Haftalık Aktüalite Mecmuası Sene : 2, Cilt : VI, Sayı : 101 Rüzgarlı Sok. Ovehan Kat : 3 Daire : 7 P. K. 582 — Ankara Tel : 15221 (Başyazar) 18992 (Yazı işleri ve İdare) Fiatı : 60 Kuruş İmtiyaz* Sahibi : Metin TOKER * Umumi Neşriyat Mı_'f'dürii ş Hamdi AVCIOĞLU * Bu nüshada yazı işlerini fiilen idare eden mes'ul Müdür : Yusuf Ziya ADEMHAN * Teknik Sekreter : M. Nevzat ÜNLÜ * Karikatür TURHAN Fotoğraf : Hüseyin EZER ASSOCIATED PRESS TÜRK HABERLER AJANSI * Klişe : . Doğan Klişe ATELYESİ * Müessese müdürü : Mübin gOI(ER Abone Şartları : 3 aylık (12 nüsha) : 6 lira 6 aylık (25 nüsha) : 12 lira 1 senelik (52 nüsha) : 24 lira ilan — Şartları : 4 Trenkli arka kapak (Tam sayfa) : 350 Lira Kapak içi 300 lira metin sayfaları Santimi 4 lira * Dizildiği ve Basıldığı Yer : Yeni Matbaa — Kapak resmimiz : Grace Kelly Perdeden Saraya AKİS, 14 NİSAN 1956 Kendi Sevgili Akis Okuyucuları Şu Ingılterenın ne garip bir ta- libi var. Biz hükümete kızarız, misalimizi Ingıltere hükümetinden getiririz. Hükümet bize kızar, mi- salini İngiltere halkından getirir. Herkes kendi tarafına yontar, her- kes işine gelen kısmı görür, her- kes haklı olduğuna inanarak mil- letlerin lâyık bulundukları hükü- metler tarafından idare edildikle- ed eşhur vecizeyi bir tara- fa bırakıp bıldıgını okumakta de- imdiye kadar biç bir iktidar sozcusu ingilizleri över- ken bizim hükümeti geçen hafta- nın sonunda Zafer gazetesinin deh- şetengiz başyazarının yaptığı gi- bi yermemiş, onu müşkül mevki- de bırakmamıştı. Dehşetengiz başyazar ingiliz va- tandaşına kayrandır. Bunu bütün totaliter rejimlerin kendılerıne pa- ravana yaptıkları bir Mösyö de la Palisse hakikatine dayıyor: Müte- kamil bir cemiyet içinde ferdin haklan kadar cemiyetin haklan da Hiç böyle olmasaydı, me- sela İngıltere gibi çok ileri bir memleket harb sonrası kalkınma hamlesinin icaplarından olan ağır tahditleri koyabilir miydi? İngiliz vatandaşı seneler senesi et yeme- den, hattâ karnım istediği gibi giyinmek imkânını bu lamadan, binbir mahrumiyet lobi- de yaşamağa mecbur bırakıldı. Bu- nun sebebi ingiliz — iktisadiyatına yeni bir hız vermek gibi çok hak- h bir düşünceden ibaretti. Bütün bu devrede İngilterede değil Mu- halefet partisi, tek bir fert dahi or- “Ben şahsi hayatı- mı yaşamak istiyorum . Gelecel nesiller ne olursa olsun ben etimi, yumurtamı, kumaşımı, komurumu, çayımı ve kahvemi isterim" deme- di. Çünkü orada herkes, Ingılte- renin istikbalinin tek bir Ingılızın saadetinden daha mühim oldu,; nu idrak etmiş bulunuyordu. Baş— yazar bu mütalealardan sonra ağzımıza bir parmak bal çalıyor: Türkler bu hususta hiç bir millet- ten ders almağa muhtaç insanlar değildir. Doğru! Bu hususta hiç bir mil- letten ders almağa muhtaç kısan- lar değiliz. Ama bazı Kurucuların ıbretı almış - olduklarını a İyi ıfade etmek ka- 9. 1951'de ne oldu? Seçimleri kaybet- ti. Seçimleri ve dolayısıyla iktida- rı.. Milletin istikbali için dahi ol- sa vatandaşa büyük külfetler yük- leyen hükümetler, demokrasilerde yerlerini süratle muhalif partilere bırakırlar. İngilterede de öyle ol- du. Şimiı hayranlığa lâyık olan kımdır" İngılız vatandaşı mı? Ha- yır! Zira o, bir parlak yarın as- kına kendisini sıkıntıya sokan ik- tidarı suratla devirdi, iktidarın Aramızda bütün "haklı düşünceler"ine rağ- men seçimlerde reyini muhalefete verdi. Muhalefet mi? Gene hayır! . Churchill ve arkadaşları, altı yıl müddetle Mr. Attlee ve arka- daşlarına kan kusturdular, Parla- mentonun içinde ve dışında yap- madıklarını bırakmadılar. İktisa- di sıkıntıları ve müşkülleri en in- safsız şekilde istismar ettiler, hü- kümete daıma şiddetle saldırdılar. Dün: r demokrasisinde mu- halefet, ıktıdara geçmeğe çakşır. O halde? O halde görmemeğe imkân mı var ki hayranlığa lâyık olan ingi- liz hükümetidir? Bir tek gün Mr. Attlee'nin ağzından — "biz, ıstıklalımızı koruduğumuz Ci Harbinden sonra şimdi de iktisadi istiklâlimiz için mücadele ediyoruz; hürriyetlerimizin haki- ki teminatı kalkınmamızda*; poli- tikamızın aleyhinde konuşan va- tan hainidir"e benzer laf işitilme- miştir. Bir tek gün, va parlak istikbal uğrunda yü lenen külfetin sandık başına gidil- diğinde aleyhte rey olarak tecelli etmesini önlemek için seçim kanu- nunda değişiklik yapılması düşü- nülmemiştir. Bir tek gün ingiliz parlamentosu eser göstermek mak- sadıyla tatil edilmemiştir. Bir tek gün, bir tek gün... Misalleri sayfa- larca uzatmak kabildir. Ama kısa- cası şudur: Mr. Attlee bir tek gün Bay Menderes gibi davranmamış- tır. İşte, övülecek olan odur. Zira tarikte milletini kalkındır- mağa çalışan ilk parti D. P. olma- dığı gibi son devlet — adamları da bizim Korucular değildir. "Müte- kâmil bir cemiyet içinde ferdin haklan kadar cemiyetin hakları da vardır" fikrini bulan ise elbette ki dehşetengiz başyazar olmaktan uzaktır Bu fikir bir yandan faşiz- diğer taraftan komünizmin temel taşı olmuş, böylece meşrep- leri ayrı da olsa bütün — totaliter idareleri birbirin bağlamıştır. Hitler Almanyayı, Mussolini İtal- yayı, komik Primo de Rivera İs- panyayı, Stalin Rusyayı hep aynı prensıbe dayanarak kalkındırma- ğa çalışmışlar, milletlerine feda- kârlık yüklemişler, bunun kendi- lerini iktidardan düşürmemesi için de antidemokratik tedbirler almış- lardır. Ama gene de düşmüşlerdir. Hem de bir daha doğrulmamaca- ... Buna mukabil Mr. Attlee polıtıkasının bütün —mesuliyetini sırtlayarak hür hava içkide mil- letini sandık başına götürmüş, bu havayı iktidarda — kaldığı butun devre içinde zehirlemeğe kal mış, seçimleri de bile bile kaybet— miştir. Ne var ki yarın İngiltere- nin mukadderatı gene işçilerin eli- ne geçecektir; rejim devam etmek- tedir. Hayranlığa lâyık olan öyle- sidir. Böylesi değil!. Saygılarımızla AKİS