DÜNYADA OLUP BİTENLER lelerde itimadını kazanmıştı. Cezayir meselesindeki e beraber çalışmak fikrine iısındıramamışları Yarış ın fovarileri bu ısımlerdi A- linde tutuyo Tek ümitli nokta imdiye kadar Sosyalistler hlikitme- tin hiç te tasvip etmedikleri Ceza- yir siyasetini -şefleri hükliimetin ba- şında bulunduğu için-sineye çekmiş- lerdi. Mollet'nin hükümetin başından uzaklaşması, Sosyalistlerin hareket serbestisini arttıracaktı. Artık yeni hükümeti Cezayirde daha liberal bir mesi -paradoksal gözükmesi B- men- Ci n Sezar'ı oste' vazifesinden — ayrılması, Cezayirli — milliyetçilere yumuşak davranılırsa, çık- mazından kurtulmak, ihtimal, eskisi kadar zor olmıyacaktı. Birleşmiş Milletler Ne şiş yansın, ne kebap!... B irleşmiş Milletler Güvenlik Konse- dan ve tekrar Süveyş meselesini gö- rüşmek üzere çağrılmıştı. ili i meselesi, Eğer o naya geliyorsa, İngîltere ile aynı fikirde olamazdı. Fransaya göre bu deklârasyon Bir- leşmiş Milletler Güvenlik Konseyinde Süveyş meselesinin halli için ortaya koyduğu altı prensibe aykırıydı. Ka- p un çiş Ücreti ödemesi & J ne razı olmıiyacak, Güvenlik Konseyi toplantı halinde Maksat, prestiji kurtarmak... Nâsır'ın zaferini zımnen de olsa ta- Mısır ın Kanalın meşhur altı prcnsıbo uygun Milletlerin altı prensibine uygun ol- nadığını, Kanalı kullanan Devletlerle Misir idaresi arasında çıkacak ihti- Jâfların halli mevzuunda kâfi garan- tiler ihtiva mediğini Amerikalılar da biliyorlardı. Fakat onlar, İngiliz ve Fransızlardan farklı ol k, me lenın Bırlesmış Mılletler cercevesi dı- ve devamlı bir statlüiye için Nâsırla yeniden müzakerelere gi- rişmeliydiler. Konseyde, İngiltere'nin hararetle Fransayı desteklediği görülüyordu. Hakikaten İngiliz Başbakanı MacMil- lan bundan 15 gün kadar önce A- vam Kamarasında İngiliz armatörle- rini Süveyş Kanalından geçmek husu- sunda serbest bıraktığını söylerken, İngilterenin bu hareketinin Mısırın deklâraqyonunu tanımak mânasına ge ber in şimdi Konseyde Fıanuanın safında yer alıyordu. ve Sov; temsilcilerine göre ise artık l1ve)j meseleqı diye bir me- sele kalmamıştı. Kanal işletmeye açıl- mıştı ve bu su yolundan hergün, bır öncekinden daha yüksek sayıda gemi sağ salim açık denizlere cıkıyordu. Mısırın yaptığı deklârasyon da Bir- leşmiş Milletlerin altı prensibine ta- mamen uygundu. Bu bakımdan, ka- panmış bir meseleyi tekrar eşelemek yersiz olduğu kadar dünya güvenliği için de tehlikeliydi. Amerikaya gelince, doğrusunu söy- lemek gerekirse Amerika da bu da Süveyş anlaşma?lıkınm geri tep- sini hjç miyordu. Mısırın 24 Nisan deklârasyonunun Bırleşmiş nda lıwmış Milletler meselenin en kısa Za- a ve evvelce konulmuş altı pren- sibe uygun olarak hallini temenni et- meliydi. o kadar. Bir bakıma, Amerikanın bu düşün- cesinde haksız olduğu söylenemezdi. Zira Birleşmiş Milletler şimdiye ka- dar önüne gelen dikenli meselelerde başarı kazanamamış, anlaşma yerine yeni yeni anlaşmaz)ıklar yatağı olmuş- imdi bu meselede de daha ileri turuma son verdiği bildiriliyordu. Gü- venlik Konseyi böylece hem şişi, hem de kebabı yanınaktan kurtarmıştı. A.B.D. Sıra savunma masraflarında emsilciler Mecligi Bütçe Komisyo- nu, Eisenhower idaresinin dış yardım programında yaptığı Kesinti- en sonra hükümetin 1957 - 195 yıl B (d yıp ertesi yılın 30 Haziranında sona AKİS, 1 HAZİRAN 1951