Lütfi Karaosmanoğlu delegelerin te- zahüratı arasında kürsüye çıkıp da konuşmağa — başladığı Zzaman şöyle demekten kendisini alamıyordu: "Bu kürsüden konuşurken kendimi Hür- riyet Partisi Kongresinde konuşur kadar rahat hissediyorum." İşbirliği önlenemez . H. P. kurultayları bundan ev- velki — toplantılarda — milletvekili adayı gösterme hususunda merkeze yüzde 20 kontenjan .tanınmasında son derece hasis davrandıkları ve bu hakkı tanımadıkları halde bu se- ferki kurultay, bütün — adayların merkezden gösterilmesi hakkındaki talebi adeta münakaşasız kabul ede- rek İşbirliğinin tahakkuku yolundaki azmini göstermek bakımından eşsiz bir örnek daha veriyordu. Gene bu kurultayda, ana davalar komısyonu raporu tek bir itiraza bile uğrama- dan müzakeresiz kabul edılmıştı Mu- hakkak ki bütün bunlar işbirliğinin gerçekleşmesi için — zaruriydi ve zarureti delegeler çok iyi anlamışa benziyorlardı. Bu haftanın başında Pazartesi gü- nü başlayıp üç günlük Ur mesaiden sonra Çarşamba günü akşamı geç va- kit sona eren C.H.P. Kurultayı hiç şüphe yok ki bazı gönüllerde yer e- den endişeleri silmek bakımından ör- nek, eşsiz bir örnek olmuştu. Gene hiç şuphe yoktu ki önümüzdeki gün- lerde yapılacak olan Hür. P. ve CM. P. kurultayları da, aynı şekilde, gö- nüller de ki son endişeleri yok etmek bakımından C. H. P. kurultayından farksız olacaktır. C.H.P. Kurultayı Parti Meclisine seçimler hususunda tam yetki tanı- mıştı. Hattâ o kadar ki seçimlere girip girmeme kararı bile yeni Parti Meclisi üyelerine bırakılmıştı. Bu du- ruma göre artık Muhalefet Cephesi Liderleri bugunlerde rahat rahat bü- yük kararlar alabilecekti. Bu karar seçimlere katılmak veya katılmamak şeklinde tecelli edebilirdi. Fakat şimdiden belli olan bir tek şey vardı. Ne yapılırsa yapılsın işbir- liği önlenemezdi... AKİS, 14 EYLÜL 1957 Fuat Köprülü Kaderi II. mevki Olmıyacak duaya amin... Bahçekapı - Aksaray tramvayının yeşil boyalı ikinci mevki araba- sının sahanlığındaki kalabalık a- rasına sıkışan bir elinde çantası, Ö- bür elinde bastonu ve — pardesüsü asılı yaşlıca adam sahanlığın kena- rında bir yere yerleştiktten — sonra etrafını saran gazetecilere ve merak- lılara sakin bir sesle cevap yetiştir- meğe çalışıyordu: Bu, kır saçlı, dü- şük omuzlu ama in ve kararlı yuzlu adam daha bundan bir iki gün öncesine kadar D. P. Genel İdare Kurulu üÜüyesi ve Demokrat Partı Genel Başkan Vekili olan D. P. dört kurucusundan Prof. Fuat Kop— KORKULU YURTTA OLUP BİTENLER rülü idi. Kurucu Profesör bu ikinci mev- ki tramvay yolculuğunu yapmazdan iki gün önce Ankaradaki evinde ha- zırladığı bir istifa mektubunu D. Genel Başkanlığına göndererek, bız— zat kurucusu olduğu partiden istifa ettiğtini bildiriyordu. Hâdise geçen haftanın sonunda Cumartesi günü cereyan etmıştı İstifasından — iki gün sonra ise Kurucu Profesör An- karadan ayrılıyor ve önce bir tren, sonra vapur ve onu takiben de ıkıncı mevki bir tramvay — yolculuğundan sonra Akbıyıktaki evine dönüyordu. Profesör Fuat Köprülünün istifa- sı haberi' Öyle "bomba gibi" patlıyan bir haber olmamıştı. Olamazdı da. Zira, uzun zamandan beri bu istifa beklenıyordu Bekleniyordu — ama, gene de bu istifa haberi bilhassa D. P yüksek kademelerinde soğuk bir duş tesiri yapmıştı. Kurucu Köprülü 1956 dan beri parti içinde bir neva inziva- ya çekilmişti. D. P. nin iktidara geç- tiğ 1950 yılından 1956 yılına kadar fasılasız D.P. hükümetlerinde, Dışiş- leri Bakanlığı, Başbakan Yardımcı- lığı ve Parti Genel Başkan Vekilliği vazifelerini ifa etmiş olan Profesörün, böyle — seçimlerin arıfesınde bizzat kurucularından olduğu partisinden istifasının teşkilât uzerındekı tesir- leri, pek de, bu günkü D. P. ida- recılerini memnun edecek tipten ol- mayacaktı. Söylendiğine göre bilhas- sa Beyfendi bu istifa haberi karşı- sında çok "içerlemiş"ti. Maamafih isin aslına bakılırsa bu istifa — bit hayli gecikmiş bir istifa idi ve Ku- rucu Profesör treni kaçırmıştı. Biz- zat Kurucu Profesör istifasının bu gecikmesini izah etmek zaruretini duymuş ve 4. Menderes Kabinesinin iş başına geçtiği günlerde — yaptığı vaadleri gerçekleştirir ümidi içinde bu güne kadar beklediğini söylemiş- ti. Yani sözün kısası Kurucu Profe- sör bu güne kadar olmıyacak. bir duaya amin demişti. Ama artık an- lamıştı ki bugünkü idareci- lamıştı ki bugünkü D. P. idareci- leri 1945 - 1950 yılları D. P. sının i-