Tp lan role gbre tip bulmak kaldesi biz- i unutulmuştu. Role bulunuyordu. Çolpan “Kamelyalı Kadın” Altın”daki rolleri bu rind ğ cuk gibi kalıyor, ikincisinde ise ka- palı elhiselerin icinde hle arzu uyan- dırabilecek bir köylü kızı olduğuna khinsevi inandırmıyordu. Nedret Gü- venç'in “Beş Hasta Var”, Bülent Oranın “Pusu”daki rolleri de tiple- riyle tezat halindeydi. Sinema oyun- cusu olarak mMmevsim içinde en başa- rılı neticeye “Ak Altın” daki rolilne uygun tipi ve davranışlariyle Osman Alyanak ulaşmıştı. N3 yapınalı ? Ne bağımsızlık denemeleri, ne titiz çalışma gayretleri, ne bir İiki yuncunun basarısı, ne de bir kaç tek- nisyenin sadece mesleğini bilmeleri Türk filmcilifrini içinde bulunduğu çıkmazdan kurtaramazdı. Prodüktör- lerin malüm zıhniyetine, sınema en- düstrimizin zayıf temmellere dayanına- sına, senaryolarımızın zavallılığına rağlmıen eğer filnilerimizde bir şahsi- yet belirtisine raslansaydı ilerisi için bır Üimit beslenebilirdi. Fakat şimdi- ye kadar böyle bir belirtiye raslan- mamıştır; eğer bunun için gerekli sartlar temin edilmezse belki de hiç raslanmıyacaktır. Bu şartların ba- şında sinemacının yetiştirilmesi me- selesi yer almaktadır. Bir sinemacılık okulu acmak, dışarıya öğrenci gön- dermek, bunların çahşabıleceklerl resmi bir sinema müessesesi kurmak ilk yapılacak işlerdendir. yetişecek ainemacılar ticari sinemaya kolayca geçebtlirler. Şüphesiz hiç bir sinema okulu, yaratıcı kabtliyeti ol- nuvyan bir kimseyi iyi bir rejisör, iyi bir senaryocu yapamaz, ama artık her türlü deneme devresinden uzak- laşımış, sırf ticarete dayanan, Üüste- lik bizimki gibi sağlam bir gelenek- ten mahrum bir sinema endüstrisinde de hic kimse, bu kabiliyeti varsa bile bunu geliştirmek fırsatını bulamaz. Teknisyen yetiştirme meselesinde ige sinema okulu kacınılmaz bir zaruret- tir. Sınema endüstrisi bakımından bizdlen en aşağı beş altı kere ge- ride bulunan bazı memleketlerin sınemacılık sahasındaki başarılarının tek sebebi budur: İcinde bulundukla- rı teknik imkânsızlıklara rağmen, i- yi yetişmiş, gahsiyet sahibi birkaç si- nemacı memleketlerinin adını millet- lerarası sahada duyuruyor v sinema- larının istikbali icin de Ümit uyan- dırabiliyorlar. Ama hepsi bu kadar NİJAT ÖZÖN SİNEMA SANATI Orijinal kaınık ıcinde 116 sayfa Müra: ıdrosl 8 “Binema” dergııl P.K. 479 Güreşçiler çalışıyor Ne ekersen onu biçersin Şampiyonlar hazır Milll güreş takımı Aantrenöril Ce- lâl Atik gazetecilerin sordukları bir suali cevaplandırırken biraz en- dişeli bir tavırla "“Muhakkak, en teh- likelı rakiplerimiz Ruslar o!lacak. A- dare ederken takınacakları tavırdan korkuyorum” diyordu. Celâl Atik Dünya Serbest Güreş Şampiyonası- nın başlamasından bir kaç gün önce verdiği bu beyanatta belirttiği endi- şede çok haklıydı. Zira geçen yıl ya- pılan şampiyonada bu hakemler el birliği etmişler ve pek çok puvanımı- zı yiyerek hakkımız olan şampiyonlu- ğu bize kaybettirmişlerdi. Celâl Atik Ruslardan sonra İranlıların da şam- iyonluk için bize kuvvetli bir rakip olabileceğini Haki- itiraf ediyordu. aten son yıllarda serbest güreş sa- hasında gerek Ruslar gerek İranlılar ve hatta Bulgarlar ve Japonlar o kadar iyi çalışmışlardı ki rakipsiz olduğumuz bu spor branşında şanı- pıyonluk yolunda karşımıza tehlıke- li rakipler olarak çıkıyorlardı. kı takımımız dört te yeni sayılabile- cek güreşçi ıle karşılaşmalara katılı- ı t Cd n—.l_— & 0 R yordu. Hele bunlardan 73 kiloda gü- reşecek olan İsmatl Ogan milli for- mayı ilk defa giyecekti. İlk defa mil- N olmanın sporcu haleti ruhiyesi Ü- zerinde yaratacağı ürkekliği de yabı- &, mit Kaplandan muhakkak birer şam- piyonluk beklenebileceğini söylüyor- du. Celâl Atik bu işlerin kurduydu ve hemen her takımın durumunu bili- yordu. Elbette sözleri yabana gtıl- mazdı. İşte hu haftanın sonunda baş- lhvacak olan ve üç gün devam edecek Dünya Serbest Giüreş Şampiyonasına takımımız 41 günlük bir calışma ve Sİ dcn İtalyanlar 5, Almanlar 4, Finlandiyalılar 2, İsviç- reliler 7 güreşçi ile katılacaklardı. Böylece milsabakaya katılanların sa- yısı 70'1 buluyordu. Karşılaşmalar için Mithatpaşa Stadı günlerden be- İ Maclar gece ve gündüz devam . Bunun için ışık tertibatı yapılıyor. bı sın — için yerler ayrılıyo: a dünya- da ilk defa tatbık edllecek yenı ka- ideler gerek hakemlere gerek güreş- çilere tatbikatı ile birlikte öğretiliyor- du. Beynelmilel güreş tederaxyonu- ler olmak uıere 12 dakikaya indiril- mişti. Bundan başka ikinci devrede- ki iki dakikalık devrede yerde iken kol bastı ile Üste çıkmak yarım puan kanndırıyondu Gene rbest G piyonasında ilk defa tat- bik edılecek kaidelere göre tuşla ga- libiyette o puan sayı ile galibiyette 1 puan, beraberlikte 2, tuşla mağlü- biyette 4, sayı ile mağlübiyette 38 fena puan hesaplanacak ve 8 fena punan a- lan güresci tasfiye edilecektir. Bu müsabakalarda — müÜreşçilerimizin en azından dört birincilik ve takım ha- linde Dünya şampiyonluğunu kazan- maları sürpriz sayılmıyacaktır. “Şeytanın Güzelliği” Senaryo Arnıand Salacron Çeviren : Muzaffer GÖKMEN Bütün sinemacıların ve SBe- naryo yazarlarının istifade ede- cekleri bir kitap Kitapçılardan Arayınız AKİS, 1 HAZİRAN 1957