mak için hiçbir sebep olmadıgı ger- çeği geliyordu. Komisyonun vardığı kanaate göre, bu gıbı 1nsanlar muh- telif tesirler altında anormal cinsi munasebetlerde bulunmaya başladık- tan sonra, bu kötü huydan pekâlâ istedıklerı zamanda vaz geçebiliyor- lardı. Bundan başka, homoseksüelle- i meslekler veya cemiyet sınıfları, bilhassa entellektüeller ara- sından çıktığı iddiası da hakikate uygun değildi. Eldeki deliller bunla- rın her meslek ve sınıftan insanlar a- rasından çıkabileceğini gösteriyordu. Ayrıca, İngilterede — homoseksüelle- rin sayısı sanıldığı kadar fazla değil- di. Evet, homoseksüellerin sayısının az olması bunların hareketlerine göz yummak, meselenin mevcudiyetini in- kâr etmek için yeter bir sebep sa- yılamazdı ama bu bir şekilde ortaya günlerde olduğu gibi halk efkarını ilgilendiren meselelerin — başına ge- irmek de pek faydalı olmuyordu Hakıkaten son günlerde bütün İngi- liz, gazetelerı işlerini güçlerini — bir tarafa bırakm şlar, durmadan cinsi sapıklar ve cinsi sapıklık vak'ala- rıyla —uğraşıyorlar, mahküm olan homoseksüel lordlar, sanatkârlar ve iş adamları hakkında her gün birbi- Ti arkasından uzun uzadıye malümat veriyorlar ve nihayet, ağız birliğiyle, bu gibi kimselere verilen cezaların ağırlaştırılmasını istiyorlardı. Halbuki, komisyonun kanaatina göre hiçbir ferdi şahsi itiyatları yü- zünden mahkeme önünde hesap ver- meye mecbur tutmak imkânı olma- dıgı gibi, homoseksüelliğin — önüne mek için, psikolojik ve fızyolopk dıger tedavi yolları ortada dururken zaten ağır olan cezat hükümleri büs- bütün ağırlaştırmak da doğru ola- mazdı Fahişelere gelince Fahışelere gelince, Woltenden ko- isyonu porunda bu mevzuda şöyle bir ayırım yapıyordu: Ruhi sebeplerle fahışelık yapan kadınlar- la, geçimlerini temin için sokakta müşteri avlamaya çalışan kadınlar.. Komisyona birinci tip fahişe- ler fuhşu sırf pSlkOlelk ve patalo- jik bir takım sebeplerle yaptıkları için bunları cezat hükümlerle yola getirmek imkânsızdı. Asıl mücade- le edilmesi gerekenler, bu işi para Kin ve sokakta müşteri avlatmak! suretiyle yapanlardı. Komiteye gö- re bunlara kesilen para cezaları art- tırılmalı ve sokakta iş görmelerine mutlak surette mani — olunmalıydı. Gerçi fahişelerin sokaktan sürülme- lerinin bazı mahzurları olacak ve meselâ Birleşik Amerikada olduğu gibi telefonla ticarete yol açılabile- cek veya g azetelerde "“masajcı ka- ınlar", ller “"refakat arka- daşları aranıyor gıbı ilânlara rast- lamlacaktı ama komite, bütün mah- zurlarına rağmen, sokakların fahi- şelerden temizlenmesi zamanının ge- lip de geçtiği kanaatine varıyor ve biran önce kesin tedbirler alınması- nı istiyordu. 20 " İKTİSADİ VE Ticaret Buğday kararnamesi eçen sene Haziran ayında Milli Korunma Kanununda yapı bır tadilâtla harp yıllarmın fevka— lâd alleri içinde — doğmuş eski kanun, ihtiva ettiği hükümler ba- kımından daha da ağırlaştırılmış 0- larak yeniden hay atiyet — kazanıyor- du. o zamandan bu zamana vatan- daşlar her gün radyolarının başında Ticaret Bakanlığının — neşrettiği bir tebliği veya kararnameyi — dinliyor- lardı. Bu fer de bir kararname yayınlanmıştı, fakat bu kararna- menin muhtevası vatandaşların şim- diye kadar dinliye geldikleri ka- rarnamelerin muhtevasından ayrılı- yordu. Bu kararname vatandaşların doğrudan doğruya yiyecekleri ek- mekle ilgili olup —şöyle küçük bir metinden ibaretti: "Ekmeklik ihti- yaçlarını serbest piyasadan temin e- den mahallerle francala makarna, bisküvi, börek, örek — vesaire gibi ekmeklik 1ht1yaç1ar1 dışında kalan maksatlar için piy, asada satılacak bugdayların tış fiatları, oprak Mahsu llerı Ofısınce tatbik edılmekte olan alım satım baremleri- e buğda yların primli olup olma- dıgına göre bulunacak mübayaa fi- atlarına, mubayaa yerlermden istih- lâk mahallerine kadar yapılacak ha- kiki ve normal nakliye masrafları- nın ilâvesi ile bulunacak fiata yüz- de 3 kâr hıssesı eklemek suretiyle tesbit olunu Kararnamenm metni gayet ba- sitti. Radyoda bu haberi dinleyen vatandaşlar ertesi günü gazetelerde kararnameyi okuyunca bir an du- İstasyonlara yığılan Millt Korunmaya boyun eğdi.. MALİ SAHADA rakladılar. Çünkü bu kararnamenin içinde bütün bir kalkınma efsane ve edebiyatının esatiri gizliydi. Bir ke- limeyle bu kararname, serbest pi- yasada buğdayın azamı f'ıatını tes- bit ediyordu. Yani y da Milli Korunma Kanununa tabı tutulmuş— tu. Halbuki daha dün denecek zama- na kadar Toprak Mahsulleri Ofisi buğ day fiatlarının normalin altına düşme- sini önlemek için tanzim mübayaaları yapıyordu. Bu sene ise diğer senele- re nazaran vasati olarak buğday fi- atlarında kiloda on kuruş zam ya- pılmıştı. Buna ragmen bu fıat müs— tahsili memnun etm i a bu seneki zamla bugday fıatları l950ye nazaran yüzde 40 civarında bir zam görüyor, fakat bu zam resmi istatis- tiklere göre yüzde 65 — 70 raddesin- de bir yükselme kaydetmiş olan umu- mi fiat ve geçim endeksleri karşısın— da müstahsiller için bir mâna ifade etmıyordu Çünkü herşey 1950 ye na- zaran ateş pahasınaydı. Müstahsil, traktörünün, yedek parçasını bulamı- yor, bir çift ayakkabı — satın alabil- mek için satması lâzımgelen buğda- yın kilosunu mutlak rakkamlarla 1950 ve 1957'ye nazaran mukayese edi- yordu. En basit bir sağduyuya sahip bir vatandaşın yaptığı bu mukayese birçok kalemlerde kendi aleyhine ce- reyan ediyordu. Altınla, giyim eşya- sı fiatları başdöndürücü bir sür atle yükselmişlerdi. 1950'de bir sarı lir. satın alabilmek için 86 Türk demek kâfi iken 1957 senesınm bu- -ününde 140 Türk lirası kâfi gelmi- yordu. Gider Vergisi dokuma fiatları üzerine in'ikas ettiğinden değil 1950, 1957 Martından bugüne kadar geçen müddet zarfında kumaş fiatlarında buğday çuvalları AKİS, 14 EYLÜL 1957