KİTA (Gustave Flaubert'i ın romanı, ren: Tahsın Yucel Buyu Boy. Ekin Basımevı İstanbul - 1957. 351 sayfa 400 üyük Fransız uslupçusu Gustave Flaubert XIX. Asrın dünya edebi- yatında en büyük iz bırakmış yazar- larından birisi, belki de bırıncısıdır 1821 - 1880 yılları arasında yaşıy: bu orijinal romancının adı hatırlandı— ğ elen ilk eseri "Madama Flaubert, insanların rek fikri, gerek ahlakı sefaletlerini ehil bir psikolog gözüyle incelemiş, canlı, renkli ve ahenkli uslubuyla şaheserler yaratmıştır. İşte " Bovary" bu şaheserlerden biridir. nefret eden, şekıl içinde kıvranan sayılabileceği a tamamen objektif akı— eser lerıne kendisini sokmayışı ıle de naturahst kabul edilebilir. Ama e şunu kabul etmek gerektir kı Gustave Flaubert ekoller üstünde kalmasını ve dev eserler vermesini bilmiştir. Gustave Flaubert bilhassa "Madame Bovary "si ile Türk okuyucusunun ya- bancısı değildir. Bu eser 1939 yılında Ali Kâmi Akyüz tarafından dilimize çevrilmiş ve Hilmi Kitabevi tarafın- dan yayınlanmıştır. üyük bir rağ- bet görmesi üzerine de aynı müterci- min aynı tercümesi 1942 de yeniden yayınlanmıştı. Tuhaf bir tesadüf e- seri olarak rahmetli Ali Kami Ak- yüz'ün tercümesinin baskısı da ge- ne Hilmi Kitabeyi tarafından, Varlık Yaymevı tarafından yayınlanan ter- çevi- Yayınları aynı günler- de piyasaya çıkarılmıştır. (368 say fa, metin dışı 8 resim 500 k Is— bul, Hilm Kitabevı) rlık Yayınevinin Büyük Eserler Kıtaplıgının ilk kitabı olarak yayın- ladığı " " dilimize Tahsin Yücel tarafından ve mümkün oldugu kadar itinalı bir dille çevril- miştir.' Ali Kâmi Akyüz'ün daha mu- hafazakâr diline karşılık Tahsin Yü- cel daha atak ve daha duru bir Türk- çe ile "Madame Bovary"yi dilimize çevirmiştir; Yazıldığı yıllarda Frânsada büyük gürültülerin kopmasına sebeb olan ve ında devrin P savcısı tara- itabın yeni tercümesini .okuyucularımıza sağlık veririz. ESKİ TOPRAK (Behçet Necatigililn şiirleri. Yayınları, Yeni Türk şiiri se 26. Ekin Basımevi, İstanbul - 1956. 80 sayfa, 100 kuruş) Be çet Necatigil, "Eski Toprak" adlı dördüncü şiir kitabındaki şi- irleri ile de gösteriyor ki şaşmaz ve degışmez bir hava ve biçim içine gir- miştir. 1945 de yayınlanan ilk kitabı AKİS, 6 NİSAN 1957 Varlık N PLAR "Kapalı Çarşı"dan bu ,yana Necatıgıl 1951 de yayınlanan "Çevre'si, 1953 de yayınlanan "Evler"i ile şiirde hep belirli bir gayeye doğru yönelmiştir. "Eski Toprak" ise Necatigilin şiirde aradığı şeylerı bulduğunu gösteriyor. Behçet Necatigilin neyi aradığını an- lamak için kitabındaki 41 şiire bak- ak lâzım. Bu şiirlerin hepsınde de -öbür kitap- larında da olduğu gibi- müşterek bir nokta var: Kuru ve muttarit bir eda. Hemen hemen hiç gülmeyen, güldü T- meyen hatta tebessum bile ettırme— yen bir hava.. ibi katı m ralar ve titiz, itinalı bır dil... orgunluk, yalnızlık cansıkıntısı, bezginlik, korku, hayat ve geçım gaılelerı ölüm... igil "Eski Toprak"- takı şiirlerinden birisinde gülüşlerden in, ninelerin, sev- diğini elinden tutan bir delıkanlının n 0 uyuyan bir çocuğun, nişanlı bir kı- zın, yaşlı bir insanın, iki anı evli insanın evde kalmış yaşlı bır kızın gülü şlerı Şair her kadar şiiri- n a "Gülüşleri" demışs d şi- irde 1fade edılen kahkahadan, gülme- e: k t mler. Ama Nec tıgıl - Özünde Ve d linde bunlar bile öy- le acılaşmış tebessümler ki şaşarsınız. ecatigil, şiir dünyamızda k. ramsar, kötümser şiiriyle ayrı bir yer tutuyor. Bu bakımdan kitabının üze- rinde durup yalın mısralar arasında bu kotumserlıgın bu karamsarlığın nedenini aramağa değer. Muhtemel- dir ki zaman Zaman o mısralar ara- sında kendinizden de birşeylere rast- larsınız. Hem de e şairane sayıl- mayacak bir şekılde ifade edilmiş ola- Behçet Necatigil Acı Şiir rak. İşte Necatigil'in zaafı da, mezi- yeti de zaten bu noktada toplanıyor: Şairane olmamak. DEĞİŞİK GÖZLE (Necati Cumalı'nın hıkayelerı Var- lık Yayınları ayecileri seri- Ekin Basımevı İstanbul - 1956 80 sayfa 100 kur Necatı Cumalı Yeni Turk şiirinin öncülerinden, yabana atılmıyacak bir şair olarak edebıyat tarihlerimiz- de yer alacak bir imzadır. "Kızılçullu Yolu", "Harbe Gıdenin 'Mayıs Ayı Not , lık", "lmb tla Gelen adlı şiir kitap- ları edebiyatımızda hece vezninin iz- mihlale ugradıgı günlerden bu yana yazılmış yeni Türk şiirinin güzel ör- nekleri ile doludur “Kızılçullu Yolu"- ndaki Günaydın, Bilir misin, Ölüme Yalnızlığa Dair, "Harbe Gi denin Şar- kıları"nda Ölüme akın Şarkılar, Bi- zine Kışlası Taştan, Kış Guneş "Ma- yıs Ayı Notları"ndaki erçe Kuşu, “Güzel Aydınlık"taki Kara Batak, Her dilde türkülerin meram İ; Gulerın Aşkı, Uçanalı Zülfikâr Beye Ağıt, Irgat Karısının Türküsü, "İm- batla Gelen"dekı Güler için yazılmış şiirler her halde hafızalardan kolay kolay çıkmıyacak şıırlerdır Necati Cumalı iyi bir nedense pek çok e ebıyatçımız gıbı Necati Cumalı da yalnız şiirle yı mek istemez. Edebi atın başka dalla— rında da eserler verir.. Nasıl Orhan Melih Cevdet, Ziya Osman, Ca- hit Sıtkı Sabahattin Kudret şıırlerı— nin yanında hikâye ile de uğraşmıa- larsa, hikâyeler yasmış hatta kitaplar yayınlamı larsa, umalı da aynı şekilde şıır kıtaplaı'mın yanma- sında çeşitli mecmualarda hikâyeler de yayınlamış ve hikayeci olarak da kendisine bir isim temin etmiştir. "Değişik Gözle" adlı hikâyeler cildi Necati Cumalının ikinci hikâye kita- bıdır. 1955 yılında da Necati Cumalı çeşitli mecmualarda çıkmış 16 hikâ- yesini bir ciltte toplamış ve "Yalnız yayınlamıştı. Degışlk Gozle 'de ise 9 hikâye var. k Gözle"de yer alan hikâye k bir hatıra çeşnisi taşıyor. Hi- kâye lerın hemen hepsinde hikayeci de yer alıyor. Mekân ise daha çok İz- 1r ve havalisi. Yani yazarın yaşadı- yerler. Necati Cumalı hikâyelerin- de oyle çok iddialı laflar etmiyor. Ale- lade, gündelik hâdiseleri ele alıyor Sade bir anlatış çerçevesi içinde, ha ziyade ferdiyetçi bir gözle hadıse— lere bakıyor. Hıkayeleı'ını bir çokları- nın yaptıkları gıbı zorlama bir cemi- yetçilik kaygısı ile yazmıyor. Böyle biriddiası yok. Böyle bir iddiası olma- yınca da seçtiği mevzuya uygun bir teknik kullanıyor. Biraz da şaırlıkten gelme şiirli bir hava içinde kadın kek münasebetini, okul hatıralarım mahalle komşularını gençlik hikâyı lerini rahatça anlatıveriyor. Oku da pek sıkılmıyor doğrusu. Okuyucu da yazarla birlikte bir şiir, bir hayal havası içinde yüzüp duruyor. 23