kaptan maçta pek göz doldurmayan, Avru pa karması forvedi şöhretli Kubala— dan bahsederken "Bir dahaya Di Ste. fano'yu da getirmelidirler” — demiş, doğrusu aranırsa günün birinde Di Stefano ile karşı karşıya geleceğini pek düşünmemişti. Ancak, Di Ste- fano denilen korkunç adam kimdi? Küçük adı Alfredo olan Stefano as- len Arjantinliydi. Genç yaşında Mon- tevideo ve Buenos Aires futbol saha- larını fethetmiş, fevkalâde futbolu i- le bütün Güney Amerikayı peşinden suruklemıştı Yeni Dünyanın hari- kalar yaratan bu müthiş futbolcusu Arjantindeki kısa futbol hayatından sonra, Colombianın milyarderleri ta- rafından ve muazzam paralarla Co— lombia'ya kaçırılmış ve bu ülke sermayedarların zevki için futbol o natılmıştır. Yüzbinlerin alkışını kısa zamanda özleyen Alfredo, gizlice an- laştığı İspanyanın Real Madrit ku- lübüne transfer ettiğinde dünya fut- bol basınında kopan gürültü spor ta- rihinde rastlanmamı heyecanları haviydi. Karısı ve çocuklarıyla Mad- rite yerleşen ve beyaz formalı Real Madritin merkez muhacimi — yerine giren Di Stefa'no, İspanyollara da kı- sa zamanda buyuk futbolunu göster- miş, takımını adeta tek başına iki kere Avrupa Şampiyon Kulüpler tur- nuvasında birinci yapmış, Reims, Manchester United ve Fiorentina gi- bi dev futbol ekiplerinin — defans- larını hayretler içinde — bırakarak, Ingıhz basınından "Asrın Futbolcu- su" ünvanını almıştır. lspanyolların memleketlerinde oynayan böyle m hiş bir futbolcudan milli takımların— da faydalanabilmeleri için türlü yol- lar mevcuttu. Üstad futbolcunun sü- lalesinde buldukları ufak İspanyol kı- rıntıları ile Di Stefanonun "Aslen İspanyol" olduğunu ılan eden Mad- ritliler, Alfredoyu Milli ekiplerine mak yolunu bulmuşlardı. — İşte, Turgay'ın belki de sadece adım du- yarak meydan okuduğu fakat aslın- da dünya futbolunun önünde baş eğ- diği büyük Di Stefano, iki gün s ra kendi ülkesinde mücadele edeceği- miz İspanyol milli ekibinin elbette büyük kozuydu. Ancak, ne İspanyol 34 futbolu ne de Di Stefano, Türkiye- de pek tanınmıyordu. "Bilenlerin" yaz dıkları, "Bilmeyenler tarafından şıddetlı hücumlara uğramış, hele Di Stefano'nun müthiş hüviyeti Spor basınımızca asla kabul edilmemişti. Söylenenler basma kalıp — şeylerdi, tek seçicisinden yazarına kadar her- kes "Biz Puskasları, Morlockları yen- dik, Di Stefano kim oluyor?.." diyor- lardı. Ancak Di Stefano ve bu ünkü Ispanyol futbolu bilenlerin bıldıkle— ri ile ölçüye vurulamazdı. İlk tehlike işaretini Galatasarayın Ingılız antre- nörü George Dick vermiş, İspanya maçı hakkında fikrini soran "bilen- lere", "Di Stefanoyu tutun" demişti. Fakat Türk futbol takımının Di Ste- fano veya İspanya ekibi ile boy öl- çüşmesi kabil miydi? Gento "Fırıldak” Hazırlık Çorbası . illi 'futbol takımımızın çifte İs- panya maçları için geçirdiği ha- zırlık devresi bir çorbadan başka bir şey değildi. Kadrosuna otuzdan fazla futbolcu davet ederek işe başlayan tek seçici Eşfak Aykaç, her zaman- ki basit ve faydasız hazırlık maçları kurmuş, diğer, yanda 1958 a Ku- pası için Türkiye ile 1dman yapacak kudretli bir İspanyanın ekip kurulu- şu, stili, kuvvet durumu hakkında ufak bir. bilgeye bile sahip olmağı ar- zulamamıştı. Dert büyüktü ve misal yakındı. Acaba Milli kımımızın fumdemental yani "ilk bilgi" noksanları yok muydu? Vardı. Hem de bu noksanlar çok büyüktü. Bugüne kadar iş başına gelmiş idare- ciler, Türk futbol mektebinin kurul- ması için ufak bir teşebbüste bulun- Futbol Ta- mamışlar, Dolmabahçede top oyna- yan gençlerin bu mektebi kendiliğin- den açtığını sanmışlardı. Önlerinde Macaristan, İngiltere gibi büyük mi- saller vardı. Kanlı hâdiselerden sonra dağılan Macar futbolu kısa zamanda kendini toplamış - eski, kudretini ka- zanmıştı. Bu bir Macar futbol mek- tebinin çalıştığına işaretti. Türk fut- bolu alaylı futbolcular, alaylı idare- ciler elinde nereye gidiyordu? Yurt dışında kazandığımız tesadüfi maç- ları birer "zafer" olarak aksettirmek çok yanlıştı. Meselâ Varşovada — 1-0 galip geldiğimiz maç için "zafer" di- yecek bir tek futbolcumuz çıkamaz- ı. Bu maçın ve diğer bir kaçının bü- yük tesadüfler olduğuna — inanmak gerekiyordu. Dış maçlarımızda takı- mımız daima defans taktikleri kuru- yor, beraberlik veya az farklı yenil- giye gidiyordu. Ancak bu futbol de- ğildi. Fertlerimizin mücadele kuvvet- lerinden faydalanılarak eksikler ör- tülmeğe çalışılıyor, sahalarımızda kopup giden küfürlü ve tekmeli fir tınalar hiç görülmüyordu. Dünya Kupası elemelerinde bizi "Futbol bıl- meyen" Asya - Afrika grubuna ko- yanlar tam manasıyla haklıydılar. İspanya maçları için malum zihni- yetle ve idarecilikle yapılan hazır- lıklar ne netice alabilirdi? Önce ra- kibi bilmek gerekiyordu. Ateşli İspanya İ spanyol Milli takımı 1958 Dünya Kupası elemelerinde İsviçre ve İs- koçya ile aynı guruba düşmüştü. Av- rupada " diye çağrılan bu gu- rupta İspanya fevkalâde şanssız maç- lardan sonra İsviçre ile otuz korner kazandığı bir karşılaşmada 2-2 be- rabere kalırken, Kubala ve Di Ste- fano'lu ekibi ile Belfastta İskoçya- ya 2-4 kaybetmiştir. Ancak dunya futbol çevrelerının bu neticelere"Bü- yük-sürprizler" dediğini de belirtmek gerekir. İspanya bugün — Avrupanın sayılı futbol ekiplerindendir. Bilhas- sa hücumda tesirli olan ekibin mu- hacim hattı yıldız futbolculardan ku- rulmuş, Mateos, Kubala, Di Stefano, Rial, Gento isimleri dünyanın dik- katini üzerinde toplamıştır. Meselâ sol açık Gento, Real Madritin Ingıltere seyahatinde kendisi tün Wolverhampton defansını yıktı" dedirtmiştir. Kubala ve Di Stefano için söylenecek fazla lâf yoktur. Hat- tın —göolcüsü, Rial hafbeklerden Za- garra, kaleci Ramallets dünya çapın- da yıldızlardı, ispanyol milli ekibi- nin kuruluşunda meşhur Real Ma! rit takımının takviyesine gıdıldıgı bir hakikattir. Yerden, son derece sü- ratli ve bol deplasmanlı bir futbol oynayan İspanyollar, çift santrforlu bir taktik Kurarak iki insaydlarının son hatta kurduğu barajlardan Di Stefanoya çalışma sahası — hazırlar- lar. Ancak bir hususi maçta sakatla- narak takım dışı kalan Kubala'nın yerini nasıl dolduracakları bilinme- yen İspanyolların, defans oyunu ku- racak takımımız karşısında aha bir hücum taktiği hazırlayacakları tahmin edilebilir. AKIS 9 KASIM 1957