YURTTA OLUP BİTENLER yapılan yarın milletvekilinin kendisi- ne yapılacak, onu elleri bağlı olarak parti liderinin kucağına atacaktı. Menderes antidemokratik yolda gru- bunu alet diye kullanarak ilerlemek niyetindeydi. Fakat buna bir k: g milletvekillerinin topyekun itham al- tında bırakıldıkları yolundaki iddiası ise kimseyi inandırmıyacaktı. Hele "hesap soracağız" lâfının bir korkut- ma vasıtası diye kullanılmak isten- mesi büsbütün garipti. Hesabı acık olan, hesap sorulmasından niçin çe- kinecekti? Proje buydu, fakat pro- jenin tatbik imkânı pek yoktu. Zira bırakınız milletvekillerini, bu eski- miş edebiyatı kabinenin bir çok aza- sı dahi tasvip etmiyordu. nenin bir programı vardı. Program- da simdi söylenenlerin tamamiyle ak- si taahhüt olunmuştu. D.P. grubu da bunu elbette müdrikti. Fakat Mende- res, tekliflerine sanki büyük kütle- lerden selahiyet almış gibi bir hava vermeğe çalışmak için bu şenlikleri tertıplemıştı Şenlıklere katılanlar ise bir kaç gün evvel Osman Bölükba- şıyı avuçlarını patlatırcasına alkışla- yanlarla, Kasım egi omuzlarından indirmiyenlerin aynıydı. Aynı adam- lardı. Hiç kimseye selahiyet vermek niyetinde de değillerdi. Anayasamız- da referandum usulü yoktu. Millet hükmünü seçimlerden seçime reyiyle ifade ediyordu. Meclis önümüzdeki haftanın ba- sında açıldığında, D.P. Genel Başka- nının projelerini tahakkuk safhasına koymak için faaliyete geçmesi kuv- Cüret veren kalabalık Yerilen red cevabı S enlikler sırasında bazı bakanlara da söz almaları teklif olunmuştu Bunların basında Prof. Fuad Köprü lü ve Nedim Ökmen geliyordu. Fa- kat teklif reddedilmişti. Bu yüzden- dir ki Adnan Menderes günlerce tek başına nutuk vermek zorunda kal- mıştı. Bakanların çoğu antidemokra- tik veçhe taşıyan kanun tekliflerinin altına imzalarını atmıyacaklar, bu- nu yapacak yerde çekilmeyi tercih e- deçeklerdi. İçtimaatı Umumiye Ka- nununa açık hava toplantılarının men'i hakkında bir hüküm ilâvesi dü- şunuluyordu Fakat bunu bir hükü- t teklifi olarak muşterek mesuli- yetle getirmeyi istemiyenler mevcut- tu. Başbakan hemen her yerde şahsı adına konuşmuştu; yoksa bu yolda alınmış bir hükümet kararı yoktu. Bakanların Menderesin tehditlerine katılmak istememeleri ve bilhassa takip edilen iktisadi politikayı övme- ğe yanaşmamaları bundandı 8 vetle muhtemeldır Fakat hem kabi- nesinden, hem de grubundan şiddetli bir muhalefetle karşılaşacaktır. Za- ten kabınesınden istifalar başlamış- tır Hükümet Allahaısmarladık Adnan Bey! Geçen haftanın başında bir gün E- konı Ticaret Bakam Fah- rettın Ulaş, mensubu bulundugu hü- başkanına fikrini katiyyen degıştırmıyecegını ihsas eden bir eda Hayır, dedi, pamu ğa prim verılmesıne taraftar degılım Hükümetin başkam ısrar ediyor- du. Ekonomi ve Ticaret Bakam o ak- şam İstanbula hareket etti. Adnan Menderes bir kaç gün sonra Fahret- tin maşın istif asım alıyordu. Bir müddetten beri ilk defa olarak Tür- kiyede Demokrasilerde en tabii sa- yılan hadise nihayet cereyan ediyor, bir bakan mutabık bulunmadığı ic- raatı yapmaktansa istifasını ver- mekten çekinmiyordu Hükümetin başkam pamuğa prim hakkı tanınmasını isterken son iki ay içinde mutaddan yarı yarıya az ihracat yapılmış olmasını mucip se- bep diye ileri sürüyordu. Aslına ba- kılırsa kendisine de bir takım şika- yetler ulaştırılmıştı. Ekonomi ve Ti- care m bunları doğru bulma- dığım bildirdi. Pamuk ihracatının son iki ay içinde diğer senelerin aynı iki ayına nisbetle az olduğunu elbette kendisi de biliyordu. Ancak bu fazla bir mana ifade etmiyordu, zira önü- müzdeki aylarda imkânlar artacaktı. Ne var ki bir takım kimseler bilhas- sa Adnan Menderesin pamukçu ol- masına güvenerek fazla fiyatla mal mübayaa etmişlerdi, paralarını bir an evvel tarmak — istiyorlardı. Halbuki pamuk kıymetli Ur ihracat maddesiydi. Ona prim vermek, hele içinde bulunduğumuz ekonomik du- rumda asla doğru olmazdı. Fakat Adnan Menderes kanaatin- de musirdi. Bakanıyla ertesi gün tek- rar goruşecektı Bakan yapacak baş- ir şeyin bulunmadığım anladı ve istifasını verdi. Doğrusu istenilirse pamuk meselesi belki de bir hal ça- resine bağlanırdı. Ne var ki bu, uzun zamandan beri dolan bardagı taşıran son damla yerine geçmişti Prensip — ayrılıkları Fahrettin Ulaş Ekonomi ve Tica- ret Bakanlığını kabul ederken iş- lerine müdahale edilmemesini birin- ci şart olarak koşmuştu. O sıralarda Adnan Menderes kendisini sıkışık durumda hissediyordu. Bu yüzden Fahrettin Ulaşın şartım kabul et- mekte mahzur görmemişti. Yeni E- konomi ve Ticaret Bakanı da kendi işlerini şahsen tedvir edeceği ümi- diyle vazifeye başlamıştı., Fahreddin Ulaşa göre yapacak şey evvelâ du- rumun tesbitiydi. Yani bir noktada ak, bir yandan derlenip topla- nırken diğer yandan da hiç olmazsa ondan böyle muayyen prensıpler da- hilinde hareket etmekti. Nitekim hü- kümetin aynı şekilde düşünen azala- rının ısrariyle ve hadiselerin zoruyla bizzat Adnan Menderes bu zarureti ifade etmiş ve yeni prensipleri say- mıştı. Fakat sayılanlar sadece kağıt üzerinde kalmış, tatbikatına Ur türlü başlanmamıştı. Hatta başlamak iste- yenlerin gayretleri baltalanmıştı A- KİS Ekonomi ve Ticaret Bakanının ıstıfasından iki hafta once bu duru- mu olduğu gibi bildiriyor ve İstan- ul da işlere bir nizam vermeğe ça- hşan Fahreddın Ulaşla Nedim Ökme- nin hareket zamanı geldiğinde de manılerle karşılaştıkları takdirde ne yapacaklarım soruyordu. Tapılacak bir tek şeyden başkası yoktu: istifa. Zira Adnan Menderes, kabine prog- ramındaki bütün vaadleri gibi ekono- mi politikasında değişiklik yapılma- sı gerektiğini de hatırından tama- miyle çıkarmıştı. Bu şartlar altında kendisiyle daha fazla işbirliği yap- AKİS 14 NİSAN 1956