— ——— > Z0 —e — YURTTA OLUP BİTENLER e de Kral Hüseyin Bağdat Pı.kı.ı hıkkmdı âatıp tutmaktan vaz- geçmemişlerdi. Paktın garip bir ta- Hhi vardı. Fakat madem ki Amerika rdün hâdiselerinde icabında Orta Doğuda silâhlı müldahalelerde bulun- maktan çekinmiyeceğini ispat etmiş- ti, şu halde ergeç Bağdat Paktıyla imdikinden daha fazla ilgilenecekti. ıltere nöbetı çoktan — Amerikaya ıı—ıl araşi toplantılarında Majesteleri- nin hükümetini temsil edecek olan meliydi. Bu fırsat herhalde kaçırılmıyacaktı. E- sasen Kıbrıs işleri müşaviri Fatin Rüştü Zorlu, Başbakanın yanında bulunacaktı. Dış İşleri Bakanlığının Kıbrıs hakkındaki raporu hazırdı. 35 inci arz dairesi taksim hattı olarak ıhmyordu Böylece Lefkoşe ve Ma- Türk bölgesinde kalıyordu. Rumla.r ise Larnaka ve Limasolu a- lhyorlardı. Lefkoşede -tıpkı Berlinde olduğu gibi - Türk ve Rum bölgeleri teşkil edilecekti. Taksim plânı hazırdı. bu plânı kabul ettirmeye gelmişti. Fakat İngilterenin Adada muhtari- yet denemesinden vazgeçtiği henüz görülmüyordu. Ada Türkleri temsil- cilerinin de katılacağı bir toplantı i- cin zemin aranıyordu Diğer taraftan Ağustosta İngiltere, Türk iye Yu- nanistan arasında yeni bir Londra Konferansı toplamak ta İngilterenin plânları arasındaydı. Yunanlıla.rın böyle bir toplantıya henüz ya ma- Şimdi sıra Yunanistan acaba da yumuşal davranmayı kabul ecek — miydi? Esasen İngiltereyi daha taksim Karaşide Selwy Lloyd'u ikna et- miye çalışacaktı. Fakat taksim pren- sibini kabul ettirmekle de iş bitmiyor- du. Taksim hattının çizilmesi, taksim prensibini silip süpürecek kadar çe- tin münakaşalara yol açacaktı. « Demokrasi Servet beyannamesi illetvekillerinin beyanına tâbi tutulmaları hakkında Mu- halefet tarafından müdafaa edilen kanun teklifi, D.P. ekseriyetinin mu- kavemeti lle karşılaştı Geçen hafta B. en hararetli müns.kı.şalnrdnn sonra, teklif reddo- Jundu. Fakat müzakereler sonunda, bazı D.P. li ve. müstakil milletvekil- lerinin de teklif lehınde rey kullan- dıkları müşahede edil Söz ı.lnn İktidar hatıpleri milletve- — kırı düşeceğini, milletvekillerinin elin- di ki mallar için beyanname alınma- ndan solcu cereyanları kuvvetlene- diye kadar Meclisin bu kadar ağır bir hakarete uğramadığı- nı ilerî sürdüler halefet sözcülerl ise, ispat hak- bir hukuk kının bulunmadığı nizamı- nın kifayetsiz sayılacağını, içtima! zaruretlerin böyle bir kanuna haki- katen ihtiyaç gösterdiğini, İktidar ha- tipleri tarafından ileri sürülen iddia- ların yerinde olmadığını delillere da- yanarak ispata çalıştılar. Ama netice- de teklifi kabul ettiremediler Fakat, dâvalarını kuvvet nmuş birer insan olarak kürsüden indile Yabancı memleketlerde formu Üüzerinde, İktidar Amerikalılar ve Avrupalılar servet beyannamesi ıstemıyorlardı o halde bizde de istemeğe mahal yoktu! Muhalefet sözcüleri, bu fikn çok kolay çürüttüler. Bir kere, böyle bir iddia. hakikatin tam bir ifadesi sayı- lamazdı. Bakanlarını ve hariciye me- murlarını beyannameye tâbi tutan dev letlerin misali karşımızda idi. Sonra diğer memleketlerde, bu teklifin.mak- sadı “İspat Hakkı” ile temin ediliyor- du. “Hırsıza hırsız demek hakkı” bir defa kabul edildikten sonra, beyanna- meye ihtiyaç duyulmayabilirdi. Fa- kat ispat hakkının tanınmadığı diyar- larda, iktisapların murakabesiz kal- ması, kadar mahzurlu bir hukuk! ek- siklik tasavvur edilemezdi. u tez karşılaştırıldığı vakit, ilmi içtihadların teklif sahipleri lehi- ne ağır bastığı ilk bakışta göze çar- pıyordu. Romalılardan başlıyarak bir- çok devletlerin yükseliş ve yıkılış se- beplerini esaslı bir tahlile tâbi tutan meşhur müverrih Gibbon, mes'uliyet sahiplerini Anayasa mürakabesiz bı- raktığı takdirde, hiçbir kuvvetin sui- istimalleri önliyemiveceğini yazıyor- du. Mecliste de belirtildiği gibi, Lord Acton “İktidarların bünyeleri icabı irtikâba mütemayil olduklarını” be- lirterek hukukçuları ikaz ediyordu Dunne, serbest seçimlerin kâfi olma- dığım, bir yüksek mahkemenin de İk- tidarı adım adım takip etmesi gerek- tiğini söylüyordu. Batının demokrasi nizamında, İktidarın müÜrakabesine taraftar olmayan tek bir ciddi müel- lif göstermek kabil değildi. Anayasaya aykırılık omisyonları teklifin reddini iste- meğe sevkeden ikinci bir delil, A- nayasaya aykırılık iddiasıydı. Bu id- dia, ilhamını mantıki bir istidlâlden alıyordu. Ancak Anayasanın 12 ve 2 nci maddelerinde — gösterilen terhibi cezaları gerektiren suçlar müstesna, milletvekillerinin dokunulmazlığı kal- de iktisapları dolayısıyla onlara do- kunulmasına sebebiyet verebilecek her teklif reddedilmeliydi. fin derpiş ettiği muameleler, dokunul- mazlık mekanizmasının işlemesine tekaddüm eden safhalar ndi. Pek âlâ, gelir vergisinde olduğu gibi, ken- dilerine dokunmaksızın milletvekllle- rinden beyanname alınabilirdi. sen beyannam tesbit ameliyesinden başka şey değil- di. Meselâ bir şoför yumruk yediğini milletvekiline dokunulmaksızın tesbit olunabiliyordu. Teklif de, aynı şekil- e, servet artışlarının miktar ve ma- hiyetini teşhis etmeyi hedef tutuyor- du. İktisabın meşru mahiyeti hakkın- da şüphe hasıl olursa, kovuşturma o vakit bahis mevzuu edılebılecektı Kaldı ki, beyanname alınması, cart tatbikata aykırı düşmiyecekti. Her mükellef gibi, yıldan yıla gelir vergi- si beyannamesı dolduran birçok mil- letvekilleri ardı. Lüzum gördüğü takdirde, bütün mükellefler gibi, mil- Jetvekilleri aleyhine de Maliye Bakan- lığı tahkikat ve hattâ kovuşturma &- çabilirdi. Ticaret, sanayi, serbest meg- lek ve emlâk ge elirleri içın milletvekil- eri esasen me — verdiklerine göre, gelir beyanı sistemini kabul et- miş bir hukuk düzeninin servet beya- nını Anayasaya aykırı görmesine hu- susi bir sebep bulunabileceği kolaylık- la kabul edilemezdi. Hem Hükümetin gelir vergisi kn- nununu değiştirmek üzere birkaç vel Meclise bir tasarı sevkettiği bilınmıyor değildi. Eğer o rı ka- bul edilmiş bulunsaydı, kellef mevkiindeki bütün mılletvekillerînln bugün servet beyannamesi tanzim et- mek mecburiyetinde kalacakları ta- bil idi. Dört sene evvel servet beynnı- nt Anayasaya ve hukuka uy, BÜ- ren bir İktidarın şiddetle eskı noktm nazarına cephe alması için mühim bir sebep olduğu düşünülebilirdi. Fakat bu sebep, müzakereler sırasında izah edilmemişti. Hukuk karşısında eşitlik Mal beyam, hukukumuzda bir ye- nilik değildi. Senelerdenberi,me- murlar mal beyannameleri dolduruyor lardı. Eker D.P. liderinin söylediği gi- bi, mal beyannamesi istemek bir ha- karet ise, niçin İktidar yedi yıl zar- fında bu kanunu kaldırmağa teşeb- büs etmemişti. Memur sınıfı memle- kete yaptığı hızmet tahqıl ve kültür, dürüstlük ve fazilet bakımlarından asla milletvekillerinden farklı bir re- jime bağlanmaya lâyık bir zümre teş- kil edemezdi. Kendilerinden istendiği murlar beyannameleri dol- rdi. Bu beyanna- meler dolayısıyla, tahkikat ve takli- bat açılmak ihtimallerine karşı âmme izmeti gören şahsıyetlerden tek bir itıraz sesji yükselmemişti mdi aynı rejımm milletvekillerlne ğini, fakat milletvekillerinden servet- lerini acıklamalarını isteyen bir ka- nun çıkartılamıyacağını söylüyordu. .P. lideri, aynı zamanda, doğru be- anname verilmemek ve gayri meşru iktisapların gizlenmek ieıimal ve im- kânlarından da bahsediyordu.