DÜNYADA OLUP BİTENLER, nel Kurulunun 17 Eylül tarihinde onikinci oturtun çalışmalarına baş- layacağı anlaşılıyordu. Genel Sekre- terlikçe hazırlanan geçici gündem gereğince, Genel Kurul bu çalışma- lar sırasında en az altmış dört me- seleyi inceleyecek ve bu — meseleler hakkında, Güvenlik Konseyine muh- telif tavsıyelerde bulunacaktı. Bilindiği gibi, Genel Kurul, Bir- leşmiş Mılletler Teşkilâtının en mü- him uzuvlarından biriydi ve bu Ku- rulda teşkilâtın bütün Üyeleri tem- sil ediliyordu. Genel Kurul normal olarak senede bir kere toplanır, bundan başka Genel Sekreterin da- veti üzerine olağanüstü oturumlar da yapabilirdi. 17 Eylülde yapacağı toplantı bu yılki normal — oturum devresinin ilk toplantısıydı ve — bu devrenin en azından üç ay anlaşılıyordu. evam €- deceği Zıra gundem— bileceği ve bu mesele veya işler hak- kında Birleşmiş Milletler Teşkilâtı üyelerine, Güvenlik Konseyine veya her ikisine birden tavsiyelerde bulu- nabileceği gibi, bilhassa sılahsızlan— manın düzenlenmesinde hâ olan prensipler de dahil olmak uzere mil- letlerarası barış ve güvenliğin muha- azası hususundaki işbirliğinin genel prensiplerini de tetkik ve bu prens ler hakkında da tavsıyelerde bulu- nabilirdi. Nitekim, kuruluşunu takib eden ilk yıllardan bu yana, Kurul si- lâhsızlanma meselesini ehemmiyetle ele almış ve bu meseleyi incelemek ve bir hal tarzına bağlamak üzere bir de komisyon kurmuştu. Ancak büyük devletler arasındaki — görüş ayrılıkları yüzünden çalışmalarının bir neticeye ulaşamadığını gören bu komisyon da çok geçmeden meseleyi kendı ıçınden seçtıgı ıkıncı bır ko- Birleşmiş Milletler Genel Kurulu toplantı halinde Bir dokun, bin ah dinle.. de bulunan bazı meseleler, doğrusu- su söylemek gerekirse, üç ayda bi- le bir hal tarzına bağlanamayacak kadar çapraşık — görünüyordu. Silâhsızlanma meselesi .. ç ayda bile halledilemeyecek gi- bi görünen meselelerin başında, hiç şüphe yok ki, silâhsızlanma me- selesi geliyordu. Aslında, bu mesele, Birleşmiş Milletler Anayasasıyla Ge- nel Kurula verilmiş vazifelerin — de başında bulunmaktaydı. Hakikaten, Birleşmiş Milletler Anayasasının 0- uncu ve onbirinci maddelerine göre Genel Kurul bu anayasanın çerçeve- sine giren veya anayasada derpiş edi- len uzuvlardan herhangi birinin se- lahiyet ve vazifelerini — ilgilendiren her türlü mesele veya işleri görüşe- 18 misyona bırakıyor ve Amerika, İngil- ere, Kanada ve Rusya tem- sılcılerınden teşekkül eden bu komis- yondan meselenin en kısa zamanda hallini istiyordu. İşte geçen hafta i- çinde toplantılarını bilinmeyen tarihe talik eden Londra Sılahsızlan— a Tâli Komisyonu, bu sonuncu ko- misyondu. Foster Dulles'in Londra seyaha- tinden sonra Ümit Verici bit safhaya giren silâhsızlanma görüşmeleri, son ay içinde tekrar çıkmaza girmiş ve Silâhsızlanma tâli komitesi, — geçen hafta, çalışmalarını tesbit edılmeyen bir tarihe talik etmekten başka çare görememişti. Çalışmaların talik e- dilmesinin başlıca sebebi, hiç şüphe- siz, komitedeki Sovyet temsilcisi Zo- rin'in geçen hafta içinde takdim edi- len Batılı plânı kabule yanaşmaması olmuştu. Bu plânlarında, Batılılar, şimdiye kadar yaptıkları bütün tek- lifleri (bir araya topluyorlar ve bu plânı bir bütün olarak görüşmeye razı olduğu takdirde yeni bir takım tavizler daha verebileceklerini ima ederek Zorin'den cevap bekliyorlar- dı. Ama Zorin'in verdiği — cevaplar hiç de iç açıcı olmamıştı. Batılı plâ- nın takdiminden bir gün sonra Sov- yet görüşünü izah eden Zorin, Batı tekliflerine şiddetle hücum — ediyor, avadan kontrol prensibi denemelerının geçici bir durdurulması yolundaki eksik olduğunu söyleyerek bu şartlar altında görüşmelere devam etmekte bir fayda mülâhaza edemediğini ileri sürüyordu Zorin'in plânlarını kesin olarak reddetmesinden sonra Batılılar Sov- yet temsilcisine meselenin Birleşmiş Milletler Genel Kuruluna götürülme- sini istemişlerdi. Ancak Zorin bu tek- lifi abule yanaşmamıştır. Buna rağmen mesele Genel Kurulun günde- minde yer almıştır; çünkü — Genel Kurul nasıl olsa tâli komisyonun raporunu müzakere edecektir. B müzakere sırasında ilgili devletler- den biri tarafından yapılaca bir teklif üzerine basit çoğunlukla silâh- sızlanma meselesinin bir kere de Ge- nel Kurulda görüşülmesi — yolunda karar alınabilir. Bundan başka, ge- ne gündemde bulunan atom radyas- yonlarının insan ve tabii muhit üze- rinde yaptığı tesirler, silâhlanma yarışının doğurabileceği kötü neti- celer hakkında dünya — milletlerim aydınlatma çalışmaları ve — nihayet atom silâhlarının tahripkâr tesirle- ri grbbi mevzular da ister istemez Genel Kurulun dikkatini silâhsızlan- ma meselesinin üzerine — çekecekti. Denilebilir ki, bu mesele, onikinci oturum devresinin en' dikenli mese- lelerinden biri olacaktır. Cezayir ve Kıbrıs 7 Eylülde çalışmalarına başlaya- cak olan Birleşmiş Milletler Ge- nel Kurulunun karşılaşacagı diken- li —diğer iki mevzu da, Cezayir ve Kıbrıs meselelerıydı Genel Kurul, geçen yılkı toplantı devresinde, Ce- Z inin “sulhçu, — demokratik ve adılane" bir şe ekilde halledılmesı- ni, Kıbrıs anlaşmazlığının ise tara lar arasında yapılacak gö uşmeler— le bir hal tarzına baı'lanmasmı tav- siye etmişti. Halbuki o zamandan bu yana köprülerin altından çok su- lar akması a rağmen ne — Fransa şiddet kullanmaktan vaz — geçerek “sulhçu, demokratik ve adilâne" bir hal tarzına yanaşmış, ne de Kıbrıs meselesi taraflar vardan bir anlaşmaya ulaşabılmıştı Genel , bu bakımdan, bu yıl da aynı dikenli meselelerle karşı karşıya geli- yor, işin fenası bu dikenli meseleler- de Batı dunyası içindeki anlaşmaz- hklar ve menfaat ayrılıkları bir ba- kışta ortaya çıkıyordu. Bu bakım- dan, bu meseleler Genel Kurulda AKİS, 14 EYLÜL 1957