lardır ve artık bir daha da bu ideal- lere dönmeleri beklenemez. — Ustat, son günlerde çekildiği uzlet köşesi i- çinde elindeki 33 lük teşbihi her gün biraz daha artan bir hız ve şiddet içinde çevirirken işte nihayet — bu hakikati anlamıştı. Kurucu Profesörün ikinci mev- ki bir tramvay sahanlığında evine dönerken söylediği "bundan — böyle gazetelere makaleler yazarak fikir- lerimi açıklıyacağım" sözünde DP. idarecileri için gerçekten endişe ve- ava vardı. Zira Köprülü yıllarca bu partinin idaresini bılfııl elinde tutmuştu ve teşkilâtta geniş bir taraftar kadrosu bulunduğu bili— nen hakikatlerdendi. M. seçim kanununa geçici bir madde ek lenirken Kurucu Profesörün de du- rumunu göz önünde bulunduran fa- sıllar koymak muhakkak ki düşünül- meliydi Ne son ne de başlangıç... eçimlerin arefesinde — olduğumuz u günlerde Kurucu Profesörün istifası, muhakkak ki D. P. içindeki e de son istifa idi. Heme herkesçe ve bizzat "Beyfendi" ta- rafından da bılınıyordu ki, — bütün gayretlere rağmen D. P. ıçmde hâ- lâ ve hâlâ 1945 1960 Demokrat Partisi ideallerine bağlı bazı millet- vekilleri vardır ve bunlardan — her an bugünkü davranışları — protesto edici mahiyette hareketler sadır o a yeni seçimlerde yerek "yola getirmek" için emir ver- mişti. Ama doğrusu Meclis içinde "Yayladılar” diye nam salmış — bu hakiki demokratlar da şu günlerde "Beyfendi' 'nin fendine kurban olma- ğa pek hevesli görünmüyorlardı. Ni- tekim bunlardan ikisi, P. listesinden milletvekili seçilmiş Mu- ammer Obuz ile Rüştü Özal Kurucu Profesörden de " davrana- rak D. P. Genel Başkanlığına isti- falarım yermişlerdi. Ama D. P. için- Rüştü Özal Muammer Obuz D. P. idealine sadık kalanlar HÜRRİYET PARTİSİNİ S on zamanlarda kesif bir çalışma içinde bulunan Hur. P., ilk çocuğunu bekleyen bir anne itinasıyla, Birinci Umumi Kongresını hazırlamak- tadır. Geçen Pazar günü 13 İl Kongresi birden yapan partilerin en genci- nin, bu hummalı faaliyeti, altı ay evvelki durumuyla tezat teşkil et- mektedir. Yakın Vakte kadar teşkilâtlanması bir hayli avaş ilerliyen ür. P. saş de nazarı dikkati çekiyordu. Meclis Muha- lefetin sesını en iyi duyuran partiydi. Otuz küsur Milletvekiliyle D P. nin, 1946,50 senelerinde yaptığı canlı Muhalefeti yaşatmaya muvaffak — oldu. Fakat partinin kütlelerle hemen hemen hiçbir münasebeti yoktu. Bu mâ- nada genç Partiye "Siyasi İlimler Akademisi" adım verenler hakikati, kızanlardan daha iyi görüyorlardı. Son aylarda Hur. P., Meclisteki di- namizmini vatan sathına da intikal ettirmişti. Küçük parti sıfatından henüz kurtulamamasına rağmen Hür. P. bir hayli boy atmıştır ye atmakta- dırda 12 bin ocak, küçümsenemiyecek bir kuvvettir. Delikanlının yakında siyaset meydanının en zorlu pehlivanı haline geleceğine Parti ilerigelen- leri iman etmişlerdir. Kütleler şimdiden Hür. P. yi populer yapacak ismi bulmuşlardır: Bır zamanların "Demirkırat'ının yerini "Yeni parti" tâbiri almak üzere İki yol P. neden doğdu? Eğer bugünkü D 1946-50 yılları arasındakr sımasını muhafaza etseydi, hiç şüphesiz, İktidardaki parti, Hü hamile kalmıacaktı. Genç partinin dinamik olduğu kadar 1dealıst kuru— cuları, D. P. saflarındaki verimli çalışmalarına bugün de devam edecek- lerdi. Hür. P. yi kuranların tek kabahatleri, Muhalefettekı D. P. idealleri- ne sadık kalmaları olmuştu İktidarın antidemokratik gıdışı benimsemesi karşısında, hafızası nis- yan ile malül olmayan D. P. lilerin tutacağı iki yol vardı: Ya eski idealler- le yeni bir part , ya Meclis içinde kalarak gidişi tasvip etmeyen D. P. Mılletvekıllerını etraflarında toplamaya çalışmak. D. P. nin şimdiki liderleri böylece, birgün Mecliste çoğunluğu kaybettiklerini göreceklerdi. Hür. P. liler birinci şıkkı seçmışlerdır Hangi yolun daha isabetli oldu- ğunu söylemek imkânsızdır. Fakat 1956 başlarında "kalben sizinle bera- beriz, şimdiki gidişi tasvip etmiyoruz" diyen D. P. Milletvekillerinin sayısı bir hayli kabarıktı. enel Başkanının "Arkadaşlar, siz isterseniz, hila- feti bile getırebılırsınız dedıgı günlerde bugünkü Hür. iler kaleyi i ten fethetme şansına sahip gorunuyorlardı Fakat D. P. Mılletvekıllerı— nin en idealistleri "Batnı mader" den kopmayı tercih ettiler. Gider D. P. nin Muhalefetteki ideallerini de beraber götürmeyi unutmadılar. Bugün Hur. P. liderleri hakiki Demokratların kendileri olduğunu söy- lemekten zevk duymaktadırlar. Bir İstanbul D. P. Başkanı, aynı mevkii Hür. P. de işgal ettıgı zaman kendini parti degıştırmış saymamaktadır Bir kurucu Profesör yi yaratan ve 1946 dan 1950 ye kadar süren çetin bir.hürriyet mucadelesınden sonra ona Iktıdara getıren ana fikirleri inkâr" demek olan gidişe hayır deyip Hür. P. ye geçerse bu hareketi son derece tabii karşılanacaktır. Zira Hür. P. 1946-50 deki D. F. dir. İktidar deki çözülme bu kadarla da kalaca- ga benzemiyordu. Kurucu Köprülü- n bir gün sonra da bir başka mil- letvekılı D. P. nin Çankırı listesin- den seçılmış Celâl Boynuk da bugün- kü D. P. idaresinin eski idealleri- ne sırt çevirdiğini ilân ederek Genel Başkanlığa istifasını veriyordu. Ce- lâl Boynuku bir gün ara ile kadrosundan olmadıkları halde müs- takil olarak D. P. listelerinde yer a- larak milletvekili seçılmış olan Ham- dullah Suphi Tanrıöver ve Sabahat- tin Sonmez takip ettiler. Bunlar müstakillikten ayrılarak D. P. tüzüğünde yazılı eski ve hakiki 1de— allere sahip çıkan Hür. P. kadrosu- na geçtiklerini ilân ediyorlardı. Saba- hattin Sönmez ile Hamdullah Sup- hiyi ise bir başkası takip etti. Bu bilhassa D. P. grubu üzerinde büyük bir sempati yaratmış olan Bolu D.P. milletvekili General Fahri Belendi. ahri Belen D. P. içinde nasıl mü- him bir sima olduğunu geçen yılki M. M. Başkanlığı seçimleri sıra- sında grupta Refik Koraltana karşı aldığı oylarla göstermişti. — Grupta AKİS, 14 EYLÜL 1957 Celâl Boynuk