TİYATR O Uçüncü Tiyatro Eğlencelik Tiyatro eçen haftanın sonunda Cumarte- si gecesi, Üçüncü Tiyatrodan çı- kanların arasın a bul kısa bi lu, şişman bir şahıs, sinirli yanındaki dostuna şöyle "Biz Devlet Tiyatrosunun koyduğu her piyesi seyretmeyi vazi- fe sayıyoruz da onlar neden bu ilgiyi İ kendileri Bu seyir- lunan kısa bo; sinirli cinin yerden göğe kadar hakkı var- dı. Hakikaten bu alâkasızlık en bü- yüğünden en küçüğüne kadar Devlet Tiyatrosunun bütün uzuvlarında gö- rülüyordu ir kere bu aksayışın görülen başl ca sebebi çimindeki dikkatsizlikti. dan en gencine kadar tiyatroyla ilgi- li herkes "Tıyatro, bir kültür, bir e- ğitim vasıtasıdır" derken, hattâ daha da ileri giderek "Tiyatro bir kürsü- dür" diye bağırırken Devlet Tıya ro- sunu but ün uzuvları elbirliğiyle ti- yatroyu basit bir eğlence vasıtası ol- maya doğru götürüyorlardı. Öyle ya. Seçilen, oynanan piyesler meydanday- dı. Bu sene oynanan piyeslerden te- lifleri bir yana bırakıp tercumelerı alalım. Önce "Yaz Bekârı" Sadece halkı gül ldurrnek için yazılmış bır pi- yes, dördüncü sınıf bir Broodway ko- medisi... Sonra bütün munekkıtlerın ağız bırlıgıyle kabul ettikleri gibi olan "Bir Yas- ılk bakışta tıkta"; arkasından Thront der'- in önce "Yonke ecimevi" adıyla yazıp da beğenmediği sonra a bir çok düzeltmelerle uchmaker" a- dıyla tekrar pıyasaya sürdüğü, gene de en kötü pıyesı olduğunu kabul et- Çopçatan gibi biç bir şey söy- lemeyen bır iyes.. Nihayet 30 Mart çüncü Tyatroda Ooynanan, boşluğu bakımından da ötekilere taş afir" bütün bunlara tuz Piy seçimindeki bılgısızlık ve dıkkatsızlık meydanda, komedileri oynarken Devlet Tiyatro- su ıdarecılerının bir tek . izah yolları vardı: Gişeyi de kurtarmak zorunda olduklarım soylıyeceklerdı. Ama bu a düpedüz seyir ka birşey degıldı. oynanan "Yağmurcu" gibi — kuvvetli bir piyesin her gece dolu salona kar- şı oynaması, bu iftiraya en güzel cevaptı. Devlet Tiyatrosundaki alâkasızlık sadece Edebi Heyet çerçevesi içinde kalmıyordu. Bu hal, piyeslerde rol ve vazife alanlara da sirayet etmişti. İ ert zamanında Tatbi- esinde oynanan piyeslerin hazırlanışındaki ciddiyete hasret kal- mıştı. O gece Uçuncu Tiyatroda oy- nanan "Misafir" piyesi hazırlanıştakı cıddıyet fıkaralıgının en güzel örne iydi.. "Misafir", acele hazırlanmış 24 bir piyes havası içinde başladı ve bit- ti. Davetsiz "Misafir" çüncü Tiyatroda "Üçüncü Selım pi- Bir kaç gün içi Alman piyesi apar topar afişe çıkarı- hverdi. Piyesin beklenmedik bir za- manda afişe çıkarılması daha başlan- gıçta hazırlıgı aceleye gelmi yes olduğu orkunun , Fritz Schwiefert adlı bir Alman yazarının neden zdığı, ne- den Edebi Heyet tarafından seçildiği neden oynandıgı güç anlaşılacak Bu ün hıkaye :Üç bekâr erkek kardeş-Ludwıg (bır doktor), Kari (bir ) bır evde oturmaktadırlar. Günün üçü de birer kadına âşık olurlar. Daha doğrusu oyun ılerleyınce seyircilerin de anladığı gibi uçu d bir kadına âşık olurlar. Kadın üçüne de kendir! ayrı adlarla ve çayrı karakterler ıçın- de tanıtıyor. inci perdede kadın, ve bit* p aynı gece içinde, üç kardeşin evinde, üç kardeşin üçüyle de ayrı ayrı saat- lerde buluşuyor. Ta bıı bu, bir komik yaratmaya yetiyor. Yazar d: elınden geldiği kadar bu havadan faydalanıp, — seyircisini güldürmeye çalışıyor. Üçüncü perdede kardeşler durumu anlıyorlar. İkinci perdedeki hâdiseler bir de onların ağızlarından tekrarlanıyor. Bu da biti nce bu olan- lara bir kulp mak ic. ettiğini da anlayan yazar, sankı seyırcıye ta- VİZ verırmış gıbı tutuyor bir güzel bu kulpu tal eğerse bütün lıı- kaye neymış bılır misiniz?. Bu küi hanım, bir gün sonra evlenecek- mış de mustakbel kocasına ihanet et- emek için, erkeklerden gelecek felâ- ketlere karşı kendini aşılıyormuş. Fakat üç adam üç kadına âşık ol- duysa, bu kadın onlarla alay ettiyse, maksadı erkek felâketine karşı aşı olmaksa bundan bize ne, tiyatroya Bu piyeste de mevzuun hafifliğine rağmen hıç degılse “Bir Yastıkta"da olduğu gibi ince, esprili dıaloglar a- ramak da boşuna.. Plautus'un oyun- cubaşısından bugün Brecht'e gelince- ye kadar kullanıla kullanıla eskitil- miş bir oyun içinde oyunu idare eden kişi," "Misafir"in Jean'ı kadar hiçbir aman kötü ve lüzumsuz değildir. Yazar sâdece başı sıkıldıgı zamanlar- a r. zaman aşımı ışıkları yakıp söndürerek de seyii rcı- ye rahatça anlatılabılı di. Kısacası "Misafir" pıyesıne tıyat- ro dıye gıd nler hoşça vakit geçirme- ye bıle razı olmalıdırlar. "Bir Yastık- ta"da Bekârı"nda hiç değilse bunu bulnıuşlzırdı "Misafir" de bunu da bulabilecekleri şüphelidir. Oynıyanlar yesi sahneye Ertuğrul İlgin koy- muş. Piyesin gerek sahneye ko- nuşunda gerekse oynanış; ında ir tutukluk, bir oturmamışlık var. Hızlı olması gereken tempo, zaman zaman takılıyor. Oyuncular verilen mizan- senlere oturm: mışlar Replıklerını bıle dog dürüst ez- nerlıyemeyen oyuncular Si - ıyorlar, kulaklarını kulıse dikiyorlar. c Neticede sahne- aklarımıza bir yığın mânâsız SsÖZ yıgını gelıyor. Ertuğrul İlginin — rejisinde hıçb r hususiyet yok. Rejisör verdiği misim senlere de oyuncuları zamanla sıkıştırıldığı hissi uyanıyor. "Ya murcu" nun unutulmaz zie'si Yıldız Akçan, Kadın da "Misa- fir" piyesinin temsilindeki — savruk havaya ayak uydurmuş. Bir perdede AKİS, 6 NİSAN 1957