Cezayir Müstemlekeciliğin sonu 1945 senesinde ilan edilen Birleşmiş Milletler Anayasasının bir madde- si, şu veya bu şekilde, —müstemleke idaresi - altında kalmış bütün millet- lerin kalbini, sevinçle çarptırmıştı. Bu, "mille tlerin kendi mukadderatla- rına kendilerinin hâkim olması" prensibini kabul — eden madde idi. Bundan sonra müstemlekeci devlet- ler, yavaş yavaş, senelerce hâkim ol- dukları toprakları terk etmeye baş- lamışlar, Mısırlılar, Suriyeliler, Hint- liler ve daha bir çokları istiklâlleri- ne kavuşmuşlardı. Bu sırada Fransada başta bulu- nan hükümetler daha ziyâde müs- temlekeci ve muhafazakâr görüşle- re sahiptiler. Fransanın istikbâlini, kuvvetini müstemlekelerde — görüyor ve zor kullanma bahasına dahi onla- rı terk etmek istemiyorlardı. Nitekim Hindicinide daimi bir harp hâlinde idiler ve Kuzey Afrikada "tedhişçi" diye vasıflandırdıkları istiklâl lider- lerinin seslerini boğmaya çalışıyor- Hatta, bılındıgı gıbı 1953 A- ğustosunda Fas Sultanı Muhammed i milliyetçileri destekli- yor diye Madagaskar'a sürmüşlerdi. Bu hal 1954 yılına, radikal Men- des - France hükümet başına geçin- ceye kadar sürdü. Mendes - France daha realist bır sıyasetçı idi ve Fran sa için müzmin birer yara hâlini al- mış müstemlekeleri tutmakta bir fay da görmüyordu. — Fikrince Fransayı budamak, ona yeni bir hayat vermek lâzımdı. Mendes-France bunun için Hindiçini ile harbi kesmiş ye Kuzey Afrikalı liderlerle müzakereye başla- mıştı. Tam bu sırada meclise tekrar i muhafazakâr zümre Mendesı devirerek daha mutedil gö- ruşlu Edgar Faure'u başa geçirmiş- dgar Faure Tunus ve Fas lider- lerı ile müzakerelere devam ederken, iç siyaset oyunları yüzünden, yeni seçimlere gidildi ve neticede müstem lekecilik sıyasetını tasvib etmiyen, Fransaya yeni bir şekil vermeye ça- lışan radikal ve sosyalist bir koalis- yo ğında kuruldu. Yeni ve Tunusla, onlara karşılıklı işbirli- ği çerçevesinde istiklâllerini tanıyan, birer anlaşma yapmakta zorluk çek- medi. Ama karşısında halli çok daha mühim bir problem vardı: Cezayir.. Milliyetçilik - hareketleri Cezayirde — 1,5 seneden beri devam eden mıllıyetçılık hareketi birden bire alevlenmiş ve Fransızları düşün- dürmeye başlamıştı. Bu meselenin halli bir çok müşküller arz edıyordu. En liberal görüşlü bir hükümet bile Cezayire istiklââ — verecek durumda değildi. Bir çok menfaatlar bu işe ka- rışıyordu. Bilindiği gibi Fransızlar 1830 dan beri Cezayiri işgal etmişler ve büyük yatırımlar yapıp oraya bir çok Fransız ailesini yerleştirmişler- di. Gayeleri Cezayiri Fransızlaştır- mak ve Fransa devletinin hudutları- nı Cezayirden geçirmek idi. Hukuki olarak bunu zâten gerçekleştirmişler di. Cezayirliler Fransa meclisine mil- letvekilleri yolluyorlardı ve hala da yollamaktadırlar. Fakat sayıları u- olarak siyasi haklar yalnız Fransız ırkından gel- miş olanlara ve Fransızlaşan Ceza- yirlilere tanınmıştır. Bugün ise bu topraklarda 9 milyon Cezayir yerlisi ve 1,5 milyon kadar Fransız aslından gelme insan yaşamaktadır ve bütün köprü başları sonuncuların elindedir. ezayir meselesini yerinde incele- Cezayir'de nümayişçi Fransızlar Fransa'yı yerli milliyetçilerden daha çok uğraştırıyorlar AKİS, 14 NİSAN 1956 DÜNYADA OLUP BİTENLER Mendes - France İlk doğru adım meye giden Guy Mollet'yi Cezayirde onlar domates yağmuruna tutmuş, liberal ve yem fikirler taraftarı ge- neral Catroır:'yu onlar istifaya davet etmişti. Bu Cezayirli kodamanların meclis içinde de hükümete tazyik e- k elemanları mevcuttu ve bu milletvekilleri, bütün insan hak ve hürriyetlerini hiçe sayarak, — bir a- vuç fransızın — menfaatlerim bütün kuvvetleriyle korumaya çalışmakta- Guy Mollet bugün — çok müşkül bir durumdadır. Bir tarafta en tabii haklarım arayan bir insan kütlesi, dıger tarafta çok nüfuzlu bir sömü- ü grubu v Başbakan şimdilik 1kı tarafı da ıd areye çalışmakta ve karşılıklı tâvizler vermektedir. Bu ise tarafları büsbütün kışkırtmakta ve kanlı hâdiselere meydan vermek tedir. Fransanın bu durumu ve bir takım başka faktörler onun hariçte- ki vaziyetini de zayıflatmakta — ve kendisini yalnızlığa doğru sürükle- mektedir Nitekim bunu sezen umumi Vali Laceste 6 nisanda verdiği bir be- yanatta Cezayir meselesinin beş ay içinde hal edilmesi lâzım geldiğim ile ri sürerek Birleşmiş Milletler Genel Kuruluna bütün Kuzey Afrika mese- lelerini hal etmiş olarak gelecek olan bir fransanın durumunun sağlamlaş- mış olacağını — söylemiştir. Fakat şüphesiz ki, Fransa Cezayir meselesı— ni silâh gücü ile hal edebileceğine inanıyorsa Lacoste'un verdiği beş aylık mühlet çok fazla aşılacaktır. Bugünkü Fransız idarecileri Ceza yir'de saf bir milliyetçiliğe inanma- makta ve daima dış tahrikler ara- maktadırlar Bu yüzden Nasır'a, A- merikaya, İngiltereye çatmışlardır Bu onların meseleyi olduğu gibi gör- 15