inkişafı için neler soruyordu. Fethı Çelikbaşın suallerini Başba- kan adına iki bakan, Maliye Bakanı Hasan Polatkan ve İşletmeler Bakanı amed Ağaoğlu cevaplandırdı meler Bakanı Same konuşmasından şimdiye kadar harice ihraç İler mikdarı 8.991 tondan ibaretti ve bu yüzden uğranılan zarar 6 milyon lirayı buluyordu. Şekerin ihraç sebe- bine gelince, son aylarda istihsal is- tihlâk mikdarını aşmıştı ve memleke- tin döviz ihtiyacı aşikârdı. Hükümet dünya şeker piyasasına işte bu sebeb- düşünüldüğünü le girmişti. İşletmeler nı şeker ihracatçısı bir memleket olmak pro pagandasından bahsetmedı Turkiye- nin ihtiyacından fazla şeker eden ve bunu dış memleketlere ihraç ederek döviz temin eden memle- ket olması, D.P. için elbette büyük bir iftihar ve propaganda vesilesi teş- kil edecektı ma şu Zzamlar yapıl- mış olm işletmeler Bakanının — cevapların- dan dolayı en büyük hayal kırıklığı- na ugrayanlar pancar ekıcılen oldu. Same ğaoğlu eclis kür: susun 6t pancar fiatlarına evvelce zam - mış olduğu için, şeker t'ıatlarındakı son yükselmenin müstahsile intikali- nin düşünülmediğini söyledi. İşletme- ler Bakam bu arada hayvancılığımız için büyük bir müjde verdi: Pancarın şeker haline gelmesi esnasında kalan artıkların — kıymetlendirilmesi — için İsviçreden yüksek evsafta sığır ge- tirilecekti. Kısacası yonca bitecek, hayvancılığımız da inkişaf edecekti. Fiat politikası şletmeler Bakanından sonra söz a- lan soru sahibi Fethi Çelikbaş, se- bebi ne olursa olsun, şekere yapılan zam nisbetinin çok yüksek olduğunu ye bunun vatandaş butçesınde tesir husule- getireceğini belirtti. K samların sebebi şeker ihracı ise daha az zararla satış yapmak imkânının mevcut olduğunu ve bu zararın istih- lâk resmmden arşılanmasının daha doğru olacağını söyledi. Şekere yapı- eticesi olarak "fa- kir ve fukaranın en mübrem ihtiyaç maddelerinde" yükselmeler oluyordu. sasen bir maddeye yapılan zammın diğerlerine sirayeti pek tabii bir hâ- diseydi. Türkiyenin 1 No. lu dâvası şüphe yok ki fıat politikası iydi. Bu arada finansman politika- sıyla da ilgilenerek fiatların muay- i ması Zarureti hükümetin müstakar . yoktu. Bu hal mesele- i kolojisi hangi tesirle- ri uyandıracağı düşünülmeliydi. 22 CEMİYET ortman Bir yudum kahvenin hatırı llah çırkın talihi versin sözünün arlar için varid olmadığı bit- tecrube anlaşıldı Zira memleketimiz- e yeni bir hayata başlamak için im- kânlar be acar kızları ara- sında "Devlet kuşu" en çirkininin değil, en güzelinin başına kondu. Sa- rışın bir Macar dilberi olan Laura anko geçen Pazar günü dört büyük kurucusundan biri olan Refik Koraltan'ın iltifat ve ıhsanına nail oldu. Kurucu, Laura anko' himayesine aldığını ilân etti ve sarı— şın Macar dilberi Sirkecideki misa- firhaneden ayrılarak Ankaranın yolu- nu tuttu Herkese kurucu himayesi çıkmaz ya, mülteci kampındaki diğer Ma- car kızlarına da birer birer normal kısmetler çıkmağa başladı. Bunların bilhassa birincisi anormal bir süratle neticelendi, İlona adında bir kız ken- dileriyle röportaj yapmaya gelen bir mez aşka retle türlü vaatlerle Macar mülteci- lerinin içinden en kıymetli elemanla- rı kendi memleketlerine celbe çalışan Avrupa milletlerinin karşısına hangi sloganla çıkabılecegımız u: Onların 'geniş ticaret imkân- ları" yuksek ücretli ışler ayat zlugu vesaıre gibi yemlerine mu- kabıl biz de hudut kapımızla "kolay izdivaçlar" lavhasını asabiliriz. İstanbul — valisi Ord Prof. Dr. Fa 'n Kerim Gökay geçen hafta n Roll mevzuunda resmi selâ- hiyetlerını Rock'n Roll'culara par— mak ısıtacak bır çeviklik ve elasti- kiyetle kullan Spor ve Sergi rayında, yapılmasına önce izin verilen Rock'n Roll müsabakasını sonra ya- sak etti, akabinde. tekrar izin verdi. aşkan Eisenhower'in "Kaynatma" temsilcisi Mark ortman basın toplantısında eskidenberi pek sevdi- ği Türk kahvesine kavuşacağı için çok sevindiğini söyleyince muhabırler— iri, "Aman efendim, ona biz siz- den fazla hasretiz" dedi. Bun an son- r. Bortman İstanbulda kaldığı bütün müddet zarfında kendisini zi- yarete gelen her Türkün kalbini misa- firlik prestijiyle — tedarik edebildiği Türk kahvesinden fincan fincan pi- şirterek kazandı e Kanunlarımız ilerledikçe — bizim memlekette dünyada görülmemiş şeyler olmağa başladı. Milli Korun- ma yuzunden magazasındakı şapka- mak — mecburiyetinde kalan bir tacir, kapısının önünde ruk olan halka bütün şapkaları sa- tıp bitirdikten bir kaç saat sonra kalp sektesinden ğldü. İstanbulluların — ticari — kurnazlıkta ayserilileri eride — bıraktıkları geçen hafta Hilton'da cereyan eden bir hadiseyle sabit oldu. Otelde kalan bir Amerikalı kadın gazeteler vasıta- sıyla muayyen evsafta bir iki kedi satın almak istediğini ilan edince otel kedi satıcısı istilâsına ugra ı. Lakin getirilen kedilerin çoğu sokaklardan toplanıp kurdeleler filân bağlanarak göz boyayacak hale getirilmiş uyuz şeylerdi. Hele bir kedici göz yerine . kediyi boyamayı akıl ederek Ameri- kalı kadına parmak ısırttı. rezılya Doktorlar Birliğine men— onbiri kadın olmak üzere mııkı doktordan mürekkep bir heyet iyeye de uğradı. Seyahatlerinin ayesi her memlekette tıbbi temas ve tetkikler yapmak. Heyet mensupla- ının emleketımızde bulundukları müddetçe bu işi fazla ciddiye alm yacakları umulmaktadır. Zira lçtımaı -Sıhhi tedbırlerımıze erdirmek için gereken n sarfe- der de rahatsızlanırlarsa arayacakla- rı ilâçların bulunacağı çok şüphelidir. AKİS, 23 ŞUBAT 1957