mişlerdi. Okuyup yazma nisbetinin en yüksek olduğu bu ufak devlette, omunıst muvaffakiyeti üzeri u- cak bir meseleydi. Maat ger bolgelerde komünistler, ere nazaran gerilemişlerdi. sen komünistler tatmınk r bir seçim platformundan muhrumdurlar. "B ve , Hindistanın dış polıtıkasının salim bir. yolda bulunduğunu söylemişlerdi; Chou En-lai, Hındıstanın 5 yıllık ik- tisadi planımn medh iyesini yapıyor- stlere satacak mal Sosyalıstlere du. Yal kalmıyordu bunl: oğu ta yerındeyken at degıştırılmez Geçılen nehir Hindistanın 5 yıllık plânı, Cezayir Ahlâk ve adalet eçen hafta Cezayir de 6 aydın ka- n yhinde açılan bır dâva karara baglandı Kadınların üçü Ce- zayirli, üçü de Fransızdı. Fransız ka- dınları da Cezayirli hemcinsleri gibi Fransız hükümetinin kellelerine fiat biçtiği Cezayir milliyetçilerinin sak- lanmalarına yardım etmişlerdi. Cezayir iktisadi ve Sosyal Araştır- malar Enstıtusunde sekreter Evelyne Lavalet eger una suç deniyorsa -, suçunu sakla ordu. Yardıma muh- taç her ınsana yard mda — bulunmak bir insanlık vazifesiydi. O şekilde ye- tiştirilmişti. Aynı şeyi tekrar yapma- ya da hazırı Evelyne Lavalette, vicdanının sesine kulak rdıgı ıçın Yüksek Mahkeme tarafında! hapıs cezasıyla mukafatlandırıldı Dı- ğer kadınlar da ilerine isnad e dilen suçları reddetmiyor ardı. debı— yat Fakultesı talebelerinden Zübeyde ekadur, milliyetçilerin beyannamele- rini teksir ettiğini Saklamıyordu. Su- tiyordu. Her türlü adaletsizlikle mü- içmişti. Adaletsizliğe baş kaldıran Zübeyde Yüksek A- t iki Sene hapisle cezalandırıyor- u 6 kadıma yuksek karakterlı, ı- dealıst kimseler - olduğ şüphe etmiyordu. Kabahat arı, onla- ra öğretilen ahlâk prensipleriyle, ka- ığı prensiplerin aynı kaynaktan gelmemesiydi. ÜUrdün İkinci bir Kral Faruk mu? B dünyasındaki prestiji, Nasırla işbirliği yapmasından dolayı bir AKİS, 6 NİSAN 1957 hayli kırılan ç kra Hüseyin, geçen hafta iâdei ıtıbar yo- lunda oldukça, mühim Bir âiı ürdündeki Amerikan elçisi, genç krâ- Zira Kral Hü- ı. Genç milleşmişti. Fakat karşı pek alaka göstermiyen Hüseyin- Hindistan'da Halkımn 9o 83'ü okuma yazma bilmeyen, milli bir dile sahip ol- mıyan, paryaların dun azad edildi- ği, Avrupa bü deki bir memlekette demokrası mümkün müdür? Eğer Hindistan misali mevcut olmasaydı, Pakistan, Endo- nezya ve Çin'e akla yetinil- seyd; bu sualın cevabı hayır olur- ira Endonezya se- 'güdümlü" bir de- münist Partisi mektedir. Aynı siyasi, iktisadi ve içtimai guçluklerle karşı tarafından gudul- siyi muvaffakiyetle — yürütmekte- anın en müstakar siyasi hayatına sahiptir. Hindistan'da demokrasımn mu- vaffakiyetle yürümesini temin e- den sebeblerin reçetesini vermek zor olacaktır. Bu memleketin her türlü ifrattan kaçınan mutedil yât görüşü, İngiliz idaresi altında bağlı, bisle- 'nun kuv- vetlı şahsıyetı her halde bu mu- vaffakiyeti izah eden sebebler a- rasındadır. erinde ehemmiyetle durulacak diğer bir nokta, mem- leketin temel meseleleri üzerinde si- yasi partilerin aynı gülüşte olması ve hemen hemen aynı hal çareleri- ni istemeleridir: Dış siyasette her: kes Nehru'nun notrahzmını ve beş prensıbmı kabul kt dır En Mü heme! hemen ün par tiler, Hındıs tan cemiy ınm de- mokrat, fakat sosyalist bir düzen içinde gelişmesine taraftardır. A- ğır sanayie ayıran nulmasını istemektedir. Sağcı Jan Sangh Partisi millileştirme yolunda pek Ürdünün gen âdim âttı. aklı selimini övdü. Zira n seyin, 1957 başlarında, Münferit Nâ- şbakamna k arşı cephe ahnış— a binilen devlet ışlerıne DÜNYADA OLUP BİTENLER Demokrasi Doğan AVCIOĞLU ileri gıdılınemesını arzulamaktadır. eş yıllık plânı tasvip etmektedır Sosyalist zihni- yetin kuvvetine Jan Sangh Parti- sinin seçım programı bır delil t ş kil etmektedir. Bu sağcı parti, araftan okuz erin kutsıyetıne ha- lel getirilmemesini ve boşanmanın yasak edilmesini isterken, diğer taraftan ışçılerın sosyal sigortaya lemelerini, ılyonerlerın devlete mecburı istikrazda bi masını, mülkiyetinin tahdı- dini, anayasanın herkese vermeyi garanti etmesini , ileri sürmektedir. Sosyalist partilere gelince, hükümetin sosyalizm lunda bıra daha hızlı gitmesini talep etmektedirler. İşçilerin pat- ronlarla birlikte, eşit haklarla fabri- kaların idaresine iştiraki ve zirai kooperatiflerin ; geliştirilmesi yo- landa iktidarı daha enerjik dav- Kısa- münist Partisi h tatörlüğü reddeden tanda, içtimat adalet, plânlı iktisadi ge- lişme herkes tarafından benimsen- İ illi edir. Çok partili girmiş az gelişmiş bir memlekette, hızlı iktisadi kal- kınma ve kalkınma külfet ve ni- metlerinin adilâne taksimi fikri, hiç degılse başlıca siyasi partiler tarafın enimsenmedikçe de- mokratık hayatı iktisadi ve sosyal terakkiyle atbaşı yürütmek çok güç, belki de imkânsız bir iştir. Diğer taraftan, az gelışmış memle- ketlerde demokr Batı Avrupa- n farklı olarak daha baş- langıçta, sosyal olmak zorundadır. İ i yeni uyanan mılyonların arzularına cevap ve- ren bir olamıyacaktır. Halen Batı sıyası sıste minin iktisadi ve sosyal meselelerını halledebilece- ğinden şüpheye düşen azgelişmiş memleketlere mensup yürüten Hindistan'ın muvaffakiye- ti aynı zamanda Batının komünizm üzerinde bir zaferi olacaktır. de beliren bu âni basiretin faili kral- dan çok, kralın yeni akıl vericileriy- Eski başbakanlardan Ve Topline petrol borularının siyasi müşaviri Sam ai ve kayınbiraderi zengin banker Ha Kralın genç gözünü açmışlardı Dikkât etmezse taht ve saltanatının yerinde yeller e- n © rdi. Bu iki siyaset adamı seçimlerdeki 21