dık dost'u olarak beliriyordu. Nite- kim Suriye sadece siyasi istikbalini değil, aynı zamanda, afta imzalanan bir iktisadi anlaşma ile, iktisadi istikbalini de Rusyanın elle- ri arasına bırakmıştı. Mısır Genel Kurmay Başkanı da geçen hafta on beş gün sürecek bir tetkik gezisi yapmak üzere Moskovaya gitmişti. Bütün bunlardan da mühim Rus artık bir daha çıkmamak üzere Orta Doğuya nüfuz etmiş bulunuyordu. Batılı devletler gözlerini ne kadar si- ki yumarsa yumsunlar, Rusyanın Or- ta Doğudaki varlığını görmezlikten gelemezlerdi. Krutçef bu sonuçlarla yetinmeyi kâfi gördüğü için işi daha ileri götürmemişti. Görüldüğü gıbı bu haftanın baş— larında yeni Rus umunu izah İt söylenen sözler o kadar çeşitliydi kı insanın bunların arasından — doğru olanı bulup çıkarması — imkânsızdı. Rusyanın her davranışı gibi bu son davranışını da ancak zaman izah e- debilecekti Orta Doğu Normale doğru mu? oğu ile Batı arasındaki münase- betlerde geçen hafta içinde esme- ye başlayan ferahlık havasının en elle tutulur sonuçlarından biri de, Orta Doğu gerginliğinin yavaş ya- ı(/laş gevşemeye yüz tutması oluyor- Bilindiği gibi, Suriye hükümeti- nin Kral Suud'un arabuluculuk tek- lifini reddetmesinden sonra Türkiye- Suriye anlaşmazlığının halli Birleş- miş Milletler Genel Kuruluna kal- mıştı. Suriye'nin son haftalar için- deki tutumundan, bu devletin, Türki- ye-Suriye sınırında tetkiklerde bulu- nacak yedi kişilik bir Birleşmiş Mil- letler Heyetinin teşkilini talep e- deceği anlaşılıyordu. Nitekim ge- çen haftanın başlarında Genel Ku- rula sunduğu bir karar suretinde istediği de bundan başka birşey değildi. Oysa Batılı — devletler, bu arada Norveç meselesinin Genel Sekreter"H"a havale — edilmesi fik- rine mütemayil görünüyorlardı. Bu devletlerin Genel Kurula sundukları karar suretinde, bilhassa, Bay "H" nın gerekirce Turkıye ve Suriye giderek iki memleket ıdarecılerıyle görüşmeler yapması ve bir anlaşma zemini bulması- derpiş — ediliyordu. Birleşmiş Milletler Genel Kuru- lunda geçen hafta içinde cereyan e- den hararetli — müzakereler hep bu iki takrir etrafında dönüp duruyor- du ve Öyle anlaşılıyor ki, eğer Rus- ya yeni bir barış taarruzuna giriş- meseydi hâlâ da dönüp — duracaktı. Fakat hafta sonunda, Krutçef'in ar- tık harp sözünü 1şıtmek istemediğini açıklamasından sonra, Suriye de Ge- nel Kurulu bu meseleyle daha fazla meşgul etmek istemediğini söyleye- rek talebini geri almıştı. Suriyenin bu hareketi siyasi çevrelerde çeşıtlı AKİS, 9 KASIM 1957 yorumlara yol açıyordu. Bazılarına göre Suriye Genel Kurulda bir tah- kik heyetinin kurulması için gerekli üçte iki çoğunluğu toplayamayacağı- nı anladığı için talebini geri almıştı. Bazılarına gor İSI e uza- dıkça Arap arasında — bölün- meler 'başlayacagını sezen Şam hü- kümeti, bu bakımdan endişelenerek işi daha ileri götürmemişti. Bir kı- sım siyasi çevrelerde ise Suriye ida- recileri arasında bir fikir — birliği mevcut olmadığı için Salâh El Bit- tar Genel Kurulda zayıf bir duru- ma düşmüş bulunuyordu ve teklifi- i onun için geri almıştı. —Ancak söylenenler ne olursa olsun, Suriye- yi daha fazla ısrar etmemeye sev- keden amil hiç şüphesiz Krutçefin son sulh taarruzuydu. Nitekim, bu haftanın başında Suriye Dışişleri Ba- DÜNYADA OLUP BİTENLER Park Sheraton Otelinin berber salo- nuna yüzü maskeli iki kişi girdi. Ka- pının tam karşısına gelen koltukta traş olan müşteriye doğru yönelen bu iki maskeli adam, berberi bir tarafa ittikten sonra, ceplerinden birer ta- banca çıkardılar. Olup bitenleri, kar- şıdaki aynadan seyreden kısa boylu, orta yaşlı müşteri, ilk önce, bu adam- ların kendini güpegündüz ve New York'un en kalabalık bir semtinde vurmaya — cesaret edemiyeceklerini sandığı için silâhına davranır gibi bir hareket yaptı. Ancak iki maske- li koltuktaki adamla aynı fikirde de- ğillerdi. Berikinin elini cebine atma- sına fırsat bile bırakmadan tabanca- larını ateşlediler. Attıkları kurşun- lardan ikisi koltuktaki adamın göğ- süne, biri tam beynine, diğer ikisi ise araya girmek isteyen berberin e- Gromyko ve Salâh Bittar Soldan çark kam Bittar'ın da açıkladığı — gibi, Suriye hâlâ Türkiyeden şikâyet et- mekten vazgeçmiş değildi. — Sadece tahkik heyeti kurulması talebini geri almıştı, o kadar.. Yani bu talep Sov- yet Rusyanın münasip göreceği bir zamanda tekrar ileri sürülebilir ve yeniden tartışmalara mevzu Bu bakımdan, Orta durumun tam manâsıyla avdet ettiğini söylemek için henüz çok erkendi. A. B. D. Gangsterin sonu eçen Cuma sabahı saat on sıra- larında, New York'un yedinci caddesiyle dan birinin kesiştiği köşede yükselen vakit line isabet etmişti. Maskeli haydut- lar işlerini bitirdikten sonra taban- calarım diğer müşterilerin üzerine çevirdiler ve geri geri yürüyerek yan kapıdan sokaktaki kalabalığa karı- şıp, gittiler. Polis arabaları alarm düdüklerim çala çala vak'a mahal- line geldiği zaman maskeli haydut- lar çoktan kayıplara karışmış, kur- şunlarına hedef olan müşteri, ise ö- bür dünyayı boylamıştı "Cinayet Ortaklığı" olistarihinde görülentek adam öl- dürme şırketı 1930 yıllarında New. Yorkta kurulan "Cinayet Ortaklığı" dı. Merkezi Brooklyn'de bulunan bu ortaklık, 1940'a kadar uzanan on yıl- lık bir devre içinde Amerikayı dehşete salmış, para karşılığında — yüzlerce adam öldürmüştür. "Cinayet ortak- lığının gizli ajanları, bu cinayetler sırasında hemen daima tabanca ve