MUSİKİ Konser Atlantiğin ötesinden Amerikalılar, kültür propagandala- urnayı gözünden vurdu- lar. Atlantiğin ötesindeki zengin memleketin sadece gökdelenler, Holly wood dilberleri, Cadillac'lar veya Broadway revulerıyle temsil edilebi- lecek beyinsiz ve ruhsuz insanlar di- yarı olduğuna halâ inananlar varsa - ki pek çoktur - Robert Shaw Koro ve Orkestrası sayesinde bu pek hata- h inanca bir darbe daha indirilmiş- tir. Nitekim, Birleşik Amerika'nın bu parlak musiki topluluğunun ge- çen hafta memleketimizde verdiği konserlerden sonra "Amerikalıları şimdi daha başka türlü seviyorum ve anlamaya başlıyorum", yahut "de- mek ki böyle musiki yalnız Almanya veya Avusturyada değil, Amerikada da varmış" diye düşünenler az de- ğildi. Robert Shaw'un Türkiyedeki kon- serlerini, Amerikan Milli Tiyatro ve Akademisi ile ışbırlıgı yaparak ter- tipleyen Tür! Am an Dernegı, grubun Ankaradakı ıkı konseri için de aynı programı bastırmıştı. Fakat aslında, basılı programda — bulunan ve bulunmayan birçok eseri havi, bir- birinden çok farklı iki program tak- dim edildi. Fiyatların yüksekliğine rağmen opera salonunu baştanbaşa dolduran dinleyici topluluğu, şimdi- ye kadar bizde ne konserlerde, ve ne de radyo yayınlarında rastlanan bir çok eseri, koro icrası sanatının zir- vesine erişmiş bir gruptan dinledi. Anlaşılıyordu ki Ankara, ustalıkla takdim edilen, değişik bir musikiye susamıştı. Geçen perşembe günü öğleden sonra saat dörtte verilen konser, On- altı ve Onyedinci asır bestekârlarının dini ve din dışı musikisiyle başladı. Birinci grupta Victoria, Byrd ve Sc- ütz'ün birer parçası vardı. İkinci grubu da Lassus'un "Yankı Şarkısı" ile Vecchi'nin bir canzonetta'sı teş- kil ediyordu. Shaw 1 topluluğunun ne- den dünya çapında bir şöhretin sahi- bi olduğu, »neden o tegannisi" denince akla ilk gelen isimlerden bi- rinin Robert Shaw olduğu apaçık an- laşılıyordu. Sehubert'in Sol Majör Missa'sın- da koro, yaylı sazların refakatinde, kabiliyetlerinin yeni örneklerini gös- termeğe başladı; "Gloria" da dina- mik derecelerine hakimiyet, "Sanc- tus" da heyecan saçan bir ihtişam vardı. Bu ara, solistlerin de kalitesi, dikkat çekti. Hiçbiri Amerikada bi- rer sıra solisti olmaktan ileri geçe- mezlerdi; hiçbiri büyük seslere ma- lık degıldı Fakat hepsi uslup tanı- yan, seslerini kullanmasını bilen, de- rin musikişinaslardı. "Benedictus", üç solistin toplu teganni davranışını, “Agnus Dei" ise ferdi imkânlarını gösterme fırsatım sağladı. Konserin ikinci kısmı modern A- merikan eserlerine ve zenci spiritu- 32 Robert Shaw Kulaklarımız yıkandı allerıne ayrılmıştı İlk grupta, Aa- n Copland'ın tenor solo ve kor: çııı Tarla Kuşu" adlı sevimli saç- ması bir tarafa bırakılırsa, gerek Barber'in “"Kirkegaard'ın Duaları" ndan bir kısım, gerekse GershwinTn "Porgy ile Bess" operasından "Brot- her Robbins için Ağıt" sahnesi, A- sran ha e Idığı ka- dar boş olmadığının deliliydiler. Ge- lenekçi ve romantik Samuel Barber, u son koral-senfonık eserinde de yolundan ayrılmamı Her zamanki gibi de "tonal sıstem dahılınde soyle- necek sözün bitmemiş olduğuna" be- İirtiyordu. Yirminci — Asrın mü- him üç dört operası arasında yer a- lacak cazibede bir eser olan" Pozgy Bear" ise her ne kadar Robert Shaw grubu için uygun bir zemin degildiyese de beyaz ırkın bakanları nısbetınde üsluba riayet ederek söy- anan tabiilik ancak zenci basso da vardı. Zaten bu eserin zen- ciler tarafından terasının <«art haline geldiği her fırsatta anlaşılmaktadır. Keza spiritualler de zenci ruhunun bir taklidi olmaktan ileri geçemedi- ler ve bir kolej şarkısı gibi teganni edildiler. Bir jest Fakat herkes memnundu. Alkışla- rın ardı arkası gelmiyordu. Koro, dört ilâve parça daha söyledi. Teza- hürat dinmiyordu. Nihayet Robert Shaw, akşam konserine ancak iki buçuk saat kadar Ur zaman kalmış oldııgunu söyledi ve halktan müsa- ade istedi. Gece konserinde opera — salonu, kordiplomatik, siyasi sımalar, mMmüzi- kal şahsiyetler ve resmi kıyafetlerle parlak bir gala gecesi manzarası ar- zediyordu. Bu ara koronun, "İstik- lal Marşı" mızı yeniden seslendiril- miş olarak söylemek suretiyle kon- seri açması, düşünceli bir jest ola- rak takdir topladı. Sonra, programın ilk kısmım tamamen kaplayan Mo- zart Reguiem'inin icrasına başlandı. Koronun kesinliği, orkestranın te- mizliği, solistlerin duygusu Mozart'- ın bu yaratı kalmış büyük eserini, a- radığı ifade yukseklıklerıne kavuş- urdu. Antraktta bir dinleyici, "mu- sıkının bu derece tesırlı olabıleceğıne inanmazdım" diyor! İkinci kısımda Brahm s'ın, piyano refakatiyle söylenen, "Liebeslieder Walzer" inden dokuz parçaya veri- len atmosfer ne kadar Almansa, De- bussy'nin "Charles d' Orleans dan ÜÇ Şarkı" sı da o derece Fransızdı. Fransız koroları bile her zaman De- bussy'nin musikisini, bu yetkili A- merikalılar kadar incelikle gerçek- leştıremezlerdı Konser, daha önce icra edilen Amerikan eserleri, zenci spırıtuallerı ve halk parçalariyle so- AKİS, 14 NİSAN 1956