da çalışmağa mecbur kalırsa o mem- lekette bal gibi işsizlik vardır. Çün- kü baş memleketler işsiz kalan vatandaşlarına bile bundan yüksek bir aylık ödedikleri gibi daha fazla sağlık imkânları da sağlamaktadır- lar. İstanbulda Temizlik taleri Mü- dürlüğünün — tesisleri ve büroları da işçilerden daha iyi durumda değildir. Edirnekapı dışında mezarlığın kar- şısında bulunan tesislere götüren yol- lar hayvan pisliğinden ve sinekten geçilmesi sor bir hale gelmiştir. Sağ- da solda çöp arabaları ve bunları çe- ken bitkin ve meyus hayvanlar birer mikrop ve hastalık — yuvası halinde durmakta ve işe çıktıkları zaman da bu mikrop ve sinekleri etrafa yay- maktadırlar. Esasen çöpçüler, kendi önlerinden giden çöp arabasını çeken hayvanların pisliğini temizlemekten, yolları süpürmeğe dahi vakit bula- mamaktadırlar. Yani bizzat temizlik arabaları yolları kirletmekte ve şeh- re mikron saçmaktadır. Her an has- talığa yakalanmak tehlikesi içinde çalışan bitkin ve gıdasız işçiler günde 16 saat bu mikrop ve sinek yuvaları ile şehri baştan aşağıya do- laşmaktadırlar. Fakirlere para yar- dımı yapan Belediye kendi işçilerine parasız yemek dahi vermemekte ve bu işçiler Temizlik -yahut pislik- İş- leri Müdürlüğünün karşısındaki sinek dolu harap bir kahvehanenin pis bir odasında yemeklerini yemektedirler. Bütün bunlara ilâveten temizlik işçilerinin tâbi 'Oldukları muamele- bir kışla disiplininden farksızdır. Bu işçilerin dertleri ile ilgilenen bir ba- sın mensubu ile konuşmaları işlerin- den atılmaları için yeter (bir sebep sayılmakt ve dışarı ile teması ön- lemek ıçııı kapılara nöbetçi bile di- kilmektedir Istanbulun pisliklerini — temizle- KUVVETLENMESİ lere muayyen iş kollarında kabul ettirmeğe muvaffak olmuşlar, son- ra da bu haklar diğer iş kollarında- ki işçilere de teşmil edilmek sure- tiyle kanunlaşmıştır. Çalışma saat- lerinin azaltılması, ücretli hafta tatili ve yıllık izin konularında da durum aynıdır. Yani kanunlar bu hakları resmen tanı ad an evvel i çıler ışverenlere bu haklarını tanıt- manın yolunu bulmuşlardır. Bu mi- sallerı vermekten maksadımız ka- nun koyucunun adeta lütfunu bek- liyerek işçileri mücadelelerini gevşetmek gibi bır yola sapmala- rını önlemektir. Şurasını açık 0- larak bilmek —lâzımdır ki, kanun koyucular işçilere bu hakları, hele sendikaların kuvvetlenmesini sağ- layacak imkânları kendiliklerinden ve kolay kolay kabul etmemektedir- ler. Onun için uyanık olmak ve bu haklar için mücadeleyi bırakmamak lazımdır. Bütün meselelerin hallini kanun yolundan beklemenin diğer mahzuru da şudur. Bugün itiraf etmek lâzımdır ki, kanunlarda iş- çilere ve sendikalara tanınmış bir- çok haklar vardır. Meselâ birçok iş kollarında grev yapma yasağı yoktur ve gene sendikalar kültürel faaliyetler meyanında seminerler açmak hakkına sahiptir. Fakat her işçi ve sendikacı bilir ki, kanunları kendine göre tefsir eden veya bun- ların işçilere tanıdığı hakları in- kâr eden idareciler, kanunlara rağ- men, işçilerin haklarına ve hürri- yetlerine engel olabilmektedirler. Bu nun da sebebi işçilerin ve sendikala- rın kendilerini hissettirecek bir mü- cadeleye atılmamış olmaları ve ba- zı hükümet idarecilerinin işçilere ve İişçi meselelerine karşı anlayışsızlığı ve hattâ cephe almasıdır. AKİS, 14 EYLÜL 1957 Şimdi bu gerçekler karşısında işçilerin sendikalara girmesini sağ- lıyacak tedbirler arasında sadece kanuni imkânların doğmasını bek- lemenin yanlış olduğu neticesine varmak yanlış olmasa gerektir. Bu hale göre işçileri sendikalar etrafın- da toplamak vazifesi gene sendika- cılara ve onların gayretlerine kal- maktadır. Kanaatimizce sendikalar ve Türk-İş işçiler arasında geniş bir propaganda kampanyası açmak suretiyle işçilerin sendikalar etra- fında toplanmasına gayret etmeli- dirler. İşçiler sendikaların mahiye- ti, faydalan ve işçilere sağlıyacak- ları menfaatler hakkında tam ola- rak aydınlatılmalıdır. İstanbul gibi bir şehirde sendikanın ne demek olduğunu bilmeyen — işçiler vardır. Binaenaleyh işçilerin sendikalara girmesini sağlayacak kanuni ted- birler alınıncaya kadar arada ge- çecek zaman içinde boş durmadan işçileri sendikanın faydalan ve işçi meseleleri hakkında aydınlatıp on- ların sendi kalar etrafında birleş- mesini sağlamak — sendikalistlere düşen kutsal ve mesleki bir vazi- fedir. Sendikaların kuvvetlenmesi meselesine gelince banda da bütün Ümitleri kanunlara bağlamak doğ- ru değildir. Kanun' koyucular sen- dikal ların kuvvetlenmesını kendılık- erinden istemezler ve bunu sağla- mağa çalışmazlar. Hatta sendıka- ların kuvvetlenmesine yarayan ka- nunların var oldugu yerlerde bile bu —hak- idare — mekanizmasının ları ortadan kaldırmak veya daralt- mak için nelere başvurduğa mey- dandadır Bu sebeple sendikaların kuvvetlenmesine yarayacak kanuni tedbirlerin — alınm bunların hakkı ile tatbik edılebılmesı için ÇALIŞMA mekle vazifeli bu ışçıler hafta tatili, bayram, yıllık iz gibi i i hak- lardan mahrumdurlar. Buna karşılık ise biraz geç gelen veya bir bayram gununu evinde aılesı ile bırlıkt ge- çirmek — "lüks"ü ihtiyar edenler derhal ışlerınden atılırlar Temizlik — İşleri " Müdürlüğünün memurlarının ise imtiyazlı bir du rumları vardır. Belediye Onların meklerını pişirmek için hır aşçı dahı tahsis etmiştir. Nasıl etmesin ki, bu memurlar içinde bir kaç yerden te- kaüde sevkedılıp te gene müdür mu- avini olarak -fa t bu kere çöpçü çavuşu kadrosu ile- vazife görenler- le tavsıyelıler çogunluktadır Bu şe- kilde çöpçü veya çöpçü çavuşu adı altında işe gelmeden maaş alanlar olduğu gibi kürklü hanımlar da bu- lunmakt dır. Velhasıl bir tarafta a- labıldıgıne bır israf, öbür tarafta git- tikçe erlerini sıkan" işçiler... Sebep te malum Kalkmıyoruz! Adil AŞÇIOĞLU sendikaların uyanık bulunmaları, işçileri aydınlatmaları ve gere mücadeleleri yapmaları şarttır. An- cak böyle mücadeleler sayesindedir ki, kanunlardan evvel işverenler sen- dikaların ve işçilerin birtakım hak- larını kendiliklerinden — kabul ede- cekler ve sendikalar lehine çıkarı- lacak kanunların tam olarak tat- bikini sağlamak mümkün olacak- tır. Sendikalar mesela grev yasa- ğının bulunmadığı iş kollarında ve işyerlerinde bir grev — tertipliyebi- lirler ve teşkilâtsız olan işçileri sendikalar kurmağa — teşvik edebi- Tlirlerse o takdirde hayatiyetlerini ispat edebilirler ve işçilerin sendi- kalara karşı alâkası artar. Sendi- kaların kuvvetlenmeleri için alın- ması gerekecek kanuni tedbirler hususunda da etraflı olarak düşün— mek lâzımdır. Meselâ, sadece se dikalı isçilere grev hakkı tanıyıp sendikasızlara bu hakla inkâr e- den bir kanun ne işçilere ne de sendikalara fayda sağlıyabilir. Böy- le bir kanun memleketimizde ço- ğunluğu teşkil eden sendikasız iş- çilerin mücadele dışı bırakılması demektir ki, bundan en fazla sen- dikalar zarar görür. Çunku sendi- kalar Türk Işçısının çogu luğunu dılır İşçi dâvasının bir kitle hare- keti olduğu unutulmamalıdır. Bınaenaleyh işçileri aydınlat- haklı sistemli mücadeleyi yurutmek hem bu yolda kanunlann daha çabuk çıkmasını sağlayacak, em de mevcut ve ileride çıkacak kanunların tatbikini — kolaylaştıra- caktır. 23