ÇALIŞMA İŞ UYUŞMAZLIKLARI emleketimizde ışçılerle işveren- ler arasındaki ünasebetlerin ayrı tür kanunla düzenlenme si ihti- yacı duyulduktan sonra bu münase- betlerden doğacak uyuşmazlıkların çözülmesi için de çeşitli yollar t bit edildi. Evvelâ işçilerle işverenler arasında doğacak her türlü alacak minat dâvalarına bakma Mahkemeleri kuruldu. Bun- dan maksat bir taraftan, yalnız bu nevi davalara bakacak olan mahke- melerin süratli bir şekilde karara varmalarını, diğer taraftan da bun- ların birer ihtisas mahkemeleri hâ- line gelmesini sağlamakt dairesinde dâ- melerin gerek Umumiti hükümler davalarının çabuk netıcelendırılme- mkânsız kılacakt r yan dan hakımlerın ıstıklalıne ve temı- natına rağmen kanun vazıı nedense bu hkemelerdekı hakıml erin ya- nına bır işçi, bir de işveren üye koy mayı uygun bulmuştu. Güdülen ga- mahkemeleri birer ilıtisas mahkemesi haline sokmak ışçl rin mahkemelere karşı gü- venini arttırmaktı Bununla beraber mahkemeler sa- dece alacak ve tazminat dâvalarına laşmazlıklar doğ- k "i şartlarının değiştirilmesi" istekleri larak sıfla ndırılabl rdi. İş sa- atlerının g' muhtelif kısımla- rına taksimi, arttırıl ması veya azal tılması, ücretlerin indirilmesi veya sıhhı şartla- vs. gi- arttırılması, işyerinin rında değişiklikler yapılm bi karşılıklı isteklerin ıncelenıp ka- rara bağlanmasını kanun vazıı mah- kemelere götürmek istememiş, bun- ları "İdarı" yollarla halletmeyi, ter- cih etmişti, XVIII Asrın lıberal devleti fert- ler Arasındaki her türlü münasebet- lere ve anlaşmazlıklara karşı “se- yirci" kalıyordu. t bu münase- bet ve anlaşmazlıkların bilhassa ik- tisadi sahada doğurduğu neticeler karşısında liberal devlet "müdahale” lüzumunu gittikçe daha fazla duyu- yordu. Günkü bu münasebet laşmazlıklarda haksızi lıga ugrayan nıfi.. Bu dışındaki zümrenin kendi lehıne ve dıgerının aleyhine o0- larak hergün biraz dah elişmes gelişmesini de işçi sınıfının mahrumıyetlerı bahasına sağlam sı aklı başında herkesi düşündür. ğe başlamıştı. Geniş halk kıtlelerı AKİS, 6 NİSAN 1957 çoğunlukta olmalarına ve seçimler- de de çoğunluğun reylerini alanlar iş başına gelmelerine rağmen hükü metler, her ne hikmetse, daima var- lıklı bır azınlıgın eline geçmişti, Fa- t bu azınlık ilelebet geniş halk kutlelerını baskı altında tutup hak- larını yemeğe devam edemezdi. kümeti kendilerini bu azınlığın tesirlerinden ve baskısından gittik- çe kurtarıp taraflar arasında "ha- kem" rolü oynamağa başla Harbinin bütün sefalet ve kendine zaruretini m XX. Asır Bir Dünya memleketlere getirdiği işsizlik. Batı cemiyetinin bir çeki düzen vermesi ortaya çıkarmıştı. Faşiz : atı. cemiyetinin — bozukluklarnı, III Asrın sıyası ve iktisa- ağa devam ZU - yaşa edilmesinde buluyor ve ünya SÖZ e yeni bir düzen teklif ediyordu. B düzen, topr: e istihsal vasıtaları mülkiyetinin ferdiliğ uhafaza ediyor, çok partili siyast hayata s veriyor ve alışa ınıflara partinin a daha iyi çalışma ve yaşa şartları vaadediyordu. Böy- lece lıberal -kapitalist cemiyet, kö- tuluklerınden sıyrılıyor ve iyi taraf- ları ile muhafaza ediliyordu. İlk ba- kışta bu "düzen' gelm memleke Devlet bılhassa Iktısadı hayatın ida- resinde, işverenlerle işçiler arasın- da "mutavassıt" bir "hakem" rolü oynamağa başlamıştır. Bize de iş uyuşmazlıklarında “tahkim" usulü bu yolla girmiştir. Böylece Turkıyede devlet İş uyuş- mazlıklarınd emeli ile "Hakem Kur lları mey- dana getirmişti. Fakat tatbikat bu usulun artık eskımış ve verimsiz ol- ediyor! . İl Hakem Kurulları devletın tesır ınden ken- dilerim kurtaramamışlardı. Bu yüz- den ışverenler ve işçiler herhangı bir uyuşmazlığın çozul için “Hakem Kurulları"nı kanunun tes- bit ettiği müddet içerisinde toplan- mağa zorlamak imkânından mah- rumdular. İş bununla selelerı aylarca sürüncemede bırakı- yorlar ve çok defa da işçilerin hak- h taleplerım reddedıy rlardı. Hal- buki kanun bir iş uyuşmazlığı kesin karara bağlandıktan sonra 6 ay geçmedikçe yeniden bir uyuşmaz- lık çıkarılmasına müsaade etmiyor- Kurullarının toplanama- mede bırak- uyuşmazlık çıkarma üzden suya düşmüş oluyordu. Hakem Kurulları ucretlerın art— tırdılmasında çok ha sis" davr: yordu. O kadar ki, birçok hallerde Adil AŞÇIOĞLU yaptıklar) zamlar sadece asga- ri ücret komitesinin tesbit etti- ği seviyeye çıkmaktan ibaret ka- lıyordu. Halbuki asgari ücretler üşüktü ve bunlar yordu. seviyede kalmalar ı hiç te övünül bir hareket değildi. Maharet bu as- gari ücretin üstüne çıkmaktı. Asga ri ücretin altındaki ucretlerın tesbıt edilen seviyeye çıkarılm:; ağ- lamak, Bölge Çalışma Mudurlukle- rinin vazifesiydi. Işç' iler İl Hakem Kurullarına, ücretleri tüne çıkarılmasını istemek için git - meliydil Ş ıler hur ve diğer vatandaşlar gıbı butun haklara sahiptiler. Fakat rtlarını degışt ve mukadderatlarına ellerınde değildi. Hiç olmazsa bugu- edinilen tecrübeler bu tıceyı verıyordu. Kanunlardaki gu- zel ve tatlı lâflara rağmen işçiler ömürleri boyunca kötü şartlar al- tında çalışıp hayatlarının sonunda a borç içinde her tü ardım ve alak dan mahrum oluyo rlardı. Ço- cuklarını okutmak, sinema, tiyatro, r gibi kültür nımetlerınden, seyahat etmek imkânından ma bulunuyorlardı ordi x © B Z Z. - bakkallık veya kasaplık hatta işpor- tası ile ticaret yapan diğer vatan- daşlar bütün, imkânları hem de kısa zamanda elde edıyorlardı Çalışmak- sa işçiler deniz üstünde ve altında, toprak üstünde ve altında, atölye ve fabrikalarda hem de canlarına kıya- sıya çalışıyorlardı kendileri için lütfen tesbıt edılen B i" ücretle yetinmekti. Hal- birçok vatandaşlar değil as- gari, tesbit edilen azami kârlarını icabında arttırabili- tün vatandaşlara verilmişti. Bu ara- da işçiler uyuşmazlıklarını "grev"- le halledebılıyorlardı Fakat Türki- yede işçiler bundan mahrum bulu- "hakem kurulları", "iş- çi evleri", sigorta yardımlarının birazcık arttırılması gibi "oyun- cak" hediyelerle avutulmak isteni- yordu. Fakat Türk Işçisi de artık bundan bıkmış ve hakkın İ debileceğine inanmıştır.