İMAR HAREKETİ Büyük şehirlerimiz, hummalı bir imar hamlesine sahne olmakta- dır. Her tarafta binalar yıktırılmak- ta, ağaçlar sökülmekte, caddeler genişletilmekte ve meydanlar açıl- maktadır. Bu yazımızda, girişilen geniş faaliyetin ıçtımaı, mali ve İk- tisadi cephelerini kısaca gözden ge- çirmek istiyoruz İmar hareketi tetkik edilirken, ilk dikkat e çarpan nokta, yıktırılan bı- oturanların ani olarak b ralarını boşaltmak mecburıyetınde bırakılmış bulunmalarıdır Mal sa- hipleri ve kiracılar, son dakikay kadar, tasarruf veya işgal ettıkle- me nkullerın m n hüküm sürdüğü bir dev- rede ailelerin başka bir eve ve tacir- lerin yeni bir mağazaya taşınıncaya kadar çektikleri sıkıntıları tahmin etmek güç değildir. Birçok tüccar ve esnaf, ayakları alışmış bir müş- teri tabakasını kaybetmişler ve mu- tad kazançlarından hrum kal- mışlardır. Gayrı menkul sahipleri ve kiracıları hakkında tatl)ık edılen muameleleri muasır zih i ece uygun sayılabıle sıl olabilecek cebrı degışıklıklerden ferdlerı korumağa büyük bir ehem erdiği malumdıır Garp âl n meskenle ğına şüphe yoktur. tanbulda ise, aileler ve dukkancılar, sanki bir yer sarsıntıs gibi, altında barındıkları çatıların birer enkaz yığını haline geldiğini görmüşlerdir. v İnşaat faaliyetinin XX nci Asırda şehirciler tarafından mar" keli- mesine verilen manaya uygun bir karakter arzetmediği de — üzerinde ayrıca durulacak bir husustur. Mu- asır medenıyet anlayışına gore, hal- kın yaşayış tarzını kolaylaştıracak mütekâmil şelıırcılık tesıslerının he- umumiyesini imar mefhumu i- hatini tehdit eden linyit dumanla- rının bertaraf edilmesı, su şebekesi- nin ihtiyaçlarla mütenasip bir hale getirilmesi, kanalızasyon derdıne çar bulunması, trolleyi ve otobüs nakliyatının duzene so- ttı bağ kulması, bınalara telefon hat lanması, ha azının kıfayetsızlı— ğine çare aranması, sokakların te- AKİS, 6 NİSAN 1957 toplanması mizlenmesi ve çöplerin t yarattığı ve nüfuz temerküzünün mesken darlığına karşı tedbir alııı ması imar faaliyetinin esas rob- lemlerindendir. Halbuki bizim ımar hareketimiz büyük şehircilik dâva- larını bir kenara bırakarak bütün gayretinı bina yıkmağa, ağaç Bük- eğe dde açmağa münhasır tutmak İ nşaat faalıyetı, ana ollar ve gosterışlı eserler üzerin eksıf olunmakta ve şehirlerin ha- rap mahalleleri kendi maküs talih- lerine terk edilmektedir. Ankara ve İzmır iş © gıbı miş değil çelerine, gırışıl n inşaat faaliyetinin ehemmiyeti ile mütenasip tahsisa konulmamıştır. — Esa, devlet ve ne de belediyeler, asırların ihmal ettıgı şelıırlerı birer mamureye çe- takate sahıptırler geldi- Kristof Kol.: yumurtası kadar basit lduğu" ve “muhtelif müesse- eler ve arasında koordi- er n yap ld ğı şeklinde mânâsız cevaplarla karşılaşmaktadırlar. ufak icraatını dahi velveleli l)ır pro- d paganda ile aksettiren ıktı arın |- mar hareketine nasıl p bulduğu- nu açıkça bıldırrnekten ç ekinmesi, bir finansman programı hazırlan- madığının delilidir. mi muvazene dışında, ima! r hareketine para temin edebilecek başlıca iki kaynak vardır. Bu kay bağlanması Feridun ERGİN gayrimenkullerden temin edilen ge- lirlerin kıymetlere muvazi olarak yükselmesine zalıırı bir engel teş- kıl etmektedır Bu ıtıbarla, gayrı erinin veya yüz bınlerce lıralık şerefıyelerı ne gay- rı menkul geliri ve ne de hipotek mukabili kredılerle ödiyebilmeleri bahis me Tahakkuk eden erefıyelerın ergeç uzun vadeli tak- sitlere bağlanması ve kiralara zam mak Zzaruretinin hasıl olması, ihmal dahilindedir. Kira zamları hayat pahalı lıgına tesir edecel şerefiyelerin uzun vadeli taksıtlere hareketlerinin lduğu varıdatın teminini geciktirecektir İmar masraflarını karşılamak ti- lere baş vurulan diğer bir kaynak, kredidir. Emekli Sandığında ve İş- çi Sigortalarında, kak sahiplerinin ücretlerinden silerek t planan parala ın yüz mılyonlarca lira tuttuğu — malü par: İşçi Sıgortalarınııı ve Emekli Sandı- ının alacaklarını deli bir enflasyon politikasına dön- mek istidadını haizdir. İmar hareketine, iktisad? şartla- rın müsait olmadığı bir zamanda naklardan birincisi, Tatbikatta, şerefiye tarhiyatı- nın büyük yekünlara erişmesi için bariz bır gayret harcandığı Öze çarpmaktadır. Bazı arsa ve bina sahiplerine yüz binle erce liralık şe- refiye tarholunduğu görülmektedir. Fakat yüksek şerefiye politikasının imar hareketlerini beslıy ecek kadar varıdat yaratabileceğini düşünmek, aşırı bir iyimserlik olabilir. Şerefi- yelerı diğer vergi nevilerinden ayı- ran hususiyet, tahsilatın umumiyet- le tarhiyata nazaran çok duşıık bir seviyede kalm übalâğalı tarhiyata kaza mercılerınde itiraz eden mükellefler çok defa hak ka- zanmakta ve dâvaların uzaması tah- silatı geciktirmektedir Diğer taraftan, mükelleflerin ö- deme kabılıyet de çok defa tahak- kuk e rginin dünunda kalmak- tadır. M sahibi, gayrı menkul kıy- metlerinde lıusule gelen artıştan an- cak satış dolayısıyla faydalanabil- mek fırsatına maliktir. Kiraların kanunla dondurulmuş bulunması, imal olu- nan malzeme, yıkılan yerleri birer mamureye çevirmeğe kâfi değildir. Döviz buhranı ise, ışarıdan bol malzeme getirtilmesini zorlaştırmak hız verilmesi, bir taraftan enflas- yon cereya kuvvetlendırmekt ve diğer taraftan ithalât üzerinde tazyik yaratmaktadır. İnşaat mas- raflarını karşılamak üze ya sürülen milyonlar man metodu olarak seçilen kaynak- ların mahiyeti ve döviz imkânlarına göre ayarlanan bir program bulun- maması, neticenin kalkınma siya- setinde elde edilenden farklı olmı- yacagı intibamı — uyandırmaktadır. önümüzdeki lardan itibaren dış ticaret güçlük! daha ziyade ması, pahalılıgın vehame an- esken buhranının şiddet- eıımesı gayrı kabili içtinap gözük- mektedir